Cumhuriyet'ten Selda Güneysu'nun haberine göre, Devlet Bahçeli, kendisini yakından takip eden gazetecilerle, dün akşam iftar yemeğinde bir araya geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasının 12 dakika sürdüğünün anımsatılması üzerine, Kılıçdaroğlu’nun okul arkadaşı olduğu ve okullarından biri Aydın Güven Gürkan, diğeri Kılıçdaroğlu olmak üzere sosyal demokrat çizgide iki genel başkan çıktığını söyledi. Bahçeli, “O zaman meşhur Gandhi’ye benzetir bir üslupla ona öyle yumuşak güç atfettiler. Onu yaparken hitabeti de güzeldi. Eğer 3 cümleyi aynı şekilde tekrarlamazsa çok net konuşuyor demektir. Ama aynı şeyi tekrarlar cümle olarak, o bakımdan siyasete girdiği dönemlerdeki Sayın Kılıçdaroğlu şimdi yok” dedi.
‘TARİHE KAYIT DÜŞEN ÜSLUP’
Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasında çok sert üslup kullandığını ifade eden Bahçeli, “Tarihe kayıt düşen üsluplardır. Tavsiyem, Türkiye gergindir, ekonomik yönden önemli sıkıntıları vardır, uzun yıllar terörle karşı karşıya kalmıştır, komşu ülke ve coğrafyalarda sıcak savaşlar ve çatışmalar yaşanmaktadır. Böyle bir ortam içerisinde Türkiye’nin istikrara ve yumuşak bir iklime ihtiyacı var” değerlendirmesinde bulundu. Böyle bir ortamı germeye kimsenin hakkı bulunmadığını belirten Bahçeli, tahrik edici, şiddeti körükleyici, hakaret içerikli ifadelerden kaçınmak gerektiğini vurguladı.
‘MİLLİ POLİTİKALARA DESTEK OLUNMALI’
Bazen konuşmaları sert üslupla yapmak zorunda kalmalarına rağmen mümkün olduğu kadar hakaretten uzak durduklarını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
“Son konuşma, altı partinin bir araya gelişi, önümüzdeki dönemde cumhurbaşkanlığı seçiminin sürekli gündemde tutulduğu bir ortamda çok anlamı olmayan konuşma olmuştur. Böyle bir sürece girdiği zaman yumuşatıcı bir iklimi vardı. Mesela bunlardan bir tanesi ‘helalleşme’ kavramı. Bu önemli bir kavramdır. Helalleşmek o kadar kolay olmaz, olursa da kardeşlik doğar helalleşmeden. Şimdi helalleşmeyi kavgalaşmaya çevirmenin anlamı yok. Şu an Türkiye’de helalleşmeyle başlayan kavgalaşmayla yola devam etmek istiyor. Yola devam ederken de ‘Kim varsa çıksın, önümden çekilsin, çekilmezse şöyle olur, böyle olur’ diyor. O zaman dinleyen kişiler bu tür cümlelerde adres ararlar, ‘Acaba kime söylendi, niçin söylendi?’ Bu adresi içeride mi ararlar, yoksa dışarıda mı? İçeride bulurlarsa çok farklı sonuçlar doğar parti açısından. Dışarıda bulurlarsa o zaman da onu yönlendiren merkezlerin tahriki, tahribi söz konusu oluyor gözükür. Bayramdan sonra helalleşmeyi kavgalaşmadan sıyırıp bayramlaşmaya dönüştürmesinde yarar var. Bu Türkiye’de siyaseten Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri açısından önemli bir döneme de işaret eder.”
Bazı ülke ve bölgelerdeki çatışma ve gerginliklere dikkat çeken Bahçeli, önemli bir noktaya gelen Ukrayna-Rusya savaşını anımsattı ve “İşte böyle bir noktada Türkiye’de helalleşmek isteyenlerin önce Türkiye’nin milli menfaatleri ve o milli menfaatleri hedefe taşıyacak olan bugünkü yönetimin politikalarıyla helalleşip kaynaşmasında yarar var. Yani bu çok önemli sonuçlar doğurabilir. Böyle bir ortamda sadece iktidarın geleceği açısından değil, Türkiye’nin geleceği açısından değerlendirilip, yorumlanmasında ve milli politikalara destek olunmasında yarar var” dedi.
‘KILIÇDAROĞLU KAVGADA KAYBEDER’
Bahçeli, bu savaşın İstanbul barışıyla sonuçlanması halinde Türkiye’nin kazancının herkesin kazancı olacağını ve böyle bir kazancın da her siyasi partiye fayda getireceğini söyledi. Bahçeli, şunları kaydetti:
“Şu an için 121 siyasi parti var. Haritayı masanın üzerine koysak 121’in içerisinde Ukrayna’nın neresi olduğunu bilmeyenler de yararlanır. Bizim anlayışımıza göre bayramdan sonra sayın Kılıçdaroğlu’nun bir helalleşmenin ötesine geçip, kavgalaşmaya heveslenmesi doğru bir şey değildir. Bayramlaşmayı ve toplum içinde barışmayı tercih etmeli, çıkış yolu budur. Kavga geçmişte yapılmıştır. Nelerin yapıldığını yaşayanlardanız. Sosyal maliyeti çok olmuştur. Yuvalar yıkılmış, gaziler, mağduriyetler, mahkumiyetler, şehitler, hayatını kaybeden insanlar olmuştur. Şimdi böyle bir süreçten gelen ve hala kavganın nerede bittiğine dair kanaatleri tam oluşmamış insanların bazı konularda çok dikkatli olması lazımdır. Halk TV de dikkatli olsun. 6-7 Eylül olayları, 3 devrimcinin idam edilişini sürekli körükleyerek, ortamı kızıştırmanın, geçmişteki kavgayı tahrik edici ifadeler kullanmanın bir felakete gideceğinin farkına varmalılar. Kılıçdaroğlu böyle bir kavgada kaybeder. Çünkü kavga tecrübesi yok ama bizde 53 yıllık kavga tecrübesi var.”
‘KAVGAYLA ADAYLIK OLMAZ’
“Kılıçdaroğlu aday mı?” sorusu üzerine ise Bahçeli, “Gönlümde yatanı başkasıyla paylaşmak doğru bir şey değil. Benim gönlümde yatan Cumhur İttifakı’nın adayı AK Parti Genel Başkanı’dır. Şimdi adayımız o iken ‘Şöyle olsun’ demek gönül kayması olur, o da sağlıklı olmaz. Gönül kayması çok önemlidir, risklidir, çok da zararlıdır. Onun için gönlümüzü bir yere vermişiz. Bu siyaseten de memleket meselelerinde de kesinleşmiş bir durumdur. Böyle bir durumda Allah selamet versin kim ne olacaksa olsun, bizden öte olsun da. Kavgayla adaylık olmaz. Ancak ve ancak kavganın derinleşmesi, yaygınlaşması gibi konulara Türkiye’ye götürür. Onun için kavgayla adaylığa heveslenmemelerinde yarar var” dedi.
‘YUMRUKTAN BAŞKA BİR ŞEY OLMUYOR’
Altılı masanın devam edip edemeyeceğine yönelik soru üzerine de Bahçeli, “Altıdan evvel beşi düşünün, beş birbirine benziyor mu? Bir araya geldiği zaman yumruktan başka bir şey olmuyor” ifadelerini kullandı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “istibdat” açıklamasının anımsatılarak, “Altılı masada bir şey mi oluyor?” sorusuna, “Altılı masayla alakalı değil, Kavala’ya bakışta farklılıklar var Türkiye’de. O bakışta yanlış bir bakış” karşılığını verdi.
‘7,65 Mİ İSTİBDAT MI?’
Gezi olaylarının sosyal ve ekonomik maliyetinin ortada olduğunu, konuyla ilgili tartışma ve mahkemelerin devam ettiğini belirten Bahçeli, “Bunların içinde istibdattı, şuydu, buydu... Yani ‘Ağaç keseceğiz’ diye gidiyorsunuz, kurşun atıyorsunuz. Bunun neresinde ‘istibdat’ diye yazıyor? Yeni merminin adı 7. 65 mi, istibdat mı?” ifadelerini kullandı.
‘ÇOK ZEKİ HAREKET EDİYOR’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, partilerinin isim ve logosuyla seçime gireceklerine yönelik açıklamasının belirtilmesi üzerine de Bahçeli, “Dağılma değil, çok zeki hareket ediyor. Yeni siyasi partilerle alakalı Seçim Kanunu’nu dikkate alarak, bugünden işaret veriyor. Altı kişiyle bir yere varılamayacaksa o zaman tek başına nasıl seçime girip, sonuç alacağını şimdiden düşünüyor ve uyarıyor. Demek ki beşine de aynı uyarı gelirse ortada altı diye bir şey kalmaz” şeklinde konuştu.
‘TAVSİYEM AMERİKA’YA GİTMESİDİR’
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın “sözde Ermeni soykırımının tanınmasını içeren yasa teklifine ilişkin bir soruya da Bahçeli, “Bunun arkası, önü yok. İhanetin arkası ve önü yok. Ya kendisi ‘TBMM benim Meclisim değildir’ diyecek veya Meclis gereğini yapıp bunu atacak. Nereye gitmek istiyorsa Ermenilerin hangi diasporasında kim varsa orayla temasa geçmesi lazım. Kendisine tavsiyem Amerika’ya gitmesidir” yanıtını verdi.
‘BİR AN EVVEL GELMELİ’
Bahçeli, Dezenformasyon Yasa Teklifi’nin Meclis’e ne zaman gelip gelmeyeceğine ilişkin de konuyla ilgili çalışmanın kendilerine de verildiğini belirterek, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın içinde yer aldığı bir çalışma grubu oluşturulduğunu anlattı. Bahçeli, “Bayramdan sonra Meclis’e geleceği söyleniyor. Bir an evvel gelmesinde fayda var” ifadesini kullandı. Teklifte hapis cezasının olup olmayacağı tartışmalarının yaşandığının ifade edilmesi üzerine Bahçeli, “Bu kadar şiddeti yaşadık gördük, şu günkü şartlar içerisinde 15 yaşında bir kızı katletmenin, kalkıp 15. kattan aşağı atmanın cezası idamdır. İdam gelmelidir. Ama nasıl geleceğinin sınırı çizilmelidir. Sosyal medyadaki paylaşımları, algı oluşumlarını, “felaket” olarak niteleyen Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de eğer şiddete ve hakarete dayalı, barışı bozan, gerginlik yaratan neler oluyorsa yüzde 80’i sosyal medyadan. Herkes birbirinin aleyhine yazarsa, ne kadar ağır şeyler söylerse o kadar makbule geçiyor. Buna bir son vermek lazım. Eskiden bu yoktu. Buna rağmen iftiralarla felaketler oluşuyordu. Şimdi ‘iftira’ kavramı yerine, ‘sosyal medya’ kavramı geldi. Felaketin ana sebebi o. Şimdi ‘yasaklayalım’ desek özgürlüktü, demokrasiydi, hukuktu karşımıza çıkıyorlar. ‘Yasaklamayalım’ desek aile faciaları, felaketler karşımıza çıkıyor. Onun için sosyal medyayı dengeli bir hale getirmekte fayda var.”
‘O SOYDA DEĞİL’
12. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Gezi olayları sırasında Türkiye’nin imajıyla ilgili söyleminin anımsatılması üzerine de Bahçeli, “2013’te telaffuz ettiği ifadeleri şimdi Abdullah Gül’ün dikeniyle beraber değerlendirirsem ona ne getirip ne götürdüğü, nasıl bir savrulma içinde olduğu çok daha iyi anlaşılır. Osman Kavala Sorosçu’dur ve Türk milletini temsil edecek bir zekada, kabiliyette, soyda değildir” yanıtını verdi. Muhalefetin Gezi olayında MHP’lilerin de yer aldığı yönündeki söylemlerine ilişkin de Bahçeli, şunları söyledi:
“İlk dönemlerde Taksim Meydanı’nda olmayan yoktu ki. Ağacı kökünden sökmeye MHP’lilerde bir eğilim göremezsin. Ağaç dikmekle yetişirler. Baktılar ki ağaç yerine memleketi yıkıyorlar, o zaman dediler ki ‘dur.’ O günden itibaren ülkücü camia devlete zarar verebilecek bir eylemin içerisinde olmaz. 53 yıl kolay bir dönem değil, yaşananları da bildiğimiz için söylüyorum. Bu dönemi tekrar yaşatmak isteyenler Allah muhafaza yarıda kalmış hesaplaşmayı gündeme getirirlerse Türkiye felakete gider. Bunun altından CHP kalkamaz. Şimdi kalkıyor bazıları söylüyor, ‘Burada ağaç dikmenin ne mahsuru var?’ Bizim okuduğumuz okulda 12 bin öğrenci vardı. Boykotların ilk başladığı yerlerden birisi. 68 yılında boykotlar başladığında talep neydi biliyor musunuz? ‘Vestiyer istiyoruz.’ Palto giyecek hali yok. Ama o zamanki istek vestiyer. Vestiyere paltosunu asacak kişi yok. Ama o koskoca profesörler ‘vestiyerde şu yok, bu yok’ derken ODTÜ’de bir olayın arkasından sopayla başlayan çatışmalar silahla devam etti. O zaman 75 santim marangozda yaptırılmış özel sopa vardı, adı anayasaydı. Hala o sopa devam ediyor.”
‘KAVGAYI KÖRÜKLERSENİZ TEHLİKE ÇOK YAKIN’
Geçmişin ve bugünün okunması, anlatanların dinlenilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, konuşmasını, “Elektriği kesilen eve gidiyorsun da o dönemde hayatını kaybetmiş, yavruları ortada kalmış bir aileye niye gitmiyorsun? O kadar kandil gönderdik bir tanesi kullanılmamış. Bizimkini kullanmayıp ne yaptı? Şimdi kandili kullanmıyorsun, lüküsü kullanıyorsun. Ama şimdi çağ elektrik çağı. Toplumu geriye götürmeye, toplumda geçmişteki yaşanan acıları tekrar yaşanabilecek korkusu salmaya kimsenin hakkı yoktur” şeklinde sürdürdü. Bahçeli, “Tehlikeyi o kadar büyük ve yakın mı görüyorsunuz?” sorusuna ise “Evet kavgayı körüklerseniz çok yakındır” yanıtını verdi.
‘SESLERİNİ SANDIKLARA VERSELERDİ...’
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun Keçiören’de gittiği bir evin elektriğinin kesilmediğinin tespit edildiğinin belirtilmesi üzerine de “Hangi eve gitmişse o evin ahlakı doğruyu söylemesini gerektirir. Yani gazetelerde tartışacağınız yerde ‘Benim evimde elektrik vardı, yoktu, geldikleri zaman birileri kesti’ demeye gerek yok. Bunların hepsi söylediğim şeyleri körüklüyor, esas tehlike orada. Bir sürü kabı, tencereyi birbirine vurdular, değişen bir şey oldu mu? O kadar çıkıp vuranlar tencere kapağının sesini sandığa vermiş olsalardı sosyal demokrasi değişmez iktidar olurdu” değerlendirmesinde bulundu. Gezi davasının karar duruşmasında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine ilişkin de Bahçeli, şunları kaydetti:
“Özgür Özel kendisi eczacıdır, ilaçları bilebilir, aspirin ne işe yarar onun farkına varır ama hukukun ‘h’si yok. Neyle cezalandıracak? Böyle boş konuşmanın hiçbir manası yok. Bu birçok kişiyi tahrik ettiği gibi bir arada oluşu da kuvvetlendirir. Yani Özgür Özel AK Parti’ye mi hizmet ediyor, Cumhur İttifakı’na mı hizmet ediyor, yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun kuyusunu mu kazıyor? Buna ben değil, CHP’lilerin cevap vermesi lazım. Cezalandırılacakmış, bu söz müdür yani. Mesela benim elimde ne yetki var ki Kemal Kılıçdaroğlu’na ceza vereyim? Böyle bir şey olmaz. Yani hukukun olmadığı yerde cezanın 50 çeşidi var. O da felakettir. Bütün hukuk dışı ceza çeşitlerini bir araya getirdiğiniz vakit sonuç felakettir.”
‘EKONOMİ SABIR İŞİ’
Bahçeli ekonomiye ilişkin bir soru üzerine, Cumhur İttifakı’nın içinde bulunduklarını anımsatarak, iktidarın uygulayacağı ekonomi politikasını gönülden desteklediklerini kaydetti. Bahçeli, “Ekonomi politikası sabır işidir. Bazı konularda dikkatli olmayı gerektirir. Bu bir tercih meselesidir” dedi. Ekonomide büyüme, istihdam, fiyat istikrarı, gelir dağılımı adaleti ve ödemeler dengesi olmak üzere 5 önemli nokta bulunduğuna işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu beş sihirli nokta her zaman bir araya gelebilecek bir iktidara sahip olmaz. İdeolojik görünüşler, geçmişteki birikimler, tercihler bu beş tane sihirli noktadan üçünü tercih edebilir en az. Yani büyümeyi tercih edip yanına istihdamı katarsınız arkasından fiyatlarda istikrar sağlayıcı yolu tercih ederseniz bir model ortaya koyarsınız. Yahut büyümeyi istemez, sadece gelir dağılımını seçebilirsiniz. Şimdi söylendiği gibi sütü nasıl artıracaklarını hesap eden yok. Bunun için süt veren hayvanları çoğaltmak lazım. Ama hepimiz şimdi toplanmışız bir bardak sütü nasıl dağıtacağımızı tartışıyoruz. TV’lerde sabahtan akşama kadar süt kavgası. Bir de gıda ürünlerinin siyasete bulaşmamış türü kalmadı. Domates, patates, patlıcan, süt, et. Bunların hepsi gündeme geldi. Bu gibi konularda siyasi partilerin tercihlerini ortaya koyması lazım. MHP burada ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve milli bütünleşmeyi hedef alan üretken bir ekonomik politikayı gündeme getirmeye çalışıyor. Enflasyonlar gelip geçidir, artar düşer, yükselir, vazgeçilir ama o değerler ortadan kalktıktan sonra neyle izah edeceksiniz? Şimdi kalkıp da Ukrayna ve Rusya’ya TIR’lar dolusu süt göndersek merminin karşısında sütün nasıl davranacağını bana izah eder misin? Süt hayatı mı devam ettiriyor, mermi hayatı mı söndürüyor, hangisi? Demek ki sütten evvel Ukrayna’da, Rusya’da ateşkese, barışa, huzura ihtiyaç var.”
‘KİM VARSA BÜTÜNLEŞMEK İSTERİZ’
Cumhur İttifakı’nın genişleyip genişlemeyeceğine yönelik bir soruya Bahçeli, “Eğer Türkiye’de Cumhur İttifakı, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine kalıcı, istikrar sağlayıcı, ülke yönetiminde etkin olabilecek bir konuma gelmek istiyorsa 85 milyonu kucaklamak mecburiyetinde. Bu 85 milyonun içerisinde kim varsa onlarla bütünleşmek isteriz” yanıtını verdi. Seçimin zamanında olacağının, olması gerektiğinin altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu:
“Cumhur İttifakı’nın istikrar sağlayıcı, kalıcı vasfını yine seçimleri öne alıp, güçlendirilmiş parlamenter değil de karıştırılmış bir parlamenter sisteme benzetmenin bir manası yok. Onun için zamanı geldiğinde. Zamanı yakın onunda. Cebimde taşıyorum. Her günü değerlendiriyoruz. Seçimleri zamanında yapacaksan 19 Nisan itibarıyla değerlendirme yapmışız, bu 425 gün demektir. 1 yıl 2 ay demektir. Bugün (dün) ayın 27’si olduğuna göre bir haftayı düştüğün vakit gittikçe azalıyor. ‘Seçime hazır mısın, değil misin?’ sorusunu bulmak değil, seçime hazır olması lazım.”
Mahalli idareler seçimlerinin 31 Mart 2024’te yapılacağını belirten Bahçeli, bu seçime de 712 gün yani bir yıl 11 ay 12 gün kaldığını söyledi. Bahçeli, MHP’nin bu iki takvime göre hazırlıklarını devam ettirdiğini kaydetti.
‘HANGİ VİTAMİNİ DAHİL EDECEKSİNİZ?’
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin Bahçeli, “Bunu anlamak zor. Sisteme insanları besledikleri gibi vitamin mi katacaklar? Nasıl güçlendirilecek. Hangi vitamini siyasi sisteme dahil ederseniz güçlendirilmiş olur?” diye sordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bozkurt işareti yapmasıyla ilgili soruya ise Bahçeli, “Onu eleştirenler var. Bir siyasi işareti bir dışişleri bakanı kullandı diye. Bunlar öncelikle yazmadan, araştırmadan MHP’ye gelmelerinde yarar var. Su gözünden içilir, arktan su içmenin hiçbir faydası yok. Bana gelmiş olsalardı ‘Şunu yaparsa heavy metalcidir, şunu yaparsa bozkurtlar olur’ derdim. Kalkıp Amerika’nın heavy metalcileri ile Dışişleri Bakanımızın yaptığı işareti karıştırmamak gerekir. Niyeti halisane ve sağlam. Ne var yapmış. Heavy metalciler burnu düşük olanlardır, bizimle alakası yok” yanıtını verdi.
‘PARTİYE PAY ÇIKARMAK KOLAY OLMAZ’
Bahçeli, “Mahallenin uşaklarını MHP’ye davet ediyorum” sözünün İYİ Parti’den bazı isimlere çağrı olduğu yönünde değerlendirildiğinin ifade edilmesi üzerine de “Mahalle bir dayanışmadır, bir sahiplenmedir ve bir arada olmadır. Doyurucu bir kavramdır. Memleketini seven, vatana sadık kalan kim varsa alayını davet ediyoruz, mahallenin uşakları hangi mahalleden olursa olsun. Buradan bir partiye pay çıkarmak kolay olmaz. Mademki mahallenin çocuklarıydı niye gittiler, peki mahallenin çocukları davet edilirse niye gelsinler” diye konuştu. Bahçeli Pençe-Kilit Operasyonu’na ilişkin, “Bunun yorumu yok, sonuca bakmak lazım. Terörizmin kökünü kazıyorlar, kazımaları gerekir. Tamamen işi bitirmek lazım. Bu milletin terörün sosyal, ekonomik maliyetini taşıyacak hali kalmadı. Bunu bitirmek lazım” ifadelerini kullandı. Dokunulmazlıklarla ilgili bir soruya ise Bahçeli, şu yanıtı verdi:
“Dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayız. TBMM’deki komisyon çok yönlü incelemeli. Genel kurula mutlaka göndermeli. Bunlardan kimin dokunulmazlığının kaldırılmasının ön elemesi yapıldıktan sonra genel kurul karar vermeli. ‘Alayını atalım’ dediği taktirde kimse kalmamış. Nereye oturacaksın, kiminle konuşacaksın? Birisi kalkmış gitmiş. Niye kaçıyor, kaçmadan önce bunları alabilirsiniz. Terörle ilgili taviz olmaması lazım.”