Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Depremle yaşamayı öğrenmek durumundayız ancak depreme teslimiyeti, felaketlere boyun eğmeyi, atıl kalmayı da aklımızdan dahi geçirmemeliyiz."
"Almanya’da 19 Şubat’ta Neo-Nazi hayranı bir katil ortalığı kana bulamıştır. Bir kafede bulunan insanlara ateş açan bu cani 5’i Türk vatandaşı olan 10 kişiyi katletmiştir. Son zamanlarda Batı Avrupa’da yaygınlaşan Irkçı saldırılar endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Lafa gelince mangalda kül bırakmayan Avrupa ülkelerinde ırkçı eylemlerin kamçılanması hakikaten de büyük bir çarpıklıktır. İçinde yaşadıkları toplumlara örnek teşkil ettikleri, bu alanda ne kadar yüksek bir seviyede bulunduklarını itiraf etmek herkesin boynunun borcudur.
Türkiye ırkçılığa her zaman kapalı ve uzaktır. Hiç kimse bize medeniyet dersi vermeye kalkışmamalı, bilirkişilik taslamaya, parmak sallamaya kalkışmamalıdır. Biz herkesin ciğerini bilir yeri geldiğinde de maskeleri indiririz."
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle söyleyecek olursak; 'Biz aklın, ahlakın ve hassasiyetli bir hayatın tarafındayız.' Biz insanlığın en gelişmiş ve demokratik olan milleti biyolojik analizlerde, kafatası ölçümlerinde bulmadık. Ne mutlu Türküm diyene diye seslenişinde bile anlaşma ve uzlaşma arayışı hakimdir. Almanya, başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin Türk ve İslam düşmanlığını ürediği bataklığını kurutmasını ümit ediyorum."
"Hocalı'nın yaraları derindir, yanakları engindir. 28 yıldır Karabağ’ın Kocalı kasabası Türklüğün vicdanında bir sızıdır. Burası kadim bir Türk yurdudur. 1992 yılının 25 Şubat’ı, 26 Şubat’a bağlayan gecesi Ermeni çeteleri ve Rus motorize alayının Hocalı'a gerçekleştirdiği katliam geçtiğimiz yüz ılın en vahim olaylarındandır.
Kurt kurtla, it de itle gezip tozacaktır. Resmi verilere göre 613 soydaşımız Hocalı'da şehit edilmiş; 487 soydaşımız ağır yaralanmıştır. 150 kişiden hala haber yoktur. Hocalı katliamı Karabağ Savaşı'nın yaşandığı yerlerde büyük yankı uyandırmıştır. "
"İdlib'de verdiğimiz şehit sayısı 16'ya ulaşmıştır. İdlib'in güneyinde Rus Savaş uçağının saldırısında iki şehit verdik. 22 Şubat'ta Esad unsurlarının saldırısı sonucunda Mecit Demir şehit olmuştur. Hüznümüzü tarif edecek kelimeler boğazımızda düğümlenmektedir. Elbette şehitlerin ölmediği inancındayız. Dökülen şehit kanlarının yerde kalmayacağını biliyor sabırsızlıkla bekliyoruz. Gazaları mübarek kılıçları keskin olsun. Türkiye ve Rusya arasında Soçi mutabakatına uygun hareket konusunda bir görüş birliği vardır."
“İdlib merkezli gelişmelerin seyrini etkileme ihtimali taşımaktadır. Bütün ihtimalleri hesaba katmak. Sahada ve masada yer tutmak, Türkiye için hayati olduğu kadar zaruridir. Erdoğan’ın İdlib’ê harekâtı an meselesi olarak değerlendirmesi gergin bekleyişleri körüklemektedir. İdlib pek çok şeye gebedir. Türk askeri İdlib’de Asatana ve Soçi ruhuna müzahir şekilde gölede gerginliği azaltma amacıyla orada bulunmaktadır. “
"Bu şartlar altında Türkiye’nin geri adımı düşünülemeyecektir. Zalim Esad döktüğü kanların bedelini damla damla ödeyecektir. İdlib'de ateşkesin tesisi için, saldırılar durmalı, masumlara yönelik acımasızlıklar son bulmalıdır.
Rusya'nın Türkiye'ye karşı Suriye'nin arkasında durması Suriye'yi Türkiye'ye tercihi akıl ziyandır. Putin'in ikili oynaması önce Erdoğan’a sarılırken arkada Esad'ı kucaklaması tam bir çelişkidir. Türkiye ile Rusya stratejik ortak değildir müttefik değildir ama iki ülke arasında siyasi, ticari ve diğer ilişki ağları gelişmiş ve güçlenmiştir.
Ne zar ki İdlib'deki sıcak çatışma ortamının varlığı domates TIRlarımızı sınırda beklemesine neden oluyorsa samimiyetsizlik tavan yapmış demektir. Bu tablo adil ve hakkaniyetli sayılamayacaktır. Türkiye’nin İdlib'deki varlığımızı sorgulayanların önce Rusya'dan başlamaları isabetli bir yaklaşım olacaktır. Şunu herkes bilmelidir ki bizim haklarımız güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç ve ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Biz kuzu olup baş eğmeyiz bozkurt olur zalimleri tepeleriz."
“Kılıçdaroğlu ölü teröristlere asıl saygı duruşunda bulunduklarını açıklayacak yüreğe sahip midir? İstiklal Marşı’nın nasıl okunmadığını nasıl sineye çektiğini anlatacak mıdır? Serok Ahmet’in PKK özlemi Babacan’ın HDP sevdası Kılıçdaroğlu’nun bölücülük merakı siyasette üçüncü bir blok arayışı değil düpedüz vatana ihanettir.
Bunlardan ne köy olur ne de kasaba. Cumhuriyet savcıları HDP’nin bölücü kongresi hakkında mutlaka cezai tatbikata başlamalı gecikmeksizin soruşturma açmalıdır. Türkiye muz cumhuriyeti değildir, çadır devleti değildir. Hepsi aynı alçak karanlık yolun yolcularıdır.
Bunlara karşı Cumhur İttifakı da Türk milletinin anıtlaşmış iradesidir. Zillete düşmüş siyasi çürümüşlerin akıl hocaları rantçılardır, Soros'çulardır, Kuzenleri Osman Kavala'dır, FETÖ'cülerin, Geziciler'dir, 6-7 Eylül olaylarının senaristleridir. Bunlar kirli üst aklın figüranlarıdır. Koronavirüs'ü neyse bunlar aynısıdır. Bu virüs nedeniyle İran sınırımız geçici olarak kapatılmıştır. Siyasi zillet kafilesine de Türk milleti gönlünü hepten kapatmıştır. "
"Avusturya Cumuriyeti’ne görevlendirilen büyükelçinin bir ülkücü katili olduğu iddiası yaygın bir şekilde gündeme taşınmıştır. 1 Mart 1977’nin sabah ezanı vakti 215 kişiden oluştuğu tahmin edilen hainler önce uzun namlulu İstanbul Adana Öğrenci Yurdu’nu taramışlardır Ülküdaşımız Mustafa Erol bu şerefsiz saldırıda şehit olmuştur.
Hepimizin hafızasına mıh gibi işleyen şehit naaşının resmedildiği fotoğraf hiçbir zaman gözümüzün önünden gitmemiştir. Mustafa'nın katilinin kim veya kimler olduğu berrak olarak bilinmeden sosyal medyada provokasyon yapan, MHP’yi yargılamaya çalışan art niyetli kişilerin varlığı da teker teker ortaya çıkmıştır. Soros konuşulurken MHP tartışılmaya başlamıştır.
Say desem 5 şehidimizin ismini bunların katillerini sayamayacakların fitne ateşini tutuşturmaları namertliktir. Şehidimizin hakkını hukukunu korumak bizim için namus meselesidir. Bu konuda kimseden öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Sanki katil bulunmuş da buna göz yumuyormuşuz algısını yaratmaya kimsenin hakkı yoktur. Bizim atanan şahısla hiçbir ortak noktamız yoktu. Mazisi bellidir sorumluluk hükûmetindir. Bilip bilmeden partimizin resmi görüşü teşekkül etmeden konuşanlar yanlış yapmıştır.
Üzülerek ifade etmeliyim ki bu tuzağa bazı milletvekillerimizin ve parti yöneticilerimizin düşmesi de hazin ve ibretlik bir vakadır. Biz şehidimizi de biliriz, katilini de biliriz. Atacağımız taşı biz seçeriz. Bize sosyal medya yolcusu değil davanın hancısı lazımdır. Dilerdim ki asılsız haberlerin peşine düşen bazı arkadaşlarımız partimize ve davamıza saldırılar olurken de aynı haysiyet içinde hareket edebilselerdi.
Görevli sosyal medya nöbetçilerine dava adamlarına şehidimizin hakkını adam gibi teslim edenlere ülkü arkadaşlarıma ihtiyaç vardır. Kuyuya taş atıp arkasından baktıranları biliyoruz. Biz bu bulanık kuyudan su içmeyiz, içilmesini de hoş görmeyiz. Gereğini de vakti saati gelince kararlılıkla yaparız. Milletvekili arkadaşlarımın daha uyanık hareket etmeleri elzemdir. Sosyal medya oyununa gelmemeleri ricam ve talimatımdır."