İddia edilenin aksine 15 Temmuz’da MİT'e darbe ihbarı yapılmadığını ileri süren Bardakçı, "Binbaşının 'Bu gece helikopterlerle MİT’i basıp Müsteşar Fidan’ı götürecekler' dediği, o gün akşama doğru Genelkurmay’a giden Fidan’ın da Genelkurmay Başkanı’na 'Darbe ihbarı var' demediği, 'Bu bilgi büyük resmin küçük parçası olabilir' şeklinde uyarıda bulunduğu söyleniyor" ifadesini kullandı.
Darbe Komisyonu Başkanvekili AKP'li Özdağ: Akar ve Fidan da gelsin, soruları cevaplasın
Murat Bardakçı'nın Habertürk'ün bugünkü (02 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Sadece 'Fidan'ı helikopterle kaçıracaklar' denmiş!' başlıklı yazısı şöyle:
Haftalardan bu yana, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin o gün öğleden sonra bir binbaşının MİT’e giderek yaptığı ihbar sayesinde önceden haber alınmasına rağmen darbeyi önlemek için gerekli girişimlerin niçin yapılmadığı soruluyor...
Yazılıp söylenenlere bakılırsa, Binbaşı A.H. MİT’e giderek “Bu gece darbe olacak” demiş...
Ama, Ankara’daki üst düzey bazı devlet yetkililerinin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a dayandırarak anlattıkları ise bambaşka... Binbaşı A.H.’nin MİT’e “darbe yapılacak”şeklinde değil başka bir bilgi verdiği, sadece “Bu gece helikopterlerle MİT’i basıp Müsteşar Hakan Fidan’ı götürecekler” dediği, o gün akşama doğru Genelkurmay’a giden Fidan’ın da Genelkurmay Başkanı’na “Darbe ihbarı var” demediği, “Bu bilgi büyük resmin küçük parçası olabilir” şeklinde uyarıda bulunduğu söyleniyor.
İddia edilen kronoloji
Önce, MİT’e yapılan ihbarın ardından yaşananlar hakkında bilinenleri, basında şimdiye kadar yazılanların doğrultusunda maddeler halinde sıralayayım:
- 14.45: Binbaşı H.A. MİT’e giderek darbe ihbarında bulunuyor.
- 16.00: İhbar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ulaştırılıyor.
- 16.21: Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı’nı ihbardan telefonla haberdar ediyor.
- 16.30: Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı ile yine telefonla ihbarı görüşüyor.
- 18.00: Hakan Fidan, Genelkurmay’a giderek Orgeneral Hulusi Akar ile biraraya geliyor.
- 18.30: Genelkurmay uçaklara, helikopterlere ve zırhlı birliklere uçuş ve hareket yasağı getiriyor.
Şimdiye kadar yazılanlar ve anlatılanlar böyle ama Ankara’daki üst düzey yetkililerin, Genelkurmay Başkanı’na dayandırarak söyledikleri oldukça farklı:
15 Temmuz günü saat 14.45’te MİT’e giden Binbaşı A.H. darbe değil, “MİT’i helikopterlerle basıp Hakan Fidan’ı alacaklar” ihbarında bulunuyor. İhbardan haberdar edilen Müsteşar Hakan Fidan o gün daha sonra gittiği Genelkurmay’da ihbarı yorumlarken bunun “Büyük resmin küçük parçası olabileceği, yapılacağı söylenen baskının gerisinde başka bir teşebbüsün bulunabileceği” ihtimalini hatırlatıyor, uçuş ve zırhlı birliklere hareket yasağı emri de Fidan’ın bu uyarısı üzerine veriliyor.
Ve meselenin aslı
Ankara’daki sözünü ettiğim çevreler de Genelkurmay Başkanı’nın Fidan’dan aldığı ihbarın darbe girişimi değil, MİT’in helikopterlerle basılıp müsteşarın götürülmesinden ibaret olduğunu ama Fidan’ın bu arada “büyük ve küçük resim” uyarısını da yaptığını söylediğini anlatıyorlar.
Bu bilgiyi veren çevreler, devletin en üst makamlarının 15 Temmuz’daki ihbardan derhal haberdar edilememelerinin sebebinin sık sık asılsız darbe ihbarlarının gelmesi olduğunu söylüyor ve Binbaşı A.H.’nin ihbarının isim verilen somut bir bilgi olması sebebi ile üzerinde durulduğunu, o gece askerî uçuşların durdurulup zırhlı araçlara hareket yasağı konmasının da ihbarın ciddiye alınmasından kaynaklandığını anlatıyorlar.
15 Temmuz’daki girişim şimdi başka bir görünüm alıyor ve günlerdir, “Darbe teşebbüsünden haberdar olunmasına rağmen gerekli tedbirler niçin alınmadı?”şeklindeki sorular da cevaplarını buluyor...
Devlete gelen ihbar yahut bilgi darbe ile değil, MİT Müsteşarı ile ilgili; yani o gece darbe yapılacağı yolunda bir ihbar alınmıyor, sadece MİT’in basılıp müsteşarın götürüleceği söyleniyor. Genelkurmay bunun üzerine tedbir olarak uçaklara uçuş, zırhlılara da hareket yasağı getiriyor ama bir darbe ihbarı bulunmadığı için genel bir tedbir alınmıyor ve Cumhurbaşkanı da durumdan bu ilk aşamada haberdar edilmiyor.
15 Temmuz’daki teşebbüsün niçin zamanında önlenemediği tartışmaları, bu bilginin ışığı altında artık herhalde daha gerçekçi bir mecraya girecektir.