Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç'ın görevden alınması ve yerine Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar'ın getirilmesi sürecini yazdı. Terkoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü görevinden alınan Melih Bulu'nun da daha önce YÖK tarafından istediğini ancak Bulu'nun reddettiğini belirterek, "Saraç, Cumhurbaşkanı’na hem yaşananları hem de Bulu’nun görevden alınmasını istediklerini ancak onun kabul etmediğini aktardı. Erdoğan da Bulu’nun bile haberi olmadan bir gece yarısı onu görevden aldı. Nihayetinde bu süreç Saraç için de iyi olmadı. Saraç 'süreci yönetememekle', 'Boğaziçi’nde sessiz kalmakla' suçlandı. Tüm hadiseler yan yana gelince Saraç’ın göreve devam etmemesine karar verildi" ifadesini kullandı.
Terkoğlu, YÖK Başkanlığı için adı geçen ismin Burhanettin Duran olduğunu söyleyerek, "Duran adı, Pelikan bildirisiyle anılan SETA ile özdeşleşmişti. Haliyle Duran’ın bu göreve gelişi, bir süredir Anadolu Ajansı’ndan TRT’ye kadar yaşanan dönüşümü tamamlayacak bir gelişme olacaktı. Birileri 'Hayır' dedi. Bu atama gerçekleşmedi" dedi.
"Aslında perde arkasında da bir zikzak yaşandı" diyen Terkoğlu, Saraç'ın görev süresini bir dönem daha uzatılmasını beklediğini yazarken YÖK’ün geleceğe dönük açıklanan projelerini örnek gösterdi.
Terkoğlu, şöyle devam etti:
"Hatta bunun da olacağını tahmin ediyordu diyeyim. Örnek mi? Daha bu ay başında, YÖK’ün 'I. Yükseköğretim Şûrası' projesini açıklamıştı. Saraç, ilk defa yükseköğretim sorunlarının tartışılacağı ve uzlaşı sağlanan tekliflerin YÖK’e iletileceği şûranın, kasım ayında gerçekleşeceğini söylemişti. Bunun gibi geleceğe yönelik birçok projesini açıklamıştı. Ankara’da konuşulanlara göre, bunları kendisi görevdeyken yapmayı bekliyordu. Olmadı…
Ankara’da üç gelişme alt alta konuluyor. Birisi insani. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Yekta Saraç’la özel muhabbetinin nedeni kuşkusuz Saraç’ın babası. Erdoğan’ın 'Hocam' dediği Muhammed Emin Saraç, geçen şubat ayında vefat etti. Erdoğan, bir taziye mesajı yayımlamakla, tabutunu omuzlamakla kalmadı, beş ayrı gazeteye ilan dahi verdi. Baba Saraç’ın bu dünyaya vedası, Erdoğan’la Yekta Saraç arasındaki en derin köprünün mazide kalmasına neden oldu.
İkincisi hem insani hem siyasi. Ayasofya’da, geçen mayıs ayında gerçekleştirilen icazet alma programında, Atatürk’e lanet okuyan, Atatürk’ten 'zalim ve kâfir' diye bahseden İmam Mustafa Demirkan hadisesi. Demirkan’ın Yekta Saraç’ın kayınpederi olduğu ortaya çıkmıştı. Türkiye’yi ayağa kaldıran olaya verilen tepki, muhalefetle sınırlı kalsa krizin üstü örtülebilirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli de Demirkan’a, 'suyu bulandıran', 'provokatör', 'gizli FETÖ’cü', 'soy kütüğünde karanlık bir nokta var', 'mazisi karanlık' gibi ifadelerle yüklenmişti. Haliyle iktidarın bir kanadı için önce Demirkan, ardından damadı Saraç 'istenmez' olmuştu.
Üçüncü sebep ise idari. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan süreç siyasi iktidar tarafından tamamına erdirilemedi. Üniversiteye polis girdi, İçişleri Bakanı olaylara müdahil oldu, devletin bütün kurumları üniversitenin üzerine gitti. Ama istenen olmadı.
AKP’nin rektör olarak atadığı, başarısızlığın birinci sorumlusu olarak görülen Melih Bulu, kellesi ilk alınan oldu. Aslında YÖK Başkanı Yekta Saraç, başından yıldızının barışmadığı Bulu’dan, birkaç kez istifa etmesini istedi. Bulu reddetti. Hakkında intihal dahil iddialar ayyuka çıkan Bulu, YÖK Genel Kurulu’nun olduğu gün, Ankara’ya çağrıldı. Saraç, Bulu’ya 'Siz istifa edin, yaptığınız hizmetler için teşekkür edip konuyu kapatalım, biz sizi görevden almak zorunda kalmayalım' dedi. Bulu, bu teklifi de reddetti. Anlatılana göre Bulu’ya 'akıl verenler' Cumhurbaşkanı’nın arkasında olduğunu söylüyordu. Ancak son teklifin yapıldığı akşam Saraç, Cumhurbaşkanı’na hem yaşananları hem de Bulu’nun görevden alınmasını istediklerini ancak onun kabul etmediğini aktardı. Erdoğan da Bulu’nun bile haberi olmadan bir gece yarısı onu görevden aldı. Bulu’nun o gece düştüğü komik durumun nedeni buydu.
Nihayetinde bu süreç Saraç için de iyi olmadı. Saraç 'süreci yönetememekle', 'Boğaziçi’nde sessiz kalmakla' suçlandı. Tüm hadiseler yan yana gelince Saraç’ın göreve devam etmemesine karar verildi.
Marmara Üniversitesi’nde Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen, üniversitenin yeni kampusuna bile 'Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi' adını veren Rektör Erol Özvar, şartlar zorlanarak bu koltuğa oturtuldu. 16 yıllık YÖK mensubu bir anda gitti. Birkaç saatte, 'daha Erdoğancı' bir rektör, rüzgâr gibi YÖK Başkanı oldu. Aslında Özvar’ın atanma karmaşasının ardında anlattığım sancı vardı."