Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, canlı yayında soruları yanıtladı. Bugün (22 Mart 2019 Cuma) dolar/TL'deki sert yükselişin ardından Bakan Albayrak'a dolardaki yükselişin sebebi soruldu.
Kur dalgalanmasıyla ilgili konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Bahsettiğiniz mevzu çok önemli. Türkiye ekonomisi nasıl bir yol kat etmiş. Türkiye'de piyasalara güven verecek ortam oluştu. Türkiye normal bir coğrafyada yaşamıyor. Amerika'de 2007'den bu yana büyük bir endişe doğuracak bazı datalar açıklandı. Küresel piyasalara etkisi... Bugün Türkiye seçime giderken son dönemde özellikle aynı Gezi dönemi olduğu gibi manipülasyona dayalı bilgi kirliliği süreci var." ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın konuşmasından satırbaşları:
- Türkiye'nin ekonomisi her geçen gün kırılganlarını geride bıracak derecede çok güçlü adımlar atıyor. Türkiye her yıl bir tane böilgesel, içerden ve dışarıdan kaynaklı müdahalelere maruz kalıyor. Muhtemelen Eylül ayında enflasyonda tek haneyi görme ihtimalimiz yüksek.
- İkinci ücüncü ve dördüncü çeyrek daha poizf büyüme hedeflerimiz olacak. Geçtiğimiz 6 aya baktığımızda Türkiye'nin en önemli kırılganları güçlü bir şekilde rayına oturdu. Son dönemde aynı Gezi'deki gibi sosyal medya üzerinden spekülatif maniplasyonla bilgi kirlilği yapılıyor.
- Bu süreç Türkiye açısından tarihi bir süreç oldu. Türkiye'de dengelenme sürecini eleştirecek bir argüman kalmadı. Bir seçim, iki pozisyon alanlar. İşin siyasi boyutu varsa ki, o başka bir boyut. Biz her türlü sürece hazırlıklıyız. Kimse Türkiye'nin özgürlüğünü, bağımsızlığını, yaşam mücadelesini test etmeye kalkmasın.
- Türkiye'nin borcu konusunda sıkıntısı yok. Böyle bir krizin, saldırının yaşandığı bir şirketimiz yurt dışı yükümlülüklerinde bir tane sıkıntı yaşamadı. Özel sektör kendi parasını çeviriyor. Yurtdışında çok ciddi borç ilişkisi var. Tüm Türkiye'nin borç stoğunun milli gelire oranı yüzde 30-40 bile değil. Gelişmekte olan ülkeler bu oran yüzde 220. Dünya ortalaması yüzde 318. Türkiye bu anlamda tuzu kuru ve rahat. Türkiye'nin bilançosu sağlam. Kamu çok sağlam, diğer alanlarda da sağlam.
- Bilgi kirliliği üzerinden oluşturulmaya çalışılan algı ne olursa olsun Türkiye'nin sağlam temeller üzerinde olduğunu bileceğiz. Kukla mı, kuklacı mı, taşeron örgütler mi, arkasındaki süreçler mi? Türkiye çok daha net bir tavır ortaya koyacak. Seçimden sonraki sürecimiz çok daha olumlu geçecek. Türkiye üreten bir ülke. Üretmenin en önemli göstergesi er meydanı, o da ihracat.
- Türkiye üreten ekonomisiyle, rekabet avantajıyla bugüne kadar 9 milyondan fazla kişiye iş üretiyorsa. Türkiye'nin maruz kaldığı saldırı da ortada. Toplumumuz bu mücadeleyi her türlü ortamda verecek cesareti sergiliyor. Bir avuç azınlık, operasyon peşinde koşan, aklına koyan birileri bunu düşünüyorsa Türk milletini ya tanımamış, ya hala küçük görmeye devam ediyor, ya da üçüncüsünü söylememeyeyim...
- Bu memleketin bir konusu olduğu zaman subjektif bir şekilde sahiplenme isteğidir yerli ve milli olmak. Konu benim ülkemse ben tarafım. Bu güruha hizmet eden bir tanesi sosyal medyada mesaj atmış, işte THY batıyor vs. diye. Siber güvenlik üzerinden savcılarımızla irtibata geçerek hemen tayin ettik. Mersin'de yakalanmış. Fotoğraflarını gördüm, afedersiniz ahır gibi bir yerlerde. Hücre evinde yakaladık.
- iletişim, ulaşım ve enerji altyapısını tamamlayan bölgenin en güçlü ülkelerinden bir tanesi Türkiye'dir. Genç nüfusu, bilinçli nüfusu olan bir millet. Bu coğrafyada her zaman iyiler, kötüler olacak. Cesur, mert, yiğit, kahraman insanlar olacak. Bir gün ismi Fatih, bir gün Yavuz. Bir gün Mustafa Kemal bir gün Recep Tayyip Erdoğan olacak.
- Ocak ayında TOBB'da Yüksek Şura toplantısı yaptık. TOBB bize kalem kalem hangi destekler sağlanırsa biz de inisiyatif alırız dediler. Biz de teşviklerden, adımlardan bahsettik. Bu taleplerin tamamı karşılanırsa biz de taşın altına elimizi koyarız. Karşılıklı müzakere. Bunların hayatın geçmesine dayalı 81 ilde taahhütte bulundular. Devlet düzenleyicidir. Bu dediğimiz husus TOBB'da 81 ilin tek tek verdiği il bazında taahhütler gerçekleşirse 2,5 milyona tekabül etti.Bunu takip ediyoruz. Mart ayında ciddi artış var.
- ABD seyahati önemli. Orada yapılan toplantılarla yeni dönemi, reform dediğimiz süreçleri konuşacağız. Yüz yüze temaslar kuracağız. Türkiye bütçe, harcama disiplininde, bütçe performansınında, kıdem tazminatı reformu, varlık fonu ile birlikte istikrar fonu diyebileceğimiz Türkiye'nin stratejik yapılarını da içine alabilecek yeniden yapılanma süreciyle birlikte, daha da ötesinde özellikle üst kredi komitesi mantığıyla bankacılık sektöründeki kredi profilini ağırlıklı olarak ihracat, imalat, üretim, istihdam odaklı cazip bir şekilde kılacak bir iklimde daha da yakından takip ederek, kısa, orta, uzun vadeli çok önemli adımlar atacağız. Vergi reformu çok önemli.
- Gelir, özel tüketim, stratejik alanlardaki vergilere kadar. Temel unsur vergileri arttırmak değil optimum vergiyi almaktır. Türkiye'nin yeni bir vergi mimarisine ihtiyacı var. Bunun en güzel örneği bedellideki getirdiğimiz sistem. Hem devlet maksimum gelir elde etti hem de başvuranlar mutlu oldu. Yol haritası, atılacak adımlar tüm süreçlerle ilgili Külliye ile ilgili paralel şekilde yürütülecek. Nisan ayında tüm yol haritası netleşir. Bizim hızlıca arayı kapamamız lazım. Nisan ayı sonrası itibarıyla doğru attığımız her adım dediğimize getirecek.
- Geleneksel bir seçim öncesi pozisyon alma durumu var. Gezi dönemindekine benzer muazzam müthiş bir dezenformasyon var sosyal medya üzerinden. Göreceğiz, bakacağız. Herkes kur, şu bu falan diyor. Seçimden sonra Türkiye'nin güçlü, rahat, dümdüz, 4,5 yıl kırılganlıklarını her geçen gün elemine ettiği bir döneme girerken birilerinin geçmiş dönemde aldığı pozisyonları daha güçlendirmeye yönelik durumda. Kimler döviz düşmeye başladığında 'eyvah eyvah' diyerek kafasını kaşımaya başladılar. Burada zarar ettiyse birileri yine pişman olacak. Türkiye'nin temel dengelerinin tamamı çok sağlam. Hele de seçimden sonra hiçbir belirsizlik argümanı kalmayacak. Seçim sonuçlarının hiçbir şekilde siyasi resme etki etmeyeceği bir tablo ile karşı karşıyayız.
- Özellikle Nisan'dan sonra ekonominin farklı alanları, paydaşları, özellikle Merkez Bankası'nın geçtiğimiz yıl atılan adımları. Sadece vergilenme politikasıyla meseleye bakmıyoruz. Çok farklı ve zengin finansal yapının adımlarını çok güçlü bir şekilde atacağız. Muhtemelen seçim sonrası süreçle birlikte bu noktada çok daha sağlıklı, spekülasyonların geride kaldığı döneme hızlı bir şekilde gireceğimizi düşünüyorum.
- Varlık Fonu işin uzmanı birileri tarafından, SPK'nın almış olduğu kararın çok rahat anlaşılması gerekirse, bilinçli manipülasyonla sosyal medya üzerinden algı oluşturmaya çalışmış. Varlık Fonu'nun satılmasıyla ilgisi yok. Tam tersine Varlık Fonu'nda 50-100 milyar değer var ortada. Tam tersine bilançosunu daha büyütmek durumdayız. Bu noktada resmi çok net bir şekilde ifade etmek lazım.
- Bizi sevmeyen insanlar yurt içinde de, yurt dışında da vardır. Kalpleri Allah bilir. 15 Temmuz 2016 itibarıyla hedefin ötesini yaşadık biz ailemizle, çoluğumuzla, çocuğumuzla. 15 Temmuz başarılı olsaydı, biz hain olacaktık, öldürülecektik, bilmiyorduk ne olacağımızı. Allah hayırlı bir ömür nasip etsin. Niyetleri ve kalplerimizi bilen Cenab-ı Allah'tır. Ben inançlı bir insanım. Allah'a inanan bir insanım. Cenab-ı Allah bir şeyi murad edecekse, nasip edecekse bütün dünya bile bunun karşısında olsa engel olamaz. Nasip etmeyecekse bütün dünya desteklese de olmaz. Cumhurbaşkanımız bir mücadele veriyor. Benim görevim zerre dahi olsa Cumhurbaşkanımızın üzerinden yükü alabilmek.
- PKK ile ilişkisi olanlar meclis üyesi listelerinde. Atatürkçülük ve milliyetçilik noktasında kesinlikle kabul edilemeycek şekilde ülkenin bilik ve beraberliğe karşı birebir tehdit olarak unsurlarla ideolojik değil fizyolojik olarak nasıl durursunuz. 40 yaşının altı Türkiye nüfusunun üçte ikisi hatırlamıyor, bilmiyor. Aklı selim rasyonel bakış açışı söylemden ziyade eylemin, icraatın, geçmiş referansların izlenmesi önemli.
- Devletin finansman kaynaklarını terör olaylarına, yıkmaya, yakmaya kullananlara şahit olduk. 15 Temmuz ülkenin bekası süreci. Hangi görüşten olursa olsun. Her bir birey o gece ayrım gözetmeden ülkesinin bekası için meydanlara indi. O gece hangi belediyeler hemşerileriyle kol kola sokağa indi. Hangileri de evlerinde sıcacık ortamda zap yaparak, ayağında terlikle maç seyreder gibi ölü sayısı üzerinden 'bakalım ne oluyor' diye izledi. Bunu da 'ilk ben direnirim' diyenler söyledi.