Faruk Bildirici, gençlerin yanıltıldığının altını çizerken, "Dikkat ederseniz reklamlarda daha çok üniversitelerin kampüsünden, olanaklarından, eğitim yöntemi gibi özelliklerinden söz ediliyor. Üniversitenin akademik düzeyi ile bilimsel başarılarıyla övünen reklam yok. Reklamlarda tam bir öğrenci kapma yarışı söz konusu." düşüncesini dile getirdi.
Bildirici, "Gördüğüm kadarıyla, tercih programlarında tanıtılan üniversitelerin seçiminde objektif bir kriter uygulanmıyor. Programlarda konuşan rektör ve dekanları izlerken Türkiye’deki 131 devlet, 75 vakıf üniversitesi arasından neden o üniversitenin yöneticisinin programa davet edildiği anlaşılamıyor.
Devlet üniversitelerinin yöneticilerinin bu programlara davet edilmemesinin de yayıncılık açısından bir açıklaması olması gerek." görüşünü savundu.
Bildirici, program sunucularına ‘1- “Doğru Tercih” programına davet edeceğiniz üniversite yöneticilerini hangi kriterlere göre belirliyorsunuz? 2- Programa neden hep özel üniversitelerin rektör ve dekanlarını çağırıyorsunuz?3- Programa katılan üniversite yöneticilerinden ücret alınıyor mu? Ya da programa sponsor olmaları isteniyor mu?’ sorularını yönelttiğini ancak yanıt alamadığını yazdı.
Bildirici, "Tercih programlarında özel üniversitelerin örtülü reklamlarının yapıldığı aşikâr. Üniversiteye girecek gençlerin karar aşamasında uzman görüşüne olan ihtiyaçları ticari amaçlarla kötüye kullanılıyor. Tercih programları, yerel televizyonların seçim sürecinde belirli adaylar için düzenlediği özel programları çağrıştırıyor." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için TIKLAYIN