Bildirici, "Medyanın en başta yapması gereken, sadece bu insanları risk grubu olarak göstermemek ve onları şeytanlaştırmamaktı. Kronik rahatsızlığı olanların da risk grubunda olduğu bilinirken sadece bu insanlara yönelmek, sokaklarda kameralarla yaşlı insan avına çıkmak yanlıştı. Yaygın medya bir süredir terk ettiği sorgulama, irdeleme ve eleştirme işlevini korona önlemleri konusunda da yerine getiremedi. Başka ülkelerde örneği olmayan 65 yaş üstüne ev hapsi (!) kararı alındığında medya bu 'önlem'in nedeni üzerinde durabilir, ne tür sonuçlara yol açacağını sorgulayabilirdi. Ama bu yasağın doğru olup olmadığı üzerinde durulmadı; hemen desteklendi. " ifadesini kullandı.
Bildirici BirGün Pazar için kaleme aldığı yazıda, "İleri yaştaki insanlar ayrıştırılıp, toplumun istenmeyenleri haline getirilmekle kalmadı; 65’ten genç olanlara, özellikle de gençlerde risk grubunda olmadıkları algısı yaratıldı. Bugün insanlara her ne kadar #EvdeKal çağrısı yapılsa da sokağa çıkmalarının tam olarak önlenememesinde bu algının da payı var. İnsanlarda nasıl olsa risk grubunda değiliz, bize zararı dokunmaz algısı yerleşti. Oysa koronaya yakalananlar arasında 33 yaşında olup ölen de var; 95 yaşında olup iyileşen de…" düşüncesini dile getirdi.
Bildirici, "Medya, durum muhasebesi yapmalı. Yapılan yanlışları tespit edip, oluşan zararı sorgulamalı. Çeteleyi çıkardıktan sonra da ileri yaştaki insanlara yönelik ayrımcılığı ve nefret söylemini terk etmekle kalmamalı; o insanlardaki travmayı onaracak yeni haber ve yazılar yayımlamalı." görüşünü savundu.
Bildirici yazısında şunları kaydetti:
Yanlışını düzeltme yükümlülüğünü cesurca üstlenmeli… 65’liklere sokağa çıkma yasağının yanlış sonuçlarını açığa çıkarmaktan da kaçınmamalı. Şimdi onarım zamanı….
İçişleri Bakanlığı, yayınladığı genelge ile 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunan vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirdi.