25 Şubat'ta gizli bir oturumla toplanan bilim adamları, teknolojik gelişmelerin "insanlığın sonunu getirmesinin nasıl önüne geçebilecekleri"ni tartıştı. Bilim adamları makinelerin kendilerinden akıllı makineler üretmesini artık 'akla yatkın' buluyorlar
Kapıları açıp kendini şarj edebileceği yer bulan makineler, insanlar tarafından kontrol edilse de bir hedefi vurabilen insansız uçaklar, kimsenin durduramadığı virüslerin türemesi ve benzeri yapay zekâ gelişmeleri, bilim adamlarını endişelendirdi. ABD'nin California eyaletindeki Monterey Bay kentinde, Asilomar Kongre Merkezi'nde buluşan üst düzey yapay zekâ, bilgisayar ve robot uzmanları, "Matrix" serisinde canlandırılan türde bir geleceğin mümkün olabileceğine dair endişeleri dile getirdi.
Bir Microsoft araştırmacısı olan Eric Hovitz önderliğinde 25 Şubat'ta gizli bir oturumla toplanan bilim adamları, teknolojik gelişmelerin "insanlığın sonunu getirmesinin nasıl önüne geçebilecekleri" ve "insanlara nasıl yardımcı olunabileceği" sorularına cevaplar aradı. Gizli toplantı, bu ay dışarıdan bazı bilim adamları ve dergilerle konunun paylaşılması üzerine açığa çıkarken, toplantının resmi raporu önümüzdeki aylarda yayımlanacak.
Bilim adamları, kendi kendine düşmanları yok eden robotların yaratılmış ya da çok yakında yaratılacağına inanıyorlar. Ayrıca, robotların sekreterlik, ev hizmetçiliği gibi insani işleri yapmaya başlamasıyla da işsizliğin şimdikinden çok daha ileri seviyelere gidebileceği düşünülüyor.
Kubrick'e ilham vermişti
Bir başka endişe de, haydutların üretilecek yapay zekâ sistemlerini kullanarak kişisel ve özel bilgilere kolaylıkla erişebilecek konuma gelebilecekleri.
Akıllı makinelerin kendilerinden akıllı makineler üretmesi, yani "zekâ patlaması" fikri 1965'te I. J. Good tarafından gündeme getirilmiş, bu fikir daha sonra başta yönetmen Stanley Kubrick olmak üzere birçok bilim kurgucuya ilham kaynağı olmuştu. Matrix filminde de irdelenen bu konuyu şubat ayındaki toplantıda görüşen bilim adamları, bu fikri artık "akla çok yatkın" buluyorlar.
İnsanlığın sonunu getirebilecek nitelikte olan ve "tekillik" başlangıcı olarak görülen bu nokta, Sun Microsystems'in ortaklarından William Joy'a göre de "fazlasıyla mümkün." (Tekillik prensibi, makinelerin insanlardan daha akıllı hale geldiği noktada, kendi kendilerine akıllanıp çoğalarak önce gezegenlere; ihtiyaç duydukları hammaddeleri karşılamak için de uzak yıldızlara ve evrenlere çoğalıp tek boşluk kalmayana kadar evreni tamamen kaplaması ve sonunda "big bang" tarzı bir olayla son bulmasına dayanıyor.)
Böyle bir olasılık bazı bilim adamlarına öylesine güçlü gözüküyor ki, "Singularity (tekillik) Üniversitesi" adlı bir grup, insanlığı bu "çağa" hazırlamak için çekirdek bir kadro kurdu bile.
1975'te konu 'gen'di
Şubat ayındaki toplantının Asilomar'da yapılmış olmasının bir önemi de, 1975'te bir araya gelen dünyanın önde gelen biyologlarının yine burada toplanıp canlıların genetik kodlarının birbiriyle değiştirilip hayatın yeniden şekillendirilebileceğini tartışmış olmaları. Biyolojik tehlike ve etik sorunlarını da konuşan uzmanlar, bazı deneylere bu toplantı sonrası son vermişlerdi.