Özel bir şirkette satış yöneticisi olan Koray Edin ve eşi, paylaşılan fotoğrafların altına sürekli yorum yazarak düzeltmek için ne kadar uğraşsalar da, sosyal medyadaki fotoğrafın Atatürk’e değil, Koray Bey’e ait olduğuna inandıramamış. Röportare'den Tarkan Kaynar'ın, sosyal medyada ısrarla paylaşılan fotoğraftaki "asıl kişi"yle yaptığı röportaj şöyle:
Fotoğrafı Atatürk'e benzetilerek binlerce kişi tarafından paylaşılan biri olarak ne hissediyorsunuz?
Şaşkınım açıkçası. Şaka gibi, bir bakıyorum hiç beklemediğim yerlerden tweetler, fotoğraflar geliyor.
Nasıl bir hayatınız var?
Tempolu. İşim gereği haftanın 2-3 günü uçuyorum, sabah 7 uçağıyla başlayıp akşam İstanbul’a dönüyorum. Hedefim eşimle beş sene sonra eşimle Ayvalık’a yerleşmek ve bir kitap yazmak istiyorum.
Nikahtan sonra çekildi
Ne zaman çekildi bu meşhur fotoğraf?
Bu bizim nikahımızdan sonra İstiklal Caddesi’nde eşimle yürürken çekilen bir fotoğrafımızdan bir kesit. 24 Ağustos 2003. Fotoğrafla oynayan da benim bu arada. Bir 10 Kasım günü instagram’de “Atam İzindeyim” diyerek paylaştım. Kendimi Atatürk’e benzetmek aklımdan bile geçmemişti. Elimde sigaram olduğu için Atatürk’e mesaj gönderme duygusu içerisinde öylesine bir paylaşım yaptım.
İlk anda nasıl tepkiler geldi bu paylaşıma?
Arkadaşlarım beğendiler falan Derken, kısa süre içerisinde bir sürü mesaj gelmeye başladı. “Ya Koray senin fotoğraf her yerde paylaşılmaya başlandı, millet profil fotoğrafı yapıyor” falan şeklinde” beni haberdar ettiler. Hatta Pascal Nouma bile altına “İşte karizma budur” yazıp Atatürk zannederek paylaşmıştı. Hızla çoğaldı tabi.
Eşinizin yorumu ne oldu?
Eşim bir fotoğrafın altına “Arkadaşlar bu Atatürk değil, benim kocam” yazmasına rağmen insanları inandıramadı. Bir taraftan da hayatımıza bir keyif de geitrdi. Oturuyorsunuz, yorumları okuyor, beğenileri takip ediyorsunuz falan. Bizim şirketten bir yönetici arkadaşımız da yorumlara yazmış “Bu Atatürk değil, bizim arkadaşımız Koray Edin” diye. Tepkiler gelmiş; “Siz Atatürk’ü bile kabul edemiyorsunuz, bizden iyi mi tanıyacaksınız?” şeklinde.
“Nasıl olur? Ben bu fotoğrafı büyüttürdüm, çerçeveletip evimin duvarına astım”
Başka ne gibi yorumlar ve tepkiler oldu?
Bir Twitter fenomeni profil resmini yapmıştı. Ona tweet attım ve fotoğrafın doğrusunu yazdım ve fotoğrafın orjinallerini gönderdim ona. Adam dedi ki “Nasıl olur? Ben bu fotoğrafı büyüttürdüm, çerçeveletip evimin duvarına astım”. Dedim “indirin onu, ama ben olarak kabul ederseniz isterseniz kalsın”. Böyle enteresan şeylerle karşılaştığım gibi daha da enteresanı; paylaşılan bir tweette Şangay’da bir restoran duvarında gördüm fotoğrafımı. Hayatımıza bu şekilde bir eğlence de getirdi açıkçası. Pascal Nouma’nın tweeti de Beşiktaşlı olmam itibariyle hoşuma gitmedi değil aslında. Sözcü Gazetesi facebook sayfasında profil fotoğrafı yaptı. Onlara da yazdım, durumu anlattım ve kaldırdılar.
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz?
Çok değil, twitter takip ediyorum ama yazmıyorum. Gazete okuma alışkanlığım yok o yüzden twitter benim için hızlı bir gazete yerine geçiyor.
Twitter bir gazete ise yanlış bilgiye de rastlamıyor musunuz?
Tweeti paylaşana bakıyorum. Bana göre doğru isimler paylaştı ise ona göre güvenebiliyorum.
"İnsanlar onları mutlu edecek şeyleri kabul etme yönünde daha eğilimli oluyor"
Her siyasetin kendi liderini ikonlaştırdığını bu anlamda bazen fotomontajla alakasız yerlerde onu yerleştirerek yücelttiğini de görüyoruz. İnsanların bu şekilde sorgulama araştırmama, çabuk paylaşma gibi tepkileri sizce neyin yansıması?
İnsanlar onları mutlu edecek şeyleri kabul etme yönünde daha eğilimli oluyorlar. Daha ısrarcı, inatçı oluyorlar. Zaten bana göre Türk milleti de biraz bu yüzden de kaybediyor. Yani çok fazla Pollyanna’cıyız, bizi mutlu eden bir şey gördüğümüz zaman “hayır o öyle değildir” demiyoruz hiçbir zaman. Onu gördüğünde yanlış olduğunu bilse de kabul etmek istemiyor.
Çabuk mu kutsallaştırıyoruz bir de sizce? Bizde küçüklükten beri liderler tartışmaya kapalı şekilde yönetici, asker, devlet adamı yönüyle öğretilip insani özellikleri pek bilinmediği için mi sorgulayıcı ve bilimsel bakamıyoruz acaba?
O onu mutlu ediyor işte. Keyif unsurunu eşit durumda görüyorum.
Eşiniz ve çevreniz dışında, mesela yolda yürürken sizi Atatürk’e benzetenler oldu mu? Sakal bırakmanız bu yüzden mi?
Hayır, sakalı tamamen eşim beğendiği için bıraktım. Evet yolda yürürken benzetenler çok oluyor. Fotoğraf öncesinde de sonrasında da . Ama benim klasik cevabım “Bu 1.90 üzeri boyla Atatürk olmam mümkün değil zaten” oluyor.
Nerelisiniz? Atatürk’le hemşerilik var mı?
Düzce’liyim. Ama baba tarafım göçmen, anne tarafım Boşnaktır. Makedonyalı olmamın da benzerliğe bir etkisi de var sanırım.
Ailenizde asker var mı?
Hayır yok
"CHP’ye yakınım ama Kılıçdaroğlu’na çok yakın görüşte değilim"
Siyasetle ilgileniyor musunuz? Kendinizi siyasal olarak hangi çizgide tanımlıyorsunuz?
Tamamen Atatürkçüyüm. Milliyetçi biriyim. CHP’ye yakınım ama Kılıçdaroğlu’na çok yakın görüşte değilim.
Size benzeyen kardeşleriniz var mı? Erkek kardeş özellikle?
Hayır sadece babamın ilk evliliğinden ikiz kız kardeşlerim var. Erkek kardeşim yok.
Atatürk’e benzetilmenin avantajları var mı? Sinema ya da reklam dünyasından bir teklif aldınız mı hiç? Ya da böyle bir teklif gelse ne yapardınız?
Çanakkale Kara Savaşlarının başlangıç tarihi olan 25 Nisan’da ailemle birlikte Anıtkabir’e de gittik. İçeride müzeyi gezerken fark ettim ki bazı pozlarım Atatürk’e benziyor. Belki bu bir şartlandırılmışlık kendimce. Teklif gelir de oynarsam bu şartlanmanın da olumlu etkisi olur ve oynamaktan gurur duyarım. Boy sorununun da sinema teknikleriyle halledilebileceğini düşünüyorum.