Bir yıllık suskunluğunu yeni bir dizi projesiyle bozmaya hazırlanan genç oyuncu, "Ayrı kaldığım süre boyunca İngilizcemi ilerletebilmek için bol bol kitap çevirileri yaptım. Film izledim, festivallere katıldım. Kısacası kendime vakit ayırdım, mesleğime yatırım yaptım" dedi.
"Bir İstanbul Masalı"nda canlandırdığı Esma karakteri ile tanınan Ahu Türkpençe, bir yıllık suskunluğunu yeni bir dizi projesiyle bozmaya hazırlanıyor. Yepyeni imajıyla ilk kez Kelebek'le buluşan genç oyuncu, çok özel açıklamalarda bulundu.
Sizi "İstanbul Masalı"ndaki "Esma" karakteri ile tanıdık. Ardından "Şöhret" dizisi geldi. Bir yıldır da ortalarda yoksunuz. Nasılsınız, neler yapıyorsunuz?
Eskiden, genç bir oyuncunun bir yıl ara vermesi, ekonomik şartlardan dolayı çok zordu. Ama şimdi öyle değil. İki dizi film çekmek, maddi açıdan sizi epey rahatlatıyor, değil mi?
- Hem öyle hem de ben savurganlığı seven biri değilim. Evet, kafama esti mi yurtdışına gidip gelebiliyorum ama gittiğim zaman ille de lüks otellerde kalmalıyım demiyorum. Çadırımı da alıp gidebilirim ben. Sade birisiyim, o yüzden lüks ve şaşaa bana göre değil. Herkesin "monşer, monşer" diye dolaştığı bir ortamda çok rahatsız olurum. Ben kendim gibi olmayı seviyorum. Monşerlerin ortamı beni huzursuz ediyor.
Salon kadını değilsiniz yani...
- Aynen, hiç değilim. Olamam da... Ben oyuncuyum. Mesleğim gereği çok şaşaalı ortamlarda da bulunuyorum. Bol makyaj yaptığım da oluyor, gösterişli giyindiğim de... Bu anlamda yeterince tatmin oluyorum. Mesleğim gereği bütün bu pırıltıları yaşarken, özel hayatımda sade olmayı tercih ediyorum. Zaten kişiliğim öyle. Genç kızken de kot pantolon, tişört giyip gezmeyi, çadırda konaklamayı severdim. Hálá seviyorum. Böyleyim yani...
En son ne zaman ve nerede çadırda kaldınız?
- Rock'n Coke'da kaldım. Bu yaz yine çadırımı, köpeklerimi alıp Ege'yi dolaşmak istiyorum. Bohem değil, mutlu hayatı seviyorum.
Magazin basınıyla aranız nasıl?
- Çok iyi. Hiçbir sorunum yok. Çünkü onlarla hiç karşılaşmıyorum!
Nerelerde eğlenirsiniz?
- Ben pek gece dışarı çıkmam, ama çıktığım zaman gittiğim yerler de Reina gibi yerler değildir. Çünkü bu mekanlarda benim dinlediğim müzikler çalmıyor.
Ne tarz müzik dinliyorsunuz?
- Rock... Şimdi yavaş yavaş jazz'a da ilgi duymaya başladım. Dolayısıyla gidip eğlendiğim mekanlar da ona göre oluyor.
Genç kuşaktan popüler isimler, yataktan kalktıkları gibi sokağa çıkıyorlar. Çok bakımsız, salaş dolaşıyorlar. Örnek alınan genç bir şöhretin, biraz daha kendine özen göstermesi gerekmez mi sizce?
- Yaptığınız işle alakalı bir geceye, davete gidiyorsanız, oraya giderken bakımlı ve özenli olmanız gerekir. Kot pantolonla gitmek olmaz. Bu, kendinize, yaptığınız işe saygısızlıktır. Sokakta yürürken bakımlı olmak gibi bir tavrı, kendi adıma benimsemiyorum. Bunun sebebi de özgür olabilmektir.
Peki şu an kaç yaşındasınız?
- 31...
Ben sizi Özgü Namal'a benzetiyorum. Ama Özgü çok yol kat etti. Altın Portakal aldı vs... İçten içe onu kıskandığınız oluyor mu?
- Biz Özgü ile çok iyi arkadaşız. Zaman zaman bunları konuşuyoruz tabii ki. Ama hemen söyleyeyim onu hiç kıskanmıyorum. Tam tersi çok gurur duyuyorum. Özenmek derseniz, o başka bir şey. Özendiğim anlar olmuştur. Siz şimdi bana Özgü'yü örnek veriyorsunuz, ben de kendi sınıfıma, kendi arkadaşlarıma bakıyorum. Çünkü benim dönemimden, benim sınıfımdan bugün bu noktada olan, yani popüler olan bir tek ben varım. Her şeyin bir zamanı var.
E hadi o zaman...
- Bu sadece bana bağlı bir şey değil. Bu bir ekip işi. Doğru zamanda, doğru yerde olman gerekiyor ki, kendini gösterebilesin. Ben "hazırım" desem bile birlikte yol alacağım ekibin de aynı şekilde hazır olması gerekir. Her şeyin bir zamanı var. Bu zamanın çok yakın bir zaman olduğunu hissediyorum. Benim en çok istediğim şey, "bir sinema filmim" olsun diyen değil, bir derdi, bir hayali olan yönetmen ve senarist ile çalışmak.
Ki arkasından ödül gelsin...
- İnanın ödül gelmese de olur. Yeter ki derdi olan bir ekiple çalışayım. "Hadi bir film çekelim" diye başlanılan bir projenin iyi olması mümkün değildir. Ben "Bu konuyu irdeleyelim, bu konuyla insanların dikkatini çekelim, onları uyaralım, dürtelim" diyen heyecanlı, yüreğini ortaya koyacak bir ekibin içinde olmak istiyorum. Çünkü benim bir derdim var ve heyecanlıyım... Bu heyecanımı paylaşabilecek bir ekiple çalışmak da tek hayalim.
Ekrandaki görüntünüzü beğeniyor musunuz?
- Hem beğeniyorum hem de nefret ediyorum. Böyle olması çok normal...
Çok çocuksu, şeker birisiniz. Size böyle kadın kadın haller, seksi kadın durumu pek yakışmıyor...
- Siz bugüne kadar beni hiç seksi kadın rollerinde görmediniz ki... Görseniz ikna olurdunuz...
Bu fotoğraflarda biraz öylesiniz ama...
- Biraz dekolte bir durum var, evet... Dediğim gibi siz beni bugüne kadar hep sade rollerde gördünüz. Eğer seksi bir kadını canlandıracaksam, ben o kimliğe de bürünebilirim. Ben durup dururken oramı buramı açmak istemiyorum. Siz oynadığım roller gereği böyle hissediyorsunuz. Hep çocuksu rolleri oynadığım için siz beni böyle kabul ettiniz. Bu da benim başarılı olduğumu gösterir. Eğer en başında frapan bir kadın olsaydım, şu an benden şirin, tatlı bir kız olmaz diye düşünürdünüz. Bu böyledir. Ayrıca her kadında, kadının her hali, şekli vardır. Yeri ve zamanı geldiğinde o haller ortaya çıkar.
Mesela damarınıza basıldığında "cadı" ya da "kötü" olur musunuz?
- Hayatımda "kötü kadın" gibi bir kodlama yok. Ben de herkes gibiyim. Sinirlendiğimde gerekirse küfür ederim, eğer biri bana saldırıyorsa kendimi korumak için ben de vurabilirim, saldırabilirim. Bunu yapmalıyım. Yapmıyorsam psikolojim bozuk demektir. Biri bana bağırdığında siniyorsam, bu benim sağlıksız olduğumu gösterir. Herkes beni kibar, naif görüyor. Bunun sebebi de biraz önce dediğim gibi canlandırdığım roller. Evet, kaba biri değilim ama söz konusu kendi hakkımı aramak olduğunda cadılaşabilirim. Herkes gibi...
Yeni bir proje var mı?
- Evet, var. Eylül ayında yayına girecek olan bir dizi filmde oynayacağım. Bu dizide Almanya'da çalışan bir işçi kadını canlandırıyorum. İşçi bir kadın ama öyle ilkokul mezunu falan değil. Eğitimli bir kadın. Töre konusu, kaçma kovalamaca da yok. Dizide çocuk sahibi, hayata pozitif bakan, aşka inancı sonsuz olan ama sonrasında kocasından dolayı bu inancı sarsılan, yine de umudunu yitirmeyen bir kadının hikayesi anlatılıyor. Tek başına bir aşk hikayesi değil, ama aşk hikayenin yüzde 50'sini oluşturuyor. Bir dizi söz konusu olduğunda, içinde aşk olması çok hoş.
Kimle oynayacaksınız?
- Şu an belli olan Erkan Petekkaya var. Diğer oyuncular belli değil.
Aşkın her halini seviyorum
Siz aşkınızı nasıl yaşarsınız?
Ben aşkın her halini çok seviyorum. Keşke bir sinema filmi olsa ve o filmde aşkın ağlatan, üzen hali gösterilse. Aşkın bu halleri, bir sinema filmine çok yakışır. Birbirinden kopamayan ama birbirini sürekli üzen, yaralayan, kıran bir aşk hikayesi çok güzel olur. Ve ben de o hikayenin içinde olmayı çok isterim. Ben aşkı nasıl yaşıyorum? Bu değil yıla, dakikaya göre bile değişiyor. Aşkı yaşama şekli, yaşla alakalı değildir. Yaşanmışlıklarla alakalıdır. Yaşanmışlık derken, sadece aşkla ilgili yaşanmışlıklardan söz etmiyorum. Hayatı yaşarken yaşadığın deneyimlerden, farkındalığını artıran şeylerden söz ediyorum.
Menajerim yok şanım yürüyor
Kariyerinizden memnun musunuz?
- Çok... Başta şunu söyleyeyim, hiçbir şey için acele etmiyorum. Çünkü erken ölmeyeceğimi düşünüyorum. Uzun bir hayatım olacak. İleriki yıllarda çok şey oynayacağım. 10 yıl sonra abla, anne, sonra anneanneler oynamaya başlayacağım. Bütün bu süreç beni çok heyecanlandırıyor. O yüzden bir acelem, telaşım yok. Yapabileceğim çok şey var ve hepsi de zamanla olacak. 31 yaşıma geldim diye paniklemiyorum. Ben sadece genç rollerini canlandırmayacağım ki. Dediğim gibi anne de olacağım, anneanne de. Bu arada bugüne kadar yaptığım işlerden de çok memnunum. Benim menajerim yok Sema Hanım. Yaptığım her iş, bir sonrakinin referansı oluyor. İşimi aşkla, severek yapıyorum. Çok mutlu oluyorum. O yüzden içinde bulunduğum ortam da çok mutlu bir ortam oluyor. Çalıştığım ekip başka bir işe başladığında, beni de çağırıyor.
Yani şanınız yürüyor.
- Öyle... Biraz havalı bir tanım oldu ama evet, benim şanım yürüyor. O yüzden de asla menajere ihtiyaç hissetmedim