Ghosh'a göre Biden'ın Türkiye'yi öfkelendirmesinin esas nedeni Suriye ve Irak'taki Kürtlere sempatiyle yaklaşması. Ghosh, "Türkiye'nin tepkisi politik tiyatro izlenimi yaratsa da Türkiye'nin Biden başkanlığından kaygı duyması için nedenleri var" yorumunu yaptı.
Joe Biden'in, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki değerlendirmeleri, 8 ay sonra yeniden gündeme gelmiş ve tartışma yaratmıştı.
Biden'ın özellikle "Muhalefeti destekleyip Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz" ifadesi ve "Yapacağım son şey ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu" sözleri Ankara'nın tepkisini çekti.
Bloomberg'de Ortadoğu ve Afrika üzerine yazan Bobby Ghosh, görüntülerin gündem olmasıyla yaşanan gerilimi değerlendirdi.
"Türkiye'nin Joe Biden görüntülerine gösterdiği tepkiyi politik tiyatro olarak görmek mümkün" diyen Ghosh'a göre, videonun dolaşıma girmesinden hemen sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın açıklama yapması dikkat çekici:
"Bu durum, Türk siyasetçilerin ve medyasının bu görüntüleri uzun süre gözünden kaçırmış olması ihtimalini düşürüyor. Bu tartışmanın zamanlama bakımından, anketlerin Trump'a karşı Biden'ın ciddi bir üstünlük sağladığını göstermesiyle bağlantılı olduğu da düşünülebilir. Kalın'ın 'Bedelini ödersiniz' çıkışıyla Türkiye'nin gösterdiği meydan okuma dikkat çekici."
Öte yandan Ghosh, Ankara'nın tepkisinin altında yatan nedenlere işaret ederek, "Türkiye, Biden'ın 3 Kasım'da kazanma ihtimalinden endişe etmek için bazı gerekçelere sahip" diyor:
"Bu yalnızca Trump ile Erdoğan arasındaki yakın ilişkinin sonu olmayacak, aynı zamanda Erdoğan'ın, doğrudan kendisiyle kavgalı birisiyle baş etmesi gerekecek. Diğer dünya liderleri benzer koşullarda ABD başkan adaylarıyla ayrımlarını silikleştirip ortak amaçlara odaklanmayı tercih ederdi. Ancak Erdoğan'ın tarzı bu değil. 2016'daki Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi'nden bir ay sonra Erdoğan, Trump'ın 'İslamofobik' olduğu gerekçesiyle İstanbul'daki Trump Towers'ın isminin değiştirilmesi çağrısını yapmıştı."
İki liderin özellikle NATO, Suriye ve Libya gibi Erdoğan'ın doğrudan ilgilendiği konularda karşılıklı güvensizliklerini dizginlediklerini savunan Ghosh, "Trump kendisine Erdoğan'ı 'hizaya getirme' rolünü atfediyor olsa da, birçok gösterge bunun Ankara'nın çıkarına olduğu yönünde. Öte yandan Türkiye ve komşularıyla ilgili görüşlerini doğrudan söyleyen Biden'ın ikna edilmesi daha güç olacak" diyor.
Biden'ın Obama'nın başkan yardımcısı olduğu dönemlerde Erdoğan'la ilgili düşüncelerini açıktan ifade etmesi ve yaşanan gerilimler de hafızalardaki yerini koruyor.
2014'te Obama'nın yardımcısı olarak Biden, Türkiye'nin Suriye'ye ve Irak'a giden çok sayıda yabancı savaşçının sınırı geçmesine izin verdiğini kabul ettiğini söylemişti. Türkiye'nin tepkisinin ardından Biden, Erdoğan'ı arayarak özür dilemişti.
Ghosh'a göre, Demokrat Parti'nin başkan adayının Suriye ve Irak'taki Kürtlere yönelik çoktandır süren destekleyici yaklaşımı Ankara'yı kaygılandırıyor.
Biden'ın 2006'da Irak'ın mezhepsel ve etnik çizgilerle bölünmesindeki rolünü hatırlatan Ghosh, "Bu gelişme, kendi Kürt nüfusuyla bile hasmane ilişkileri olan Türkiye'nin güneydoğu sınırında Ankara'nın lanetlediği bir Kürt uluslaşmasını doğurdu" yorumunu yapıyor:
"Biden, Trump'ı eleştirerek, IŞİD karşısında ABD'yle birlikte hareket eden Kürt güçlerine ihanet etmekle suçladı. Erdoğan, Suriye'deki Kürt güçlerini, Türkiye'deki 'teröristlerin ve ayrılıkçıların' müttefiki olarak görüyor ve onları yok etmek konusunda kararlı. Trump ise engel olmaya pek niyetli değil."
Biden'ın Türkiye'yi kızdıracak başka sözler de sarf ettiğini hatırlatan Ghosh, "Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin eylemlerini ve Rusya'dan hava savunma sistemi almasını eleştiriyor ve NATO'nun Türkiye'deki üslerde bulunan Amerikan nükleer silahları hakkındaki endişesini dile getiriyor" diyor ve ekliyor:
"Geçtiğimiz haftaki tartışmadan da önce, fazlasıyla açık olan şey şu: Biden'ın başkanlık koltuğunda oturduğu bir Beyaz Saray'da, Erdoğan telefon görüşmelerinde beklediği özel muameleyi bulamayacak."