Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aslı Tekinay, 15 Temmuz’da, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevden alınan Melih Bulu’nun yerine vekaleten rektörlük görevine atanan Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’ye hitaben mektup kaleme aldı. Mektubunda, bölümün öğretim görevlilerinden Can Candan’ın derslerine son verilmesini eleştiren Tekinay, “Can Candan gibi donanımlı bir sanatçı ve tutkulu bir akademisyeni Boğaziçi’nden ve öğrencilerinden koparmak büyük bir yanlıştır” dedi.
Sözcü gazetesinden Sibel Gülersöyler’in haberine göre, Prof. Dr. Aslı Tekinay, Candan’ın derslerine son verilmesinin ardından inci’ye hitaben bir mektup kaleme aldı.
“Can Candan gibi donanımlı bir sanatçı ve tutkulu bir akademisyeni Boğaziçi’nden ve öğrencilerden koparmak büyük bir yanlıştır” diyen Tekinay, mektubunda İnci’ye “Kağıt üzerinde kurulmuş gözüken İletişim Fakültesi’nde açılacağı söylenen Film Bölümü için ön hazırlık olarak mevcut programımız şimdiden baltalanmakta mıdır?” diye sordu.
Vekaleten atanan İnci’ye rektör adaylığı sırasındaki bildirgesini hatırlatan Tekinay, “Bu kararları alırken, ilgili bölüme ve dekanlığa hiç danışma gereği duymamış olmanız da Boğaziçi’nin katılımcı, kurullar demokrasisine dayanan, yatay yönetişim ilkelerini ne yazık ki reddettiğiniz anlamına gelmektedir” dedi.
İnci’ye “Kağıt üzerinde isminin üzerini çizdiğiniz her bir hoca üniversitemizin kurullarından geçerek Boğaziçi hocası olmaya hak kazandılar” hatırlatmasını yapan Tekinay, “Rektör vekili olarak üniversitenin tüm paydaşlarına karşı sorumlusunuz; oysa, şu anda Can Hoca ve Feyzi Hoca’nın öğrencileri, onlardan feyz almış olan mezunlar, parçası oldukları bölüm ve meslektaşları size seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Duyuyor musunuz? Hatalardan dönülmesi ümidiyle” dedi.
Mektubun tam metni ise şu şekilde:
Sayın Naci İnci, Can Hoca 2007 yılından beri sinemaya ilgi duyan sayısız öğrenciye Project in Film Analysis (FA 350), Documentary Cinema (FA 498) ve Documentary in Turkey (FA 481) dersleri verdi ve Film Çalışmaları Sertifika Programımız’ın temel taşlarından biri oldu.
Öğrencilerimizin Hampshire College’dan film alanında lisans, Temple University’den film ve video alanında MFA dereceleri almış, SİYAD Onur Ödülü’ne değer görülmüş bir belgesel sinemacıdan ders almaları ve onunla projeler yapması bizi gururlandırdı. Can Candan gibi donanımlı bir sanatçı ve tutkulu bir akademisyeni Boğaziçi’nden ve öğrencilerden koparmak büyük bir yanlıştır.
“Bu kararları alırken danışmamanız…”
Değerli hocalarımız Can Candan’ın ve Feyzi Erçin’in dersleri olmadan Film Çalışmaları Sertifika Programımızı sürdürebilmemiz tehlikeye girmiştir. Acaba kağıt üzerinde kurulmuş gözüken İletişim Fakültesi’nde açılacağı söylenen Film Bölümü için ön hazırlık olarak mevcut programımız şimdiden baltalanmakta mıdır?
Bu kararları alırken, ilgili bölüme ve dekanlığa hiç danışma gereği duymamış olmanız da Boğaziçi’nin katılımcı, kurullar demokrasisine dayanan, yatay yönetişim ilkelerini ne yazık ki reddettiğiniz anlamına gelmektedir. Oysa rektör adaylığı bildirgenizde bu değerlere bağlı olduğunuzu belirtmişsiniz.
Öğrencilerin kendi alanları dışında özgür iradeleriyle ve şevkle takip ettikleri dersleri sonuçlarını düşünmeden kaldırmak bir sorumsuzluk örneğidir. Oysa üniversite idaresinin misyonu eğitim öğretimi korumak ve kollamaktır, baltalamak değil.
“Kağıt üzerinde ismini çizdiğiniz her bir hoca…”
Naci Bey, sizi verdiğiniz kararların bölümleri, bölüm programlarını, öğrencilerin ihtiyaçlarını ne şekilde etkilediğini düşünmeye davet ediyorum. Kağıt üzerinde isminin üzerini çizdiğiniz her bir hoca üniversitemizin kurullarından geçerek Boğaziçi hocası olmaya hak kazandılar. Yıllarca birikimlerini paylaşarak öğrencilerin ufuklarını genişlettiler.
Rektör vekili olarak üniversitenin tüm paydaşlarına karşı sorumlusunuz; oysa, şu anda Can Hoca ve Feyzi Hoca’nın öğrencileri, onlardan feyz almış olan mezunlar, parçası oldukları bölüm ve meslektaşları size seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Duyuyor musunuz? Hatalardan dönülmesi ümidiyle.”