Terzioğlu “Ben sevmekten, sevilmekten besleniyorum. Eskiden seni seviyorum diyemezdim. Büyüsü bozulur derdim. Sonradan anladım sevgi içinde büyüttüğün ama dışarı vurup paylaşınca olgunlaştırdığın bir duyguymuş” dedi.
'Sette çıplak ve özgürüm'
Poyraz Karayel dizisi ile oyunculukta ivmesini yükselten Burçin Terzioğlu, InStyle dergisinin yeni sayısında özel hayatı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Poyraz Karayel’de canlandırdığınız Ayşegül’den farklı olarak, siz duygularınızı nasıl ifade etmeyi seçen birisiniz?
Herkesin sevgisini dışa vurum şekli tabii ki farklılık gösterir. Ben sevmekten, sevilmekten besleniyorum. Beslendiğim kadar akıtıyorum içimdeki aşkı dışıma. Sevginin bir alışveriş olduğunu düşünüyorum. Bazen bakarak, bazen susarak, bazen de sarılıp hissederek sağlıyorum o akışı. Aşkın ve sevginin birçok şeye duyulacağını biliyorum. Doğaya, evime, arkadaşlarıma, aileme, köpeğime, çiçeğime, kitaplarıma, plaklarıma, işime, sevgilime… Seni seviyorum cümlesini içerdiği anlamın hakkını vere vere söyleyebiliyorsak, gün içinde defalarca söylemeliyiz bence. Önceden bunun çok dillenmemesi gerektiğine inanırdım. Büyüsü bozulur derdim. Sonradan anladım sevgi içinde büyüttüğün ama dışarı vurup paylaşınca olgunlaştırdığın bir duyguymuş. Çevremde sevebileceğim o kadar çok şey olduğu için mutluyum. Onlar çoğaldıkça kalbim genişliyor.
- Zamanınızın çoğu setlerde geçiyor. Nasıl bir ekipsiniz?
Salonumdan daha çok karavanda duruyorum. Ben sete girdiğim an tüm maskelerinden arınmış, tamamen çıplak, samimi ve özgür olmak taraftarıyım. Çünkü kamera arkasındaki enerjin kamera önüne de yansıyor. Daha doğrusu bende öyle oluyor. Her setimde olduğu gibi Poyraz Karayel de çok huzurlu ve samimi. Dost meclisinde sahneyle ilgili beyin fırtınası yapıyor, yorgunluğumuzu şarkılar, sohbetler eşliğinde atıyoruz. Böyle bir ekiple çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum.
‘GASTRONOMİ EĞİTİMİ İLE HER ŞEYİ YİYORUM’
- Çocukken başladınız oyunculuğa, nasıl gelişti?
Çok bilinçli seçimler yapamayacak yaşlardaydım ilk girdiğimde bu ortama. Ailem bu meslekte olduğu için beni de götürmüşler dört yaşındayken bir sete. Okuma yazma bilmiyordum, replikleri ezberliyordum. Ne zaman bilincimin oturduğu, yaptığım şeylerin anlamını kavradığım yaşlara geldim, o zaman altında yatan hazzı almaya başladım. Aşık oldum oyunculuğa. Artık tüm benliğimle keyfini çıkarıyorum bu mesleğin.
- Motivasyonunuz nedir?
Motivasyonum için bir gülücük, bir teşekkürler ya da derin bir bakış yetiyor çoğu zaman. Güneşin doğuşuna, ayın çıkışına, çiçeğin açışına, beynin işleyişine hayranlık duyuyorum.
- Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?
Seyahat etmeyi seviyorum. Farklı tatlar keşfediyoru. Lezzet hayatımda zirve yapmış durumda. Gurme tatiller yaratıyorum.
- Hangi yemeğe asla karşı koyamazsınız?
Gastronomi eğitimi alırken her şeyin tadını bileceksiniz, severek yemek zorunda değilsiniz demişti şefimiz. Ben ciğerin tadını hatırlamıyordum ve görmeye bile tahammül edemezdim. Sonra onu da yedim ve artık yemem dediğim hiçbir şey yok. Deniz mahsullerini çok severim.