‘Şuursuz Aşk’ gibi insanı ağlatan bir filmde yer almak size nasıl hissettirdi?
Oynarken hikâyeyi yaşamış kadar oldum. Çocuklarımıza güzel bir film bıraktık. Filmin sonunda herkesin boğazında bir düğüm olacak ama bu filmi izledikleri için pişman olmayacaklar. Gülerken ağlatan ve düşündüren, günümüzde kaybettiğimiz o nahiflik, sadakat gibi şeyleri barındıran bir iş oldu.
Sizce neden insana özgü bu kıymetli şeyleri kaybettik?
Bir değil birçok sebebi var. Para, ihtiras, güçlü olma hırsı, hayatın zorlukları, ülke ekonomisi gibi sayısız sebep var. Ayrıca dünyanın çıkar politikalarıyla yönetilmesi insanları daha bireysel daha bencil yaptı ve kendine dönük olmasını sağladı. Bütün gençlerimizi de böyle yetişiyoruz. Sosyal medya da bunu destekliyor. Tamamen kendisi için yaşayan insanlardan oluşan bir çağ oluştu. Bu çok tehlikeli.
Siz de bir annesiniz. Bu çağda çocuğunuzu nasıl yetiştiriyorsunuz?
Çok çok çok korkarak yetiştiriyorum. Çocuğumun arsız, saygısız ve bencil olmasını hiç istemem. Bana “Büyüyünce ne olsun istersin? Oyuncu olmasını ister miydin?” diye soruyorlar. Bence hangi mesleği yaptığının hiç önemi yok. İster kasap olsun ister manav...
Yeter ki kimsenin hakkını yemesin, ahlaklı, onurlu, iyi bir insan olsun. En büyük meslek iyi insan olmaktır. Bizim çocukluğumuz çok bambaşkaydı, şimdikiler bambaşka. O yüzden dönem işlerini izlemeye bayılıyorum. Çünkü insanlar o kaybettikleri ve artık olmayan duyguları orada bulabiliyor. Bu yüzden ‘Şuursuz Aşk’ izleyicileri mutlu edecek.
Eşim ruhumu doyuruyor
Sizce filmdeki gibi masum aşklar kaldı mı dünyada?
Olmaz olur mu! Olmayan hiçbir şey yazılamaz, oynanamaz. Var ki yazılıyor.
Siz hiç öyle aşık oldunuz mu?
Şu an zaten çok aşığım. Eşim ruhumu doyuruyor. Ruhuma, aklıma, gönlüme dokunan bir adamla evlendiğim için çok şanslıyım.
Mantıklı bir kadın mısınız yoksa hep kalbinizi mi dinlersiniz?
Zamanla duygudan mantığa doğru evirildim. Eskiden çok duygusaldım ama bir yaştan sonra artık mantığı da işin içine dahil ederek ilerliyorum. Zaten artık çocuğum olduğu için de ikisini barındırmalıyım. İçinde mantık olmayan şeyler üzer. Hayatımdan ve halimden memnun olduğuma göre doğru yoldayım.
Oyunculuğu çok sevdim spikerlik günlerimi hiç özlemiyorum
Başarılı bir oyuncusunuz ama ben sizin haberci kimliğinizi de hiç unutmadım. spikerlik günlerinizi özlüyor musunuz?
Benim de aklıma sürekli geliyor fakat hiç özlemiyor ve üzülmüyorum. Oyunculuk yapmayı daha çok sevdim ve bu dünyaya ait olduğumu hissediyorum. Spikerlikte kendin olmuyorsun ve işine duygularını katamıyorsun. Tamamen kendi fikrinle, duygunla ve tavrınla haber sunabilme özgürlüğü olsa çok eğlenceli olabilir.
Mutlu olacağımı düşünürsem belki bir gün yeniden yaparım. Oyunculuk, her sabah evden çıkıp evcilik oynamaya gitmek gibi bir şey. Hep farklı biri oluyorsun. Ayrıca spikerliğe devam edip de günümüzdeki haberleri hiç sunamazdım.
Hangi haberleri sunamazdınız?
Devir çok değişti ve kötüleşti. Anne olduktan sonra her şeyden çok daha fazla etkilenir oldum. Mesela çocuklarla ilgili istismar, taciz gibi haberleri asla sunamazdım. Bunlar beni çok yıpratıyor. Çocuklarının yanında öldürülen anneler, çocuklarıyla intihar eden aileler, siyanür içenler...
Bunlar çok yaralayıcı. Bu insanlara neden yardım edemiyoruz, neden elimizi uzatamıyoruz, anlamıyorum. İnsan nasıl oluyor da çocuğunu bile öldürecek kadar çaresiz kalabiliyor? Devlet, hükümet, komşu bu insanlara neden yardım edemiyor? O yüzden bu devirde haber sunmak isteyeceğim en son şeydir. Bana bambaşka bir yol bahşettiği için Rabbime şükrediyorum.
Sosyal medyada yaşayanlardan değilim öyle bir vaktim de yok
Sosyal medyayla aranız nasıl?
Sosyal medyada yaşayanlardan değilim. Öyle bir vaktim de yok zaten. Çok sevmiyorum ama bu devirde olmazsa da olmaz, biliyorum.
Yeni projeler var mı ufukta?
‘Karanlıkta Komedi’ diye bir oyunun provalarına başladım. Çok mutluyum. Şubat başı gibi sahnede olacağız. Heyecanlıyız. Bu yıl bir de dizide oynamak istiyorum. Görüşmeler devam ediyor. İyi bir proje ve senaryo olduktan sonra gerisi gelir.
Param olmadığı için haftalarca evden çıkamadım
Bugünlere gelirken zorlandınız mı?
Hem de çok! Her zorluğu yaşadım. Param olmadığı için haftalarca evden çıkamadığımı bilirim. Bir paket makarnayla günlerce idare ettiğim oldu ama asla pes etmedim. İnandığım için de Allah bana hep yeni bir kapı açtı. Hiç kimseye kızmadım, öfkelenmedim, sitem etmedim.
O kadar zor durumda kaldıysanız neden ailenizden yardım istemediniz?
Ben hep kendi ayaklarımın üzerinde durdum, kimseden yardım istemedim. Tabii ki annem ve babam bana destek olurdu ama ben aşırı gururluyum. Bu yolu ben seçtim, kimsenin bana maddi yardım yapmasını istemedim. O dönem olanla idare etmek de beni mutlu ediyordu.
Şu an hayatınızın en mutlu döneminde gibisiniz.
Hayatımın her döneminde şükrettim. Şu an varlıklıyım ama yarın her şeyimi kaybedebilirim. Biraz başarılıysam, hayatta yol alabildiysem, kimseden yardım istemeden dik durmaya çalışarak ve gerçekten ilahi adalete inanarak bunu başarabildim.
Bana bugüne kadar ne ailem ne de çevrem destek oldu
Azimli ve kararlı biri misiniz?
Başkalarından bir şey beklemek fikri bana göre değil. Bana bugüne kadar ne ailem ne de çevrem destek oldu. Oyunculuğa başlarken zorluklar karşısında yılmayacağıma dair kendime söz verdim. Kendimi hiç bozmamayı ve ümidimi kaybetmemeyi seçtim. Yılmamak, inanmak ve sadece kendimle uğraşmakla yetindim. Başkaları için kötülük düşünmedim. Kendime hep “Nasıl daha iyi biri olabilirim?” diye sordum.
Çocukluğumdan beri başıma buyruktum
Güçlü bir kadın mısınız?
Güçlüden ziyade "Sabrederim, katlanırım, bunu da aşarım, başarırım" diye yaşadım ve aştım. Eşim bazen bazı konularda "Neden benden yardım istemedin?" der. İstemem, çünkü ben çocukluğumdan beri başıma buyruktum.
Ben babamdan da hiçbir şey istemedim ama şimdi anne olduktan sonra kendimi "Yeterli miyim?", "İyi annelik yapabiliyor muyum?" diye çok sorguluyorum. Çünkü çocuklarımız bize emanet. Bir çiçeğim kurusa bile kendimi "İyi bakamadım mı?" diye sorgularım hemen.
Kalbim ve rabbimle aram iyidir
‘Şuursuz Aşk’ta sizi en çok ne etkiledi?
Hikâyenin draması. Hele İsmail’in filmde yaşadıklarından gerçekmiş gibi etkilendim. Acımasızlık her yerde ama buna rağmen iyi insanlar hep var. O nedenle genel hikâyenin içinde iyiler ve kötüler hep olacak. Önemli olan iyilerin ve iyiliğin kazanması.
“İyiler hep kaybeder” sözüne inanan hatırı sayılır bir kitle de var ama...
Ben ilahi adalete çok inanırım. Kimsenin hakkını yemeden devam ettiğin sürece kötü görünen bir şey sonradan iyi olarak size dönüyor. Ben bu hayatta hiç kimsenin affedemeyeceği şeyleri affettim. Önemsizleştirdim. Benim iyi insan olma kıstasım vicdanlı olmak ve hak yememektir.
Muhafazakâr bir tarafınız var mı?
Kalbim ve Rabbimle aram iyidir. Gurur duyarak söylüyorum ki vicdanlı biriyim. Hep hak etmeye çalıştım. Benim olmayana da dokunmadım.