Hükümeti destekleyen açıklamalarıyla çok konuşulan, A Haber'de yorumculuk yapan eski manken Tuğçe Kazaz Suudi Arabistan'ın çektiği bazı ülkelerinin Katar'a yönelik yaptırım kararını değerlendirdi.
Tuğçe Kazaz Twitter hesabına konuyla ilgili şunları yazdı:
"Açıklama yapmadan önce karne alan çocuklarımızla ilgili bir Tweet atmak istiyorum. Sakın üzülmesinler. Çünkü; Hayat, eğitimcilerin öğrencileri cezalandırmak için karnelere düşük not yazıp,sonra ebeveynlere çocukları cezalandırmayın demesi kadar saçma.
Anlaşılan o ki biz Ortadoğu'nun ve Afrika'nın haritasını değiştirmek için devreye sokulan bu kirli oyuna, istesekte engel olamayacağız. Fakat bu süreçte artık ülke olarak duyusal kararlar almak yerine, ülkemiz ve bölgemiz için daha sağlıklı kararlar almak durumundayız. Biliyorum bu gün açıklayacağım konular bir çok kişinin tepkisini çekecek fakat sonuna kadar sabrederseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.
ABD'nin işi İŞİD ile bitince bu terör örgütünü tekrar İngilizlere teslim etmek için terör örgütü PYD ile RAKKA'ya Operasyon başlattı. Yani Ortadoğu ve Afrika canavarı olan İngilizler tekrar görevi açıktan devr almak için Amerika'nın eliyle operasyon başlattı. Katar'a Türk askerinin gönderilmesi aslında ingilizlere ve İran ile Katar'ın sahibi olduğu enerjiye göz diken İsrail'e, vurulan bir darbedir. sözde müslüman ama İsrail'in uşağı olan Suudi Arabistan ve onu takip eden devletler Katar emrini devirmenin peşinde.
Katar emrinden bize ne diyebilirsiniz ama Dış politikada seçim malzemesi için takındığımız sert tavır ülkemizi neredeyse izole etti. Erdoğan'a büyük hayranlığı olan Katar emirini de kaybedersek, Ortadoğu daki zengin ve son samimi müttefiğimizi de böylece kaybetmiş olacağız. Peki bizim Katar'a asker göndermemiz bu oyunu bozar mı? Tabiki hayır. Yine duygusal davranmazsak, Sadece biraz elimizi güçlendirir.
Türkiye kısa sürede olmasa da uzun vadede Katar'ın enerjisinden payını almak için ordaki varlığını güçlendirirse ek kazanımlar elde edebilir. Tabi tüm bunların getirisi olduğu gibi götürüleride olacaktır. Artık duygusal olmayı bırakıp aklı selimle hareket etmeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü 3. Dünya savaşı başladı ve ne yazık ki elimizde en güçlü kozumuz olan, psikolojisi bozuk Suriyeli Mültecilerle bu savaşın ortasındayız. Bu savaşın ortasında kalacağımızı bende biliyordum ve bu savaşa ancak Erdoğan'la girebileceğimizin de farkındaydım sebeplerini açıklayacağım.
Günümüzde işlenen kaos odaklı eylemlerin hepsi, 100 yıllık planlarını devreye sokmak için uyguladıkları kısa süreli algı operasyonlarıdır. Asıl amaç ve hedef ise çok daha farklıdır. Amaç; Ortadoğu'da kurulacak olan başta mezhep, aşiret ve terör devletlerini inşa etmektir. Kurulacak olan mezhep Devletleri ile 100 yıllık mezhep çatışmaları öngörülüyor. Böylece dünya nüfusu azalırken, Müslümanlık zayıflatılacak. Batı, Aşiret ve terör devletleriyle de ırkçılığı körüklerken kazanımlarını güvence altına almak için bu devletleri mezhep savaşlarında dengeleyici güç olarak kullanacaktır. Peki biz bunu şovenist söylemlerle veya oturduğumuz yerden asmakla, kesmekle engelleyebilir miyiz? Ya da Savaşarak engelleyebilir miyiz? Söylediklerime yüzde yüz katılıp, Rtweet yapmaktan çekinenlere, sorduğum soruya bak:)) Neyse ben cevaplayayım. Tabi ki böyle engelleyemeyiz. Fakat engellemek için zorda olsa bir şansımız var. Biliyorum size çok ters gelecek yazacaklarım ama ben böyle inanıyorum. Savaşmak veya dünya ile bu kadar restleşmek yerine, Kur'an'ın özüne dönersek ve bunu anlatabilirsek belki bir şansımız olur. Yani kısacası mezheplerin Müslümanlığa inanç bakımından zenginlik katmak yerine, fakirlik, savaş ve kıyım getireceğini anlatabilirsek Ve bunu da islam alimleri ve Yöneticilerimiz anlatmayı başarabilirlerse belki bu oyunu durdurma şansımız olabilir.
Şahsen Kur'an'ın haricinde hiç bir mezhebe inanmıyorum ve müslümanlığa yıkım getirmeden, mezheplerden arındırılması gerektiğine inanıyorum. Tabi bunun için de öncelikle müslümanlığın müslümancılık oynayan, sözde alimlerden temizlenmesi gerekir. En önemlisi ise benim gibi daha tam manasıyla müslüman olmayı başaramamış oranlarında bunu anlatmaması gerekir. Kısacası mezheplerin müslümanlığa vereceği zararı anlatamazsak, önümüzdeki 100 yıl boyunca mezhep savaşlarıyla müslüman kanı dökülecektir. Bence Sn. Erdoğan müslüman alemindeki popülaritesi ile bunu anlatabilecek tek lider. Yani Savaşla değil ama bu hamle ile oyunu bozabilir. İftardan sonra veya yarın FETÖ, gazeteci tutuklamaları ve gelecek olan subliminal darbe hazırlıkları ile ilgili fikirlerimi paylaşacağım. Tabi unutmadan, bir mezhep kuruluşu olan Diyanetin de kapatılması veya yeniden yapılandırılması şart. Mezhepler ile parçalanan müslümanların birleşmesi için tek yol, sonradan eklenen Mezhepleri kaldırmak ve Kur'an'ın etrafında birleştirmektir."