Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı!
Ankara’daki barış mitingini kana bulayan terör saldırısıyla ilgili soruşturmada dikkatler Adli Tıp’ta yapılan incelemelere çevrildi. Adli Tıp’ta bulunan ve beden bütünlükleri bulunmayan biri kadın 3 cesetten 2’sinin canlı bombalar olabileceği belirtiliyor. Tanıkların ifadeleri ile MOBESE kameralarından yansıyan görüntüler bu cesetlerden ikisi üzerindeki incelemelerin yoğunlaşmasına yol açtı.
Güvenlik uzmanları çifte canlı bombayla gerçekleştirilen saldırıda IŞİD veya bağlantılı yapılar üzerinde dururken, tanıkların ifadeleri de açığa çıkmaya başladı. Tanık, canlı bombalardan birinin erkek, siyah cübbeli, sarık türü bir şey giyen, sırt çantalı olduğunu ifade etti. Bir başka tanık ise canlı bombalardan birinin kadın olduğunu iddia ederken, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nun görüşmede kendisine saldırıyı yapanları iki erkek canlı bomba olduğunun belirlendiğini aktardığını açıkladı. MOBESE kameraları da 06.45’te Gar yönüne doğru gelen bir kişinin görüntüsünü kaydetti. Bu kişinin canlı bombalardan biri olduğu değerlendiriliyor. Görüntülerden canlı bombanın eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı’na doğru yürüdüğü belirlendi. Polise bilgi veren yaşı küçük bir başka tanığın gardaki tuvalette şüpheli 4 erkek gördüğünü anlattığı ifade edildi. Saat 10.00’da Ankara dışından bir trenin gara geldiği, 10.04’teki saldırının tren yolcularının da patlamadan etkilenmesi için bu saatte gerçekleştirildiği de iddia edildi.
6 parçaya ayrılmış
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, olay yerinde cinsiyetleri belirlenemeyen ve saldırının failleri olduğundan şüphelenilen 3kişiye ait ceset parçaları bulundu. İki erkek cesedinden birinin baş kısmının vücudundan tamamen ayrıldığı, birinin de başının olmadığı ve beden bütünlüğünün olmadığı kaydedildi. Kadına ait olduğu değerlendirilen şüpheli cesedin 6 parçaya ayrıldığı ifade edildi. Cesetler üzerindeki DNA incelemelerinin sürdüğü ifade edildi. Savcılık, GSM kayıtları ve kamera görüntüleri üzerinde yoğunlaşırken, Twitter’dan saldırıyla ilgisi olabilecek paylaşımlar da inceleniyor.
‘Cübbeli sarıklı sakallı’ tipi sanki IŞİD’li gibiydi’
Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi gören Cafer Altun’un ağabeyi Abdulselam Altun, hastane önünde açıklamada bulundu. Erkek canlı bombayı gördüğünü iddia eden Altun, “Tipi IŞİD’li gibiydi. Siyah giyinmişti. Sakallıydı. Trafik polislerinin yanından geldi. Sırtında çantası vardı. Siyah sarığı vardı. Yüzünü görmedim. Arkasından koştum. Cübbeli, siyah giyinen biriydi. Patlama oldu. Kardeşimin bacağı koptu. En yakın arkadaşlarımı kaybettim. Canlı bombayı ben gördüm. Benim elim yandı, gözüm yandı, saçım komple yandı” dedi.
‘Kadın’ iddiası
Dicle haber Ajansı’nın haberine göre, Mardin’den gelen ve patlamada yaralanan Gülbin Tüfek de, canlı bomba olduğunu iddia ettiği bir kadını gördüğünü söyledi. HDP kortejinin önünde taşınan ana pankartın hemen arkasında yürüyen Tüfek’in kulak zarları patlarken, arkadaşı ve nişanlısı ağır yaralandı. Tüfek, nişanlısı Felemez Öner ve arkadaşı Seher Erdem’in İbni Sina Hastanesi’nde tedavileri sürüyor. HDP’nin kortejinde en önde Barış Anneleri’nin ve kadınların yer aldığını söyleyen Tüfek, dikkatini çeken siyah pardesülü ve başı kapalı olan bir kadın olduğunu söyledi. Kadının kısa boylu, buğday tenli, yuvarlak ve geniş yüzlü biri olduğunu belirten Tüfek, kadının patlamadan birkaç saniye önce ellerinin yorulduğunu söyleyerek pankartı tutmasını talep ettiğini kaydetti. Tüfek, şöyle devam etti:“Pankartı tutmamle birlikte bomba patladı. Çünkü en başta duruyordu. Pankartı tutmuştu. Elinde Hacı Birlik’in fotoğrafı vardı. Sakindi ama sürekli etrafına bakıyordu. Ara ara tedirginlik yaşıyordu. Hatta kadınla birkaç defa göz göze geldik. Ama o an insan şüphelenemiyor işte. Ve yanında tanıyabileceği hiç kimse yoktu. Tek başınaydı. Kadını görsem tanırım. Zaten pankartı tutur turmaz kadının birkaç adım geriye gitmesiyle birlikte patlama gerçekleşti. Eğer kadın yanımda olsaydı şimdi yaşamıyor olacaktım. Ancak yanımdaki insanların hepsi yerde kanlar içindeydi. Sırt çantam dolu olduğu için bana bir şey olmadı.”
Yaralandıktan sonra kendi imkânlarıyla hastaneye gittiklerini söyleyen Tüfek, canlı bombanın özellikle HDP’nin kortejinde bulunan kadınları hedef aldığını iddia etti.
MOBESE’ye takıldı
Canlı bomba olduğu değerlendirilen bir erkeğin ise 06.45’te Gar yönüne doğru yürürken MOBESE görüntülerine takıldığı saptandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi içinde daha önce Ergenekon soruşturmalarında faaliyet yürütülmesi için yabancı bir devletin katkısıyla oluşturulan özel görüntü ve veri analiz laboratuarındaki çalışmalar için inceleme grupları oluşturuldu. Bu gruplar, emniyet istihbarat ve terörle mücadelenin yanı sıra MİT’ten gelen uzmanların katılımıyla oluşturuldu. Dün sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden inceleme sırasında, önemli bir gelişme yaşandı. Olay yerini gören kameralarda patlama anı görünmesine rağmen canlı bombaların eşgalleri belli olmazken, bir canlı bombanın izi, eskiUlaştırma Bakanlığı’nın güvenlik kamerasında bulundu. Bu görüntüde, canlı bombanın olay sabahı 06.45’te kameraya yakalandığı tespit edildi. Şüphelinin tek başına, eski terminal istikametinden Ankara Tren Garı’na doğru yürüdüğü görüldü. Bu görüntü, büyütülmesine karşın eşgal net olarak tespit edilemedi.
Savcılar whatsapp grubu kurdu
Soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak yönetiminde terör suçlarına bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen’in de aralarında bulunduğu 20’ye yakın Cumhuriyet savcısının koordineli takibiyle sürüyor.Koordineli olarak emniyet, olay yeri ve adliyedeki işlemleri takip eden savcıların, anlık bilgi akışını sağlayabilmek için kendi aralarında whatsapp grubu kurdukları öğrenildi.
Bu arada dün olay yerindeki savcılık ve olay yeri incelemesi de tamamlandı. Olay yerinden büyük bir titizlikle toplanan deliller, savcıların bilgisi dahilinde incelenmek üzereemniyete gönderildi.
8-9 mm’lik bilyeler
Ankara Adli Tıp Kurumu’na getirilen bazı cesetlerin tanınmayacak halde olduğu anlaşıldı. Otopsi işlemi sabaha kadar sürdü. Otopsi işlemlerine Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran’ın da aralarında bulunduğu üç avukat ile Türk Tabipler Birliği’nden üç adli tabip de eşlik etti. Canduran, otopside karşılaştıklarını şöyle anlattı:
“Yoğun bir şarapnel yaralanması neticesi ölümler. Bu şarapnel parçalarının içinde bir de bilyeler var. Vücutlarda bilye yaralanmaları var. Kurşun gibi bilyeler bütün vücuda girmiş. 8-9 mm dedikleri bilyeler. Öldürücü. Çok büyük hasarlar vardı. Bazı cesetler tanınmaz haldeydi. Hastanelerden sürekli cenazeler geliyordu. Akşam otopsileri yapılıp kimlikleri belirlenenlerin aileleri çağrılıp teşhis yaptırıldı. Tespitleri tamamlanan cenazeleri sahiplerine verdiler. Alamayacak durumda olanların cenazelerini ise morga kaldırdılar.
‘Özellikle seçildi’
Adli tabipler sekiz cesedin tanınmaz vaziyette olduğunu, ancak DNA testi ile kim olduklarının belirlenebileceğini söyledi. Bunlardan ikisinin teröristlere ait olma ihtimali olduğu belirttiler. Çünkü anlatılan kadarıyla vücutları ikiye bölünmüş iki ceset varmış. Bu cesetlerin teröristlere ait olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylediler. Hastanelerde farkedilip kendilerine bilgi verildiğini söylediler. Ölümlerin
tamamı şarapnel çarpması sonucu kan kaybına bağlı.
Özellikle can kaybının artırılması için seçilmiş bir yer. Seçilmiş bir saat. Çünkü 10.00’da Ankara dışından bir tren gelmiş. 10.04’te patlama oluyor. Özellikle o saat belirlenmiş, trenden çıkanların da etkilenmesi için. İki bombanın birbirine aksi yönde patlatılması da önemli. Çünkü bomba patladığı yerin aksi yönünden insanlar kaçtı.
Bir de karşı yönde patlatırsanız can kaybı daha fazla olacaktır.
Bu vahşiliği düşünmek için insan olmamak lazım. Amaç burada ölü sayısının vahşice çok yüksek sayıya tırmandırılması ve topluma inanılmaz bir korku verilmesi talebiydi. Canlı bombalar olması korkusuyla nitekim Ankara hayalet şehir haline geldi. Bir de avukat arkadaşımızı yitirdik. Uygar Coşkun. Ankara Barosu olarak tüm süreci takip edeceğiz. Ailelerin yanında olacağız.”
Milliyet