Abone Ol

Fatih Portakal ve Yılmaz Özdil'den yılbaşı özel yayını

Gazeteci Fatih Portakal YouTube kanalında Sözcü yazarı Yılmaz Özdil ile dikkat çeken bir canlı röportaj gerçekleştirdi.

Fatih Portakal ve Yılmaz Özdil'den yılbaşı özel yayını

2020'nin son gününde usta gazeteci Yılmaz Özdil, canlı yayında Fatih Portakal'ın sorularını yanıtladı.

Fatih Portakal ve Yılmaz Özdil ülkenin durumunu, 2020'de yaşanan önemli olayları, 2021'den beklentilerini konuştular.

Fatih Portakal ve Yılmaz Özdil'in sohbetini izlemek için tıklayın.

İŞTE FATİH PORTAKAL VE YILMAZ ÖZDİL'İN VİDEOSU

MEDYAFARESİ TV YOUTUBE KANALINA ABONE OLMAK İÇİN TIKLAYIN

Portakal'ın, yayın hayatına başlamasından kısa bir süre sonra kapatılan OLAY TV'yi anımsatarak, “Muhalif veya özgür yapan seslerin kısılmak istenmesi nereye kadar gidebilir?” sorusunu Özdil şu şekilde yanıtladı:

CUMHURİYETE İNANMIŞ MEDYA PATRONLARINA İHTİYAÇ VAR

– Özgür, bağımsız yayın yapabilmek için sadece cesur gazetecilere ve bunu talep eden yurttaşlara ihtiyaç yo, yani sadece bununla sınırlı değil. Özgür yayıncılık yapabilmek için öncelikle özgürlüğe, bağımsızlığa, demokrasiye, cumhuriyete inanmış medya patronuna ihtiyaç var. Ben öyle bir patronla çalıştığım için, Burak Akbay'la çalıştığım için çok şanslıyım.

Çünkü topluma böyle bir yayın sağlayabilmek için gerçekten ağır bedeller ödemek gerekiyor. Biz SÖZCÜ gazetesi olarak bütün çalışanlarıyla, genel yayın yönetmeninden yazarlarına, muhabirlerine, idari personeline kadar ağır hapis cezaları almış bir gazeteyiz. Aynı şekilde gazetemizin sahibi Burak Akbay da 3.5 yıldır çok ağır bedeller ödeyerek hayatını sürdürmeye çalışıyor.

CAVİT ÇAĞLAR GİBİ BİRİYLE YOLA ÇIKARSAN YAYA KALIRSIN

– Bağımsız gazetecilik yapabilmek için önce bağımsız ruha sahip bir medya patronuna ihtiyaç var. Dolayısıyla Olay TV'deki arkadaşlar için gerçekten çok üzüldüm, çünkü çoğunu tanıyorum. Ben Star Haber'deyken Süleyman Sarılar Kanal D Haber'deydi. Birbirimizle rakip olarak da çok mücadele ettik. Çok iyi bir gazeteci, televizyoncu olduğunu biliyorum.

Oradaki arkadaşların hepsinin iyi niyetle memlekete katkı sağlamak için böyle bir işe soyunduklarını biliyorum ama maalesef yola çıkış anlarında bile en azından kendi çevremde bu işin olmayacağını söylemiştim. Cavit Çağlar gibi biriyle yola çıkarsan işte böyle yaya kalırsın. Maalesef OLAY TV'nin özü bu.

Yılmaz Özdil, Fatih Portakal'ın, “İyi yönetilmediğimizi iddia ediyoruz ama şöyle bir toplama baktığımızda bugün bu yaşananlar, böyle bir iktidarın bir daha göreve gelmemesi gerekiyor. Ne var ki AKP iktidarı Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde hâlâ yüzde 35'lerde… Bu nasıl oluyor?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

AKP, İKTİDARI KAYBETMEK İÇİN BEKLEYEN PARTİ KONUMUNDA

– Ben bu anketlere inanmıyorum. Çünkü son somut anketi biz geçen mart ayında yerel seçimlerde yaşadık. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya olmak üzere Türkiye'nin neredeyse bütün büyükşehirleri muhalefetin eline geçti. Yani AKP aslında yerelde iktidarı kaybetmiş, genelde iktidarı kaybetmek için de ilk seçimi bekleyen parti konumunda.

MENFAAT ORTAKLIĞI KURULDU

– Fakat şöyle bir şey de var; AKP kendi açısından çok doğru bir şey yaptı iktidarı boyunca. Bir yandaşlaşma, menfaat ortaklığı yarattı. Havuz medyası da dahil yandaş medyada çalışan gazeteci arkadaş da dahil veya işte oğlunu ya da kızını belediyede işe sokan vatandaş da dahil, adamını bulup hastanede ameliyat olan vatandaş da dahil. Aslında bir menfaat ortaklığı kuruldu.

MUHALEFET EKSİKLİĞİ YOĞUN BİR ŞEKİLDE GÖRÜLÜYOR

– Yine aynı zamanda iktidarı boyunca Türk Toplumu milli eğitimden kendi aynı aydınlanmasından, kendi devrimlerinden koparıldı. Cemaat yapılanmalarına çok paralar harcandı. Dolayısıyla AKP iktidardan giderse kendi kişisel iktidarlarını kaybedeceğini düşünen çok sayıda insan var. Bu menfaat ortaklığı AKP'nin hâlâ elinde olan oy kitlesi. İkinci sorun ise muhalefet eksikliği hâlâ yoğun bir şekilde görülüyor tabi.

Türkiye’nin en çok okunan yazarı Yılmaz Özdil, Fatih Portakal'ın “Siyasette bir ahlak eksikliği mi var?” sorusuna ise şöyle yanıtladı:

İKİYÜZLÜLÜK TÜRKİYE’NİN DNA’SINA İŞLEMİŞ

– Bu sadece siyasete bağlanamaz. Bunu talep eden toplumun bazı kesimleri olduğu gerçeği de var. Türkiye'nin en önemli sorunu nedir diye sorarsan, bence Türkiye'nin en önemli sorunu ikiyüzlülüktür. Yani Türkiye'nin en önemli sorunu ne terör, ne corona virüstür. Aslında bizim olarak saydığımız bütün sorunların temelinde ikiyüzlülük var. Türkiye'nin neredeyse kılcal damarlarına, DNA'sına işlemiş ikiyüzlülük söz konusu.

BUGÜN KÜFÜR ETTİĞİMİZ İNSANLARI YARIN SEVEBİLİYORUZ

– Mesela Turizm Bakanı kendisi iktidar olduğunda böyle bir otel yaptırmış. Bir başka parti geldiğinde o da yaptırıyor ya da sıradan bir vatandaş da benzer şeyi yapabiliyor. Bu korkunç bir şey. Bugün küfür ettiğimiz insanları yarın işimize geldiği için çok sevebiliyoruz falan. Ya da çok cesur görünürken aniden çok korkak davranmak. Yani bizim sorunlarımızın temelinde bu var.

– Mesela Hamza Yerlikaya meselesi de öyle bir şey. Bırak diplomayı falan kardeşim sen Türkiye'nin gurur duyduğu bir güreşçisin. Öyle değil mi? Hepimiz Hamza Yerlikaya'yı seyredeceğiz diye bayrağımızla heyecanımızla gurur duyduk. Adama diyorlar ki geç VakıfBank’ın yönetimine, geçiyor. Bu bir hastalık bizde. Mesele anlayıp anlamama meselesi değil tam tersine anlamaması gerekiyor ki oraya koyuyorlar.