Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarının hedefinde olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya MHP lideri Devlet Bahçeli ikinci kez sahip çıkarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hâlâ sessiz. Öte yandan Erdoğan’ın Soylu’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki resmi programlara çağırmaması da dikkat çekiyor.
BirGün’den Gökay Başcan’a Erdoğan’ın sessizliğini değerlendiren akademisyen Fatih Yaşlı ile gazeteci Kemal Can’dan çarpıcı analizler geldi. Yaşlı, Soylu’nun kaderinin ittifaka bağlı olduğuna dikkat çekerken Can ise “Bahçeli, Soylu’nun siyasi yönünü savunuyor” dedi.
“EĞER BİRLİKTELİK DEVAM EDERSE…”
Erdoğan’ın bir ay önce sarf ettiği ‘2023’e bu kadrolarla gireceğiz’ sözlerini hatırlatan Yaşlı, “Erdoğan 1 ay önce yaptığı açıklamada bir nevi ‘dereyi geçerken at değiştirilmez’ diyordu. Ancak buradaki esas mesele Soylu’nun da ötesinde, AKP-MHP ortaklığının kaderinin ne olacağına ilişkin. Yani önümüzdeki seçimlere bu ikili “Cumhur İttifakı” olarak girecek mi girmeyecek mi, dereyi birlikte geçmeyi deneyecekler mi denemeyecekler mi yanıtlanması gereken soru bu. Eğer bu birliktelik devam edecekse Soylu’nun bakanlıkta ya da hükümette kalma şansı da devam edecek demektir” dedi.
AK Parti ve MHP’nin birbirine mecbur olduğuna dikkat çeken Yaşlı, “Kimi iddialara göre AKP bir süredir İYİ Parti ile bir görüşme trafiği yürütüyor ve Kürt siyasi hareketine de el altından yeni bir çözüm sürecinin sinyallerini gönderiyor. Bu iddiaların doğru olup olmadığını henüz bilemiyoruz ama şunu söyleyebiliriz ki, iktidar partisi en az yüzde elli oy almak zorunda olduğu bir seçimde MHP’nin yerine ikame edeceği yeni bir ortak bulmadan MHP’den vazgeçemez. Aynı şekilde MHP de oy orantıyla orantısız bir güce kavuşmuşken ortaklığı kolay kolay bozmaya yanaşmayacaktır. Dolayısıyla iki tarafın da birbirine mecbur olduğu bir durum söz konusu” ifadelerini kullandı.
UNUTTURMA STRATEJİSİ OLABİLİR
Erdoğan’ın bu tavrının unutturma stratejisi olabileceğini belirten Yaşlı şu ifadeleri kullandı: “Erdoğan’ın ilk açıklamasının ardından bir daha Soylu’yla ilgili bir beyanatta bulunmaması ya da birlikte poz vermemesi ise kulislerde dile getirilen ‘unutturma stratejisi’ ile ilgili olabilir. Erdoğan’ın partililere Sedat Peker’in açıklamaları ve Soylu ile ilgili konuşmama ve konuyu kamuoyu gündeminden düşürme talimatı verdiği öne sürülmüştü hatırlarsanız. Son bir aydaki sessizliğe bakıldığında bunun doğru olduğunu düşünebiliriz. Bu strateji işe yarar mı yaramaz mı bilemiyoruz ama Cumhur İttifakı’nın yoluna bir pamuk ipliği ile devam ettiği ve çok fazla kırılganlaştığı, iktidarın ise hegemonya kurmakta giderek zorlandığı artık herkesin gördüğü bir gerçeğe dönüşmüş durumda.”
SOYLU HENÜZ KAPANMIŞ BİR SAYFA DEĞİL
İktidar içinde çatışmaya dikkat çeken Kemal Can ise şöyle konuştu: “Bir süredir iktidar içerisinde çeşitli kanatların ve isimlerin; pazarlık, güç mücadelesi, pozisyon edinme konusunda yoğun mücadele ve çatışmalar görüyoruz. Ama bu çatışmanın neticelenmediği ve iktidarın bütün ülkeye yattığı belirsizliğin kendi içinde de bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Bahçeli’nin çıkışları ise Soylu’ya ilişkin bir destek mi yoksa Soylu’nun feda edilmesi gibi bir hamlenin yaratacağı sorunlara ilişkin bir kaygı mı, bence hala net bir durum yok. Bahçeli 2 seferdir yaptığı çıkışlarla Soylu’yu destekliyor gibi duruyor ama her seferinde de şuna işaret ediyor. Soylu’yu şahıs olarak desteklemenin ötesinde, Soylu’nun pozisyonunun ve siyasi yönün savunulması gereği üzerine konuşuyor. Özellikle MHP ile ortaklıktan rahatsız olan kesimlerin Soylu’nun da bir tür gözden çıkartılması kulislerin de etkili olması Bahçeli’yi böyle bir noktaya itmiş olabilir. Henüz Erdoğan ile Bahçeli’nin net bir ayrışma yaşadığı ve Erdoğan’ın başka bir hamle yapacağı konusunda çok şey söyleniyor ama bana göre henüz bunun işaretini vermiş değil. Soylu, henüz kapanmış bir sayfa değil.”