Star yazarı Cem Küçük, başta Eyüp Can, Nazlı Ilıcak ve Bülent Mumay başta olmak üzere birçok ismi gönderen Doğan Medya Grubu'ndaki işten çıkarmalara ilişkin olarak, "Sonuç olarak ben kanıtlarıyla ortaya koydum, Aydın Doğan da gereğini yaptı. Kendisini tebrik ediyorum" dedi.
"Öte yandan Şirin Payzın, Mirgün Cabas ve Nevşin Mengü hala yaptıkları terör destekçiliğinden ötürü özür dilemediler" diyen Küçük, "Özür dilesinler ve bir daha terör örgütlerine destek vermeyeceklerini deklare etsinler ve yayınlarında bunu göstersinler sorun kalmaz" ifadesini kullandı.
Küçük'ün Star'da "Medyada olanlar ve olması gerekenler" başlığıyla yayımlanan (26 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Her zaman söylediğim gibi benim hiç kimseye şahsi takıntım yok. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak ve ele geçirmek isteyen çetelerle ve örgütlerle mücadeleye kellesini koymuş bir adamım. Bu çetelerin başında da Fethullahçı terör örgütü gelmektedir. Kendimle ilgili hakaretleri ve saldırıları hiç önemsemem ve o konuda herkesi affedebilirim. Fakat Türk milletine ve devletine doğrudan saldırı düzenleyen Fethullahçı terör örgütü konusunda bir zerre taviz vermem. Bu konuda hata yapan ve hatada ısrar eden babam olsa bile acımam ve asla affetmem. Benim Aydın Doğan’a ve diğer tüm medya aktörlerine eleştirim bu eksendedir. Aydın Doğan da son 1 yıl içindeki tüm mektuplarında bu örgütün tehlikeli olduğunu ve devletin mücadelesine destek olacağını söylüyordu. Öte yandan FETÖ’nün başlıca mensuplarından Eyüp Can hala Doğan Medya’da yönetici konumundaydı. Aynı şekilde FETÖ’nün en azılı ve gaddar tetikçisi Nazlı Ilıcak da Doğan’ın yüksek maaşlı bir elemanıydı. Kendisinin Fethullahçı örgütle alakası olmamakla beraber tıpkı Can Dündar gibi FETÖ’nün emelleri doğrultusunda bu çete ile ittifak kuran Bülent Mumay da sistematik örgüt yandaşı faaliyetlerine devam ediyordu. Doğan Medya’da diğer eleştirdiklerimin yanında bu üçü ayrı bir kriminal konumdaydı. Bunu kanıtlarıyla ortaya koyarak ifade ettim. Aydın Doğan’ın eğer gerçekten FETÖ ile mücadele sözlerinde samimiyse gereğini yapması gerektiğini söyledim. Doğan Medya’dan başta bana bu sözlerim yüzünden küfredenler oldu ama sonra dediğime geldiler. Bugün “Yozgat kuzusu” haline gelen ama 17 Aralık’ın en büyük Fethullah yandaşlarından biri Ahmet Hakan da en büyük Fethullah karşıtı oldu. 17 Aralık’ın en büyük Fethullah yandaşlarından Cüneyt Özdemir ise şimdilerde yaşıyor mu yaşamıyor mu kimse bilmiyor. Varlığı ile yokluğu bir durumda. Sonuç olarak ben kanıtlarıyla ortaya koydum, Aydın Doğan da gereğini yaptı. Kendisini tebrik ediyorum. Ayrıca Doğan Medya CEO’su konumuna gelen Mehmet Ali Yalçındağ’ı da tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Kanal D’nin başına gelir gelmez FETÖ militanı Nazlı Ilıcak’ın kovulma talimatını veren Barış Tünay’ı özellikle tebrik ediyorum, çünkü kendisini geçmişte çok eleştirmiştim. Bu arada yine çok eleştirdiğim Şirin Payzın da polis şefi Sabri Uzun’u yayına alarak çok güzel bir yayın yaptı. Payzın’ı da ve Payzın’ın müdürü Erdoğan Aktaş’ı da tebrik ediyorum. Nazlı Ilıcak denen militan ise Hrant’ın katil zanlısı olarak müebbetle yargılanan Ali Fuat Yılmazer’i korumak için bu yayını yapan Şirin Payzın’a da küfretti. İşte böyle bir kadındır Ilıcak. Rantı kesildiği an küfretmeye başlar.
Öte yandan Şirin Payzın, Mirgün Cabas ve Nevşin Mengü hala yaptıkları terör destekçiliğinden ötürü özür dilemediler. Özür dilesinler ve bir daha terör örgütlerine destek vermeyeceklerini deklare etsinler ve yayınlarında bunu göstersinler sorun kalmaz. Ayrıca bir başka mesele var ki Aydın Doğan’ın ahlaken o konuda da duyarlı olması zorunludur. Şu an büyük harfle DEVLET çevrelerinin yakından ilgilendiği bir dava var. O da Aslı Baş cinayeti davasıdır. Aydın Doğan takip etti mi bilmem ama Ahmet Bayer ve oğulları Aslı Baş adlı gepgenç bir kızı öldürdüler. Ardından bu cinayete intihar süsü verdiler. Aydın Doğan da 4 kız çocuğu babası ve kızlarına ne kadar düşkün olduğunu bilmeyen yok. Aslı Baş, Aydın Bey’in de kızı olabilirdi. Aydın Doğan bu yapılanları lütfen kendi kızına yapılıyor gibi düşünsün ve empati kursun. Bugün tüm kanıtlarıyla ortada ki, Aslı Baş öldürülmüş. Ardından Ahmet Bayer bu cinayeti gizlemek için o dönem Türk yargısının tek patronu konumunda olan Fethullahçı terör örgütünü aramış. Bayer’in Fethullahçı terör örgüt üyelerinden İhsan Kalkavan ile telefon görüşmeleri mahkeme kararıyla olan dinlemelere takılmış. Konuşmaların içeriği korkunç. İhsan Kalkavan’a Ahmet Bayer yalvarıyor ve Kalkavan da Bayer’i Bodrum imamına yönlendiriyor. Bayer cemaat imamı ne isterse vereceğini ifade ediyor. Korkunç seviyede bir parayı FETÖ’ye bağışlıyor Ahmet Bayer ve böyle bu dava sulandırılıyor. Bu arada bu tapelerin hepsini de siliyor FETÖ yargısı ve jandarması. Ancak meşru kuvvetler soruşturmayı ele alınca bu tapeler silinmiş bilgisayar belleklerinden çıktı. Akşam ve Star gazetelerinde biz bu yasal tapeleri yayınladık. FETÖ rant için gepgenç bir kızın cinayetinin dahi üstünü örten böyle alçak bir örgüt. Bu örgütün tüm jandarmaları polisleri savcıları ve hakimleri tutuklanacak ve bir kısmı zaten tutuklandı. Fakat bu arada Aslı Baş cinayetinin üstünü örtmeye çalışan Ahmet Bayer bir kişiyi daha kendi pis işlerine yardım ve yataklık etmesi için arıyor Ayşe Arman’ı... Aydın Doğan’ın DEVLET tarafından duyarlı olması istenen nokta tam da burası. Arman, Ahmet Bayer ile tamamen bu katil zanlısını aklamak ve ölmüş Aslı Baş’ı manyak bir fahişe gibi göstermek üzerine söyleşi yapıyor. Arman ve Bayer arasındaki tapeler yasadışı ve korkunç işbirliğini gözler önüne sürüyor. Eğer gerçekten Doğan Medya İlkeleri denen şey palavra değilse Ayşe Arman’a gereken cezanın verilmesi lazım.