İşte Cem Küçük'ün 'Şartlar Olgunlaştığında Ordu Darbe Yapar Mı?' başlıklı yazısı;
Türkiye Gazetesi'nden Nuri Elibol geçen hafta çok tartışılan bir yazı dizisi yayınladı. Nuri Elibol eski bir binbaşıdır. Orduyu tanır. Refleskleri bilir. Ankara'da devletin kilit noktalarındaki isimlere de yakındır. Güvenlik bürokratlarının kendisine yaptığı değerlendirmeyi köşesine taşıyan Elibol sadece uyarıda bulunuyordu. Dediği de çok basitti. Normalde kendisine telefon açılıp bu değerlendirmeyi daha da genişletilmesi istenmeliydi. Öyle yapılmadı. Klasik usulle saldırıldı. Türkiye'de konulara hep duygusal yaklaşıldığı için ulusalcılar tarafından neredeyse linç edildi Nuri Elibol. Kimse ne demek istemediğini anlamaya çalışmadı. Halbuki ileriye dönük tedbir alınmasını istiyordu. Nuri Elibol'un değerlendirmesini ben biraz daha açmak isterim. Türkiye'de bugüne kadar dört darbe gerçekleştirildi. Bu darbeleri yapan cuntaların hepsi Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün isminin arkasında saklandılar. Laik-Cumhuriyet elden gidiyor bahanesiyle seçilmiş hükümeti indirdiler. Ulusalcılar 1960 ve 28 Şubat darbelerini kendi ideolojilerine uygun olduğu için desteklediler. 12 Mart'ı başta desteklediler ama baktılar ki kendi aleyhlerine bu darbe, hemen itiraz ettiler. 12 Eylül kendilerini biçtiği için karşı çıktılar. Arada başarısız darbe girişimleri de oldu. Onlar da başarılsa ulusalcılar belki de alkışlayacaktı. Mesela 27 Nisan muhtırası amacına ulaşsa ve hükümet düşse, askerler baş tacı edilecekti. Sivil siyaset dik durunca başarılamadı. Aynen 15 Temmuz'un devlet ve millet iradesinin ortak çabasıyla başarısız olması gibi. Siyasetçiler dik durursa, kendilerinin seçilmiş, karşılarındakinin atanmış olduğunun idrakinde olsalar darbeciler istediklerini yapamaz. Tabii güçlü siyasetçiler her zaman iktidarda olmuyor. Şu an Erdoğan liderliğinde güçlü bir iktidar var. Ama yarın şartlar değişebilir. Güvenlik bürokratlarının tam olarak dediği de bu. Bir suikast oldu, iç karışıklık çıktı. Ülkede taşlar yerinde oynadı. Boşluk olduğu an bunu kim doldurur? Elbette asker. İşte o boşluğu bırakmamak lazım. Onun için de kanun düzenlemelerinin buna uygun pratiğe geçirilmesi gerekir. Güvenlik bürokratlarının uyarısı bu noktada devreye giriyor ve şunu diyorlar: Orduyu 100 birim düşünelim. 15 Temmuz'dan önce 100 birimin 40'ı Fethullahçı subaylardı. 30'u kendine Atatürkçü diyenlerdi. 30'u da kariyerist, ortama bakan subaylar. 15 Temmuz'dan sonra birlik seviyesinde görevli FETÖ'cü subaylar tasfiye edildi. Alt seviyede gene varlar ama darbe yapacak konumda değiller. Ya da albay ve üstü rütbelerde etki ve sayıları azaldı. 100 birimden şimdi ulusalcı sayısı 40-50 birim arasına girdi. Buradaki temel uyarı kanunların düzenlenmesi ve ordunun istese bile darbe yapamayacak duruma gelmesidir. Fransa'da tarihin belli dönemlerinde darbe yapmak isteyen askerler oluyor. Olacaktır da. Ama Fransa'da nizamiyeleri hep polisler korur. Darbe halinde nizamiye kapılarında asker olsa, onlar da darbeye iştirak eder. Bizde de yasalarla ordunun darbe yapamayacak hale gelmesi gerekir. Bunu bir think-tank, yani düşünce kuruluşu çalışması olarak görmek lazım. Değerlendirme yani. Kimse kalkıp da yarın ulusalcılar darbe yapar demiyor. Kimse ulusalcıları zan altında bırakmıyor. Buradan yola çıkarak YAŞ öncesi hükümet ordudaki ulusalcıları tırpanlayacak gibi bir yorum fazla gülünç. OHAL sürecindeyiz. Hükümet darbeye karışan ya da iltisaklı kim varsa onlar hakkında gereğini yapar. Hükümet ayrıca ulusalcıları niye biçsin? Böyle bir derdi niye olsun? Ha, eğer Cumhuriyet Gazetesi kendisine ulusalcı diyorsa onu külahıma anlatsınlar. Bal gibi FETÖ/PKK gazetesi konumundalar. Bütün deliller açık. Kendilerini kurtaramazlar. Özetlersek bundan 10, 20 yıl sonra darbe olmayacağının garantisi yok. Sistemin açıklarının kapatılması gerekir. Bu da yasalarla olur. Uyarıları iyi niyetli görmek lazım.
Detaylar :http://www.demokrasihaber.com/sartlar-olgunlastiginda-ordu-darbe-yapar-mi-makale,78.html
Demokrasi Haber