Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, seçim sonuçlarına ilişkin olarak değerlendirmelerde bulunduğu yazısında "Bursa'da AK Parti az farkla kazandı. Normalde en az 10 puan fark atmalıydı. Ankara'da durum ortada. Adayın yerel seçimlerde ne kadar önemli olduğunu 31 Mart'ta da gördük. Her şeyi çantada keklik görmemek gerekiyor" ifadesini kullandı.
Cem Küçük, Türkiye gazetesinde "YSK'nın kararına saygı duyalım" başlığıyla yayımlanan yazısında "Türkiye'nin demokrasi tarihinde utançla anılacak dönemler var. Darbeler, cunta girişimleri, haksız yere kapatılan partiler, millî iradenin yok sayılması bunlardan bazıları. Ancak en kepaze olanı 1946 seçimleriydi. O seçimlerde oylar açık kullanılmış, sayım gizli yapılmıştı" ifadesini kullandı.
Küçük sözlerine şöyle devam etti:
"Millî iradenin yok sayıldığı 1946 seçimleri aradan 73 yıl geçse de hâlâ hatırlanıyor. Demokrasiye inanan normal bir insanın asla kabul edemeyeceği bir seçimdi bu. Gizli sayım olmasa CHP ilk yenilgisini alacaktı. O günden beri CHP millî iradeyi hep yok saydı. Halkı küçümsedi. AK Parti döneminde aldığı ağır yenilgileri 'sandık her şey değildir' lafzıyla küçümsemeye çalıştı. 'Çoğulculuk' gibi kavramlarla sandıkta elde edemedikleri başarıya gölge düşürmek istediler.
Hâlbuki sandık her şeydir. Çünkü demokrasilerde sandık dışında çare yoktur. Elbette seçimlerde itirazlar olur. Oylar yeniden sayılır. Düzeltmeler yapılır. Olmadı, itiraz edilir. Oylar bir daha sayılır. İlçe Seçim Kurulu'na itiraz edilir, İl Seçim Kurulu'na gidilir, oradan da YSK'ya başvurulur. Bunların hepsi demokrasilerde vardır.
Şimdi benzer süreç İstanbul için işliyor. AK Parti itirazlarını yaptı, bazı ilçelerde bütün oylar, bazı ilçelerde geçersiz oylar yeniden sayılıyor. En nihayetinde YSK kararını verecek. YSK ne karar verirse versin, saygı duymak zorundayız. 'Ben YSK kararını tanımıyorum', ‘YSK'nın kararı hukuksuzdur' gibi kararlar ancak demokrasiye zarar verir.
Başta Ömer Çelik olmak üzere AK Parti yetkilileri ve Binali Yıldırım son derece yapıcı açıklamalar yapıyorlar. 'YSK kararlarına saygı duyacağız' diyorlar. Ancak kerameti kendinden menkul bazılarının çıkıp sandığı sorgulayıp YSK'yı neredeyse gayrimeşru ilan eder konuma gelmeleri demokratik tutumla bağdaşmaz. Sayım bittikten sonra İstanbul'u Binali Yıldırım kazanırsa ne olacak o zaman? Kaldı ki fark giderek kapanıyor.
Demokrasi; istemediğimiz, sevmediğimiz parti ya da kişi seçim kazandığında bunu kabullenme sanatıdır. Çıkacak sonuca göre desteklediğimiz kişi seçilirse YSK iyidir, seçilmezse kötüdür anlayışı tarihin çöplüğüne atılmalıdır. YSK'nın kararı ne olursa olsun saygı duyalım.
KAZA GELİYORUM DEMEDEN UYARMAK…
Türkiye'de âdettir. Bir olay vuku bulmadan önce bir avuç insan dışında kimse konuşmaz. Olay olduktan sonra, 'Ben demiştim'lerden geçilmez ortalık. Medyada böyle tiplerden çok var. Say say bitmez.
31 Mart seçimlerinin kolay geçmeyeceği malumdu. Aklı başında herkes bunu biliyordu. Seçimlerin zor geçeceğinin birinci işareti ekonomiydi. Bu sütunlarda 28 Kasım 2011'de ‘Cüzdan, yerel seçimler ve değişen denge' başlık yazıda şunları yazmıştık:
‘Türkiye içeriden ve dışarıdan çok saldırıya uğradı ama hepsini bertaraf etti. 24 Haziran seçimlerinde millet Erdoğan'la AK Parti'yi birbirinden ayırdı. AK Parti yüzde 42,5'a düştü. Şimdi de yerel seçimlerde adaylar yarışacak. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kendisi yarışsa rahatlıkla kazanır.
Bu seçimi çantada keklik görmemek gerekir. Kimden duydum hatırlamıyorum ama çok doğru bir söz: 'Aç insanın, evini geçindirmekte zorlanan insanın siyasi görüşü olmaz.' Eğer ekonomi iyi değilse insanlar duygularını yüz yüze belli etmese bile sandıkta gösterirler. Döviz yükseldi diye iğneden ipliğe her şeye yüzde 100 zam yapanlar döviz inince fiyatları indirmediler. İnsanlar 3 ay öncesine göre her şeyi zamlı alıyorlar.
Ne var ki maaşları zamlanmadı.
AK Parti mutlaka bu sorunun belirleyici olduğunu görmeli. Berat Albayrak çok iyi bir sınav veriyor, ilk başlarda yaşanan türbülansı kontrol altına almış durumda. Fiyatlar olması gereken noktaya çekilmeli. Şu an ekonomi hâlâ iyi değil. Bankalar tüketicinin iflahını kesiyor. Ocak ayında asgari ücret düzenlemesi bütçe dengesi de hesaba katılarak iyileştirilmeli. Hâliyle işçi, memur ve emekli maaşları da.'
'BUNU KİMSE TARTIŞAMAZ'
Cumhur İttifakı Türkiye'de aldığı oy bakımından çok başarılı olmuştur. AK Parti açık ara seçimin 1. partisi ve galibidir. Bunu kimse tartışamaz. Büyükşehirlerdeki kayıpların sebebi ise yukarıda alıntıladığım kısımdır. Ekonomi ile ilgili sorunlar büyükşehirlerde daha çok hissediliyor.
Gene bu sütunlarda 12 Kasım 2018'de ‘Dikkat! Yerel seçimlerde beklenmedik sürprizler yaşanabilir' başlıklı bir yazı yazmıştım. Oradan da şunu alıntılayalım:
‘Hayat biraz pahalandı. Market reyonları yüzde 50-80 arası zamlandı. Ama maaşlara zam gelmedi. Aynı şekilde elektrik, gaz, su pahalandı. 'Kesin kazanırız', 'Muhalefet bir şey yapamaz' cümlelerini ağızdan çok kolay çıkarmamak lazım. AK Partili bazı belediyeler, il ve ilçe yönetimlerindeki bir kısım böbürlenmeler milletten tepki çekiyor. Eskiden herkese koşan, yardım eden, ev ev gezenlerin burnu havadan inmezse sürprizlerle karşılaşabilirler.
Mesela Bursa'da seçimleri yüzde 65-70'le kazanmak var, bir de 45'le kazanmak. Bence AK Parti Bursa gibi güçlü olduğu illeri alır ama yukarıda saydığım sebeplerden ötürü oyu düşebilir. Bu durum aynen 24 Haziran'da Erdoğan'a yüzde 65 oy verip AK Parti'nin oyunun yüzde 42'ye düşmesine benzeyebilir.
ADAYLARIN ÖNEMİ
İşte adayların farkı ve önemi burada ortaya çıkıyor. Yeni, taze, yıpranmamış, halka tepeden bakmayan adaylar sıkıntıyı ortadan kaldırabilir. İstanbul ve Ankara'da şayet aday olursa Süleyman Soylu ve Binali Yıldırım'ın kazanacağını düşünüyorum. İzmir'de çok iyi bir adayla oylar artsa bile AK Parti'nin orada seçim kazanması zor.
Mansur Yavaş Ankara'da muhalefetin adayı olarak ortaya çıkarsa işte o zaman AK Parti'nin güçlü bir aday çıkarması şart. İstanbul ya da İzmir kaybedilirse bir şey olmaz diye düşünenler var. 2023'e kadar Başkanlık seçimi yok ama muhalefet oylarını görece artırırsa her zaman yaptığı gibi meşruiyet tartışmalarını açar. Ayrıca bu iki ilin kaybedilmesi psikolojik olarak da etki eder. Ülke gene muhalefetin saçma argümanlarıyla zaman kaybeder.'
Bursa'da AK Parti az farkla kazandı. Normalde en az 10 puan fark atmalıydı. Ankara'da durum ortada. Adayın yerel seçimlerde ne kadar önemli olduğunu 31 Mart'ta da gördük. Her şeyi çantada keklik görmemek gerekiyor."