Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı'nda araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel, 2 Ocak 2019'da sınavda kopya çektiğini tespit ettiği öğrenci Hasan İsmail Hikmet tarafından üniversitedeki odasında öldürüldü.
Şenel, gözetmen olarak girdiği Medeni Usul Hukuku sınavında kopya çeken Hikmet'i önce uyarıp sonra hakkında tutanak tutmuştu. Hikmet, Şenel'e üniversitedeki odasında emekli polis babasının silahıyla iki el ateş etti ve 17 kez bıçakladı.
Hikmet'in "kamu görevlisini canavarca hisle ve kasten öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın üçüncü duruşmasına çok sayıda akademisyen, sivil toplum örgütü, baro temsilcileri ve Damar'ın öğrencileri katıldı.
Duruşmada Hikmet'in annesi, dedesi ve iki arkadaşı savunma makamının tanıkları olarak dinlendi. Dede İsmail Elçi torunu ile Ceren Damar arasında ilişki olduğunu savunarak, "Ehli keyfe keyif verir kahvenin oynaması, eşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması" dedi.
Mağdur avukatları, savunma tarafını 'Ceren Damar'a iftira atarak acılı bir aileyi yıpratmaya çalışmakla' suçluyor. Avukatlar, sonradan ifadesini değiştirerek 'Damar ile ilişkimiz vardı' diyen sanığın bunu ispatlayan herhangi bir delili olmadığını ifade ediyor.
Duruşmada mütalaasını veren savcı, sanığın "canavarca hisle ve kasten öldürdüğü sabit" olduğunu ve "Ceren Damar ile gönül ilişkimiz vardı, beni zorladı" sözlerini de "Gerçek dışı ve kendisini suçtan ve cezadan kurtarmaya yönelik" olarak değerlendirdi.
Mahkeme heyeti de savunma makamının 'soruşturmanın genişletilmesine yönelik tüm taleplerinin' de reddine karar verdi.
İlk duruşmadan bu güne neler oldu?
Sanık Hikmet, ilk duruşmada Ceren Damar Şenel ile ilişkisi olduğunu iddia etmiş ve Şenel'den uzak durduğu için kendisine 'kasten' kopya çekmekten işlem yaptığını savunmuştu.
İlk ifadesinde kopya çekerken yakalandığı ve hakkında tutanak tutulduğu için cinayeti işlediğini itiraf eden Hikmet, mahkemede ifadesini değiştirmişti. Damar'la ilişkisi olduğunu iddia eden sanığa kanıt sorulmuş, yanıt olarak 'Fotojenik değilim' demişti.
Şenel'in danışman hocalık görevini kötüye kullandığını öne süren katil zanlısı, cinnet getirmesi sonucu cinayeti işlediğini savunmuştu.
Ceren Damar'ın ikinci duruşmasını izlemek üzere 600 kişiyi aşkın izleyici duruşma salonunu doldurmuştu ancak sanık avukatı Vahit Bıçak'ın mazeret bildirerek duruşmaya katılmaması sonucu duruşma bugüne ertelenmişti.
Sivil toplum örgütleri, barolar ve üniversiteler davaya katılım taleplerini iletmiş; İstanbul Barosu Temsilcisi, "Olay, kadına yönelik şiddetin en vahim halidir. Dolayısıyla baroların suçtan zarar görme kavramı mevcuttur" demişti.
Çankaya Üniversitesinde Araştırma Görevlisi Öykü Didem Aydın da "Artık üniversiteye giderken ayaklarımız geri geri gidiyor. Ceren'in savunmasını çaldılar, onun kimliğini gasp ettiler, benim savunmamı onun çalınmış savunması sayın" diyerek katılma talebinde bulunmuştu ancak suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle talepler reddedilmişti.
Savunma tarafının duruşmanın kamuya kapalı görülmesi talepleri de mahkemeye heyeti tarafından kabul edilmemişti.
Sanığın annesi tanık olarak dinlendi
Damar'ın avukatları bir önceki duruşmada, emniyeti etkileme ve delil karartmaya yönelik davranışları olduğu için sanığın annesinin tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu ancak bu talep reddedilmişti.
Zira sanık Hasan İsmail Hikmet'in dava dosyasında giren telefon kayıtları, gözaltına alındığı ve telefonuna el konulduğu saatten sonra da telefondan görüşme yapıldığını ve şehrin farklı noktalarından sinyal verdiğini ortaya koymuştu.
Aynı şekilde silahın sahibi baba Ömer Hikmet'in de gözaltında bulunduğu sırada, el konulmuş olması gereken telefonundan görüşme yaptığı ortaya çıkmıştı.
Bugünkü duruşmaya savunma makamının tanığı olarak katılan Hatice Hikmet, kendisine sorulan soruları şöyle yanıtladı:
"Olaydan sonra oğlum ben aradı. 'Annecim okulda çok kötü bir olay oldu, gelip beni alır mısın' dedi. İlk önce taksiyle babasını aldık. Oğlum da okuldan çıkıp AVM'ye geldi, orada buluştuk. Eşim oğlumun üzerinde ne kadar malzeme varsa aldı. Bir adet bıçak, bir adet silah. Eşime, 'Hemen silahı temizle' dedim. Telefonu da mutlaka teslim edeceğiz dedim. Daha sonra oğlumuzu emniyete teslim ettik."
Anne Hikmet, kullandığı 'silahı temizle' ifadesinin teknik bir terim olduğunu söyleyerek, "Silahın metalik aksamında kalan boş kovanlar silahtan çıkarılmalıdır. Eşim de o işlemi yaptı" dedi.
Avukat Vahit Bıçak'ın "Karşı taraf oğlunuz için terörist gibi bahsediyor. Siz oğlunuzu nasıl yetiştirdiniz" diye sorması üzerine anne Hikmet, "Yıllarca eşim de ben de özel harekatta çalıştık. Türkiye'nin ilk keskin nişancı bayanıyım. Ben oğlumu dağlarda görevdeyken dokuz ay karnımda taşıdım. Hukukçu olsun diye üniversiteye gönderdim" dedi.
Hikmet'in sürekli olarak, 'Oğlumu dokuz ay dağlarda karnımda taşıdım' cümlesini tekrar etmesi üzerine Mahkeme Başkanı "Başkaları hep tüp bebek mi yaptı?" diye sorarak, sadece sorulan sorulara yanıt vermesi gerektiğini hatırlattı.
Avukat Bıçak'ın mahkeme başkanına yönelik olarak, "Mustafa Damar'ın burada şov yapmasına izin verdiniz" demesi üzerine salon tepki gösterdi.
Bıçak'ın "Oğlunuz size Ceren Damar tarafından cinsel tacize uğradığını anlatmış mıydı" sorusu üzerine Hikmet, "Üstü kapalı bir şekilde bahsetmişti. Eğitmen ve öğrencisi arasında bunların olamayacağını, profesyonellikle ilgisi olmadığını söyledik. Uzak durması gerektiğini söyledik" yanıtını verdi.
Mağdur avukatları tarafından oğluna ait arabayı henüz savcılık incelemesi yapılmamışken neden üniversiteden çıkardığı sorulan anne, "Arabanın zaten aranmış olduğunu düşündüm. Arabanın anahtarı da üstündeydi" dedi.
Anne Hikmet, oğlunun arabasında oğluna ait intihar mektubu bulduğunu beyan etmiş ancak mektubu ne zaman ve nerede bulduğuna dair birbirinden farklı ifadeler vermişti.
Diğer tanıklar ne dedi?
Tanık olarak dinlenen sanığın dedesi İsmail Elçi'nin ifadeleri mahkeme salonunda gerginliğe neden oldu. Elçi, torununun kendisine daha önce Ceren Damar'la olan ilişkisinden bahsettiğini iddia etti:
"Bu çocuk neden bunu yaptı, onu sorgulamamız lazım. Hiçbir olay nedensiz olmaz. bir keresinde 'Okuldan bir eğitmen arkadaşla yakınlığım var' dedi ve 'Bana evlenme teklifinde bulunuyor dede' dedi. Sakın evlenme, okulun bitince diye tembih ettim."
Elçi'nin, "Ehli keyfe keyif verir kahvenin oynaması, eşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması" demesi üzerine avukatlar ve mahkeme salonu tepki gösterdi. Avukatlar, bu ifadeyle ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi.
Sanığın yakın arkadaşı olduğunu söyleyen bir başka tanık, sanığın iki sene önce 'bir öğretim üyesiyle' ile ilişkisi olduğunu ancak ismini söylemediğini savundu.
Sanıkla çocukluktan beri arkadaş olduğunu söyleyen tanık Hasan Akdemir ise cinayet meydana gelmeden bir ay önce sanıkla görüştüğünü, Ceren Damar'la sevgili olduğunu ancak ayrıldıklarını söylediğini iddia etti.
Sanığın bu görüşmede kendisine, "Ayrıldık ama sınavlarda bana baskı kuruyor" dediğini iddia eden Akdemir, avukatların detaylı sorularına karşı sanığın yakın arkadaşı olmasına rağmen 'özel hayatı' olduğu için detay sormadığını iddia etti.
"Sanık ve Ceren Damar arasında herhangi bir ilişki yoktu"
Bir önceki duruşmada dinlenen tanıklar ise sanık ile Ceren Damar arasında duygusal bir ilişki bulunmadığını söylüyor. Sanığın üniversiteden arkadaşı Eren Şahin şunları anlatmıştı:
"Sanıkla Ceren Hoca arasında, öğrenci-hoca ilişkisi dışında bir ilişki olduğuna şahit olmadım. Öyle bir şey olsa anlardım. Sanıkla birlikte Ceren hocanın odasından çıkınca bana 'Ceren Hoca sana da gıcık gidiyor mu?' diye sormuştu. Ben de ona 'Sana özel bir şey yok. Mesafelidir Ceren Hoca' dedim."
İkinci tanık, 'olaya şahit başka öğrencilerin de olduğunu ancak çekindikleri için konuşamadıklarını' beyan etmişti:
"Bu aşamaya kadar ifade vermedik. Olay günü akşama dek okuldaydık ama kimse ifademizi almadı. Ancak ilk duruşmada savunma makamı olayın görgü tanığı olmadığını söyleyince biz tanık olarak geldik. Olayı gören diğer arkadaşlarım tehdit edilmekten zarar görmekten korktular, konuşamadılar."
bbctürkçe- (Fundanur Öztürk)