Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, hendek açıp barikat kuran terör örgütü PKK ile güvenlik güçlerinin çatışmasına uzun süre sahne olan ve büyük hasar gören Diyarbakır’ın Sur ilçesinde incelemelerde bulundu. Bakan Özhaseki, kendisini takip eden gazetecilere başta Sur’daki yeni yapılaşma olmak üzere gündeme ilişkin sorularını özetle şöyle yanıtladı:
AÇIK HAVA MÜZESİ GİBİ
Sur’da incelemelerde bulundunuz, esnafla bir araya geldiniz. Sur’da ne yapacaksınız?
Yapacaklarımızı 3 ana başlıkta özetleyebiliriz. Birincisi: Evi yıkılmış, mağdur olmuş bu insanların mağduriyetinin giderilmesi. İkincisi: Burası çok özel bir yer. 600’ün üzerinde de tescilli eser var. Camilerden kiliselere, hanlardan çeşmelere, sivil mimarlık örneklerine kadar burada çok güzel yapılar var. Bütün bu tarihi eserlerin restore edilmesi zamanı. Bu kadar tarihi eserin bir arada olduğu mükemmel bir ortamı bulmak zor, adeta bir açık hava müzesi gibi. Çalışmalar için bütün bu birimlerimize emirler verildi. Herkes restorasyon çalışmalarının bir ucundan tutuyor. Mesela vakıfların burada 50’nin üzerinde eseri var mülkiyetinde olan, 11 tanesi hasarlı. Vakıflar eserlerini restore edecek. İkisinin ihalesini yaptı zaten. Fatih Paşa Camisi ile Ortodoks Kilisesi’ni. Bütün tarihi eserler elden geçecek, aslına uygun şekilde onarılacak. Üçüncü bir şey daha yapıyoruz, o da bir taraftan esnaf arkadaşlarımızın işlerinin iyileşmesi için sokak sağlıklaştırma projesi dediğimiz, Gazi Caddesi ve Melik Ahmet Caddesi’ndeki bütün dükkânları bazalt ahşap karışımı otantik bir dükkan haline getirip çok keyifli alışverişler yapmasını sağlıyoruz. Bir taraftan da, içeri tarafta geleneksel mimari tarzda oluşacak Diyarbakır evlerini ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Mahalle dokusunu ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.
VATANDAŞA ÜÇ SEÇENEK
Bir vatandaş olarak benim evim çatışma sırasında yıkıldı. Ne yapacaksınız?
Sur içiyle ilgili özel olarak söylüyorum, çok değişik alternatif tekliflerimiz var. Birincisi: Bütün şahısların, bizdeki hak sahiplerinin isimleri, ne kadarlık evlerinin olduğu ve değerinin ne olduğu şu anda yazılı. İsterse vatandaş parasını alacak, tapusunu bize teslim edecek, zaten ev yıkılmış ama toprağın tapusunu bize teslim edecek. İki: ‘Bana daire verin’ diyorsa, şu anda Diyarbakır’ın mahallelerinde oluşturduğumuz yaklaşık 3 bin konutluk devam eden inşaatlarımız var.
Kasım-aralık gibi bu evlerin bir kısmı bitecek. 2+1’ler var 3+1’ler var, 140 metrekare evler var. ‘Ben buradan ev almak istiyorum’ derse vatandaş, o zaman evinin tespiti ile o karşısında vereceğimiz evlerin değerini karşılaştıracağız, aradaki farkı uzun vadeli olarak kendisinden isteyeceğiz. Üçüncü bir şık daha var: ‘Ben Urfa’da, Mardin’de, İstanbul’da TOKİ’nin yaptığı evlerden,Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı evlerden istiyorum’ dedi vatandaş. Tamam, takasa girebiliriz. Sur içinde yapmak isterse, arsasının kendisinin olması lazım. Arsası kendisininse ve yapmak istiyorsa imar planına uygun olarak yapabilir. İmar planları kesin, buna herkes uymak zorunda, buna uygun davranmazsa hapis cezası var zaten.
Mali portresi için bir şey var mı?
Bütün bunları koyduğumuzda hiç kâr etmeden, hiç para kazanmadan, ticari alanları değerlendireceğimizi düşünmeden bir hesap yapıldığında nereden baksanız 7- 7.5 milyar gibi ciddi bir rakam karşımıza çıkar. Şimdiden kestirmek güç.
Hürriyet