Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK toplantısının gündemine ilişkin CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Tezcan, konuşmasına başlamadan önce salonda bulunanlara bakarak, "Bronzlaşan arkadaşlar mı var adalet rengi mi oluyor bu?" diyerek tebessüm etti.
SREBRENİTSA KATLİAMI
Srebrenitsa katliamına değinen Tezcan, "Dünya hala bu avcıların yaşandığı bölgelerin var olduğu 21. Yüzyılın ayıbı içerisinde. Bu ayıpları ortadan kaldırmanın yolu geçmişte yaşanan bu katliamlara karşı ortak bir insanlık duruşu gösterebilmektir. Adalet yürüyüşümüzün bir boyutu da bu ortak insanlık ülküsünü büyütebilme inancıydı" diye konuştu.
"ARTIK TÜRKİYE'DE HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK BU NEDENLE TELAŞLARI BİR KAT DAHA ARTIYOR"
"Adalet yürüyüşü"ne değinen Tezcan, "Bu genel başkanımızın yürüyüşü değildi. Sadece CHP'lilerin değildi. Bu adalet çığlıydı. Yükselmesi gereken güç ve kudrette yükseldi. Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu adaletin sebebi sorumlusu olanlar da gözlüyor ve biliyor. Bu çerçevede telaşları bir kat daha artıyor" ifadelerini kullandı.
"MALTEPE ÇAĞRISINDAKİ 10 MADDE TÜRKİYE'NİN KARANLIKTAN AYDINLIĞA ULAŞACAĞI YOL HARİTASI"
Tezcan, "Önümüzdeki yol haritamızda Maltepe çağrısındaki 10 madde Türkiye'nin karanlıktan aydınlığa ulaşacağı yol haritasının aslında ta kendisidir. Bu çerçevede adalet mücadelemiz devam edecek" dedi.
"ARTIK TÜRKİYE'NİN BİR ADALET DAVASI VAR. SÖZCÜSÜ KEMAL KILIÇDAROĞLU'DUR"
Tezcan, "Bu yürüyüş gösterdi ki artık Türkiye'nin bir adalet davası var. Adalet davası açtık. Bu davanın bir sözcüsü var. Sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Mücadelesi, alın teri ve arkasındaki toplumsal destekle sözcüzü olmuştur. 10 maddelik Maltepe çağrısı bir anlamda ilk dava dilekçesidir. Adaletsizlikle karşılaşan herkes bu dosyanın içine dilekçelerini koyacaklar. Bu dilekçeler ile davayı kazanacağız Türkiye adalet davasını kazandığı zaman baskıya, zorbalığa, diktatörlüğe karşı rahat nefes almış demokrasiyi yerleştirmiş bir ülke olmanın onurunu yaşayacak. Türkiye'nin geleceği bu davayı kazanmasına bağlı" açıklamasında bulundu.
"FAŞİZM KİTLELERİ SOKAĞA ÇAĞIRMAZ. KİTLELERİ MECBUR BIRAKIR"
Tezcan sözlerini şöyle sürdürdü: "Telaşa düştüler adaletsizliğin sahibi olanlar. Böylesine mazlum, barışçıl bir eylemi faşizm ile kıyaslamaya faşizm diye adlandırmaya kalkıştırlar. Ak Parti sözcü Mahir Ünal 'siz faşizme davet ediyorsunuz' diye açıklama yaptı. Mahir Ünal, faşizmin ne demek olduğunu ya bilmiyor ya da böyle söylemek ancak korkularından kurtarıyor. Faşizm kitleleri sokağa çağırmaz. Kitleleri mecbur eder. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi yargıyı etkisiz hale getirerek, sokaktan başka çıkış yolu bırakmaz. Tam da Türkiye'yi tarif ediyor. Bizi sokağa mecbur bırakan tek adam rejiminin uygulamaları ve dayatmalarıdır. Sokağın sesinin ne kadar etkili olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
HİTLER'İN VE MUSSOLİNİ'NİN YAPTIKLARINDAN FARKLI DEĞİLDİR
Faşizm kitleleri bir şekilde sokağa çağırır o da iktidar olduğu zaman. Devleti elinde tutup kontrol etmeye başladığı zaman devlet gücüyle halkın bir kesimini sokağa çıkarır. Halkın geri kalan kesimi ile çatıştırmaya başlar düşman eder. Yani kutuplaşma siyaseti güder. Tanıdık geliyor mu bu söylediklerim. Bugün ki iktidarın devlet kontrolünde halkı sokağa çıkartıp bir çatışma yaratmaya dönük çağrıları aslında tarihte Hitler'in ve Mussolini'nin yaptıklarından farklı değildir. Adalet yürüyüşü ile başlayan o büyük demokratik çıkış Türkiye'nin özgürlük ve demokrasi tarihinin önemli bir dönüm noktası olacaktır. Bu boş sözlere de kulak asmayacağız. Biz yolumuzda kararlıkla devam edeceğiz."
"HALKIN 15 TEMMUZ'UNDA DEMOKRASİ, SARAYIN, 15 TEMMUZ'UNDA DARBE VAR"
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne değinen Tezcan şu ifadeleri kullandı: "15 Temmuz bir darbe girişimine karşı halkın ve siyaset kurumunun cesaretle direndiği bir büyük önemli tarihtir. Ancak ne yazık ki, iktidar her şeyde olduğu gibi. 15 Temmuz'u da ikiye ayırmıştır. 15 Temmuz üzerinden de bir ötekileştirme kampanyası yürütmektedir. İki 15 Temmuz var. Biri halkın diğeri sarayın. Halkın 15 Temmuz'unda demokrasi, sarayın, 15 Temmuz'unda darbe var. sarayın, 15 Temmuz'u darbeciliğin adıdır. Bir yıl geçmesine rağmen darbenin siyasi ayağı hala ortaya çıkartılamadı.
OHAL DARBE İLE MÜCADELE İÇİN DEĞİL DARBENİN SİYASİ AYAĞINI GİZLEMEK İÇİN KULLANILMAKTADIR
Bugüne kadar, Fetullahçı Terör Örgütü'nü devletin bağrına yetiştirenler, hala devleti yönetmeye devam ediyorlar onların arasında hiçbir sorumlu yok ortaya çıkartılan. Sarayın 15 Temmuz'u darbeyi öngören, önlem almayan ve onun sonuçlarını kullanarak bir yeni darbe yaratan anlayış. Bir yıl geçmesine rağmen darbeyle hesaplaşmanın önünü tıkamıştır. Bugün OHAL darbe ile mücadele için değil darbenin siyasi ayağını gizlemek için kullanılmaktadır."
"ANAMUHALEFET PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE MECLİSTEKİ DİĞER PARTİ GENEL BAŞKANI KONUŞTURULMAYACAK"
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümündeki etkinliklere değinen Tezcan sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumartesi günü Meclis'te 15 Temmuz ile ilgili resmi bir toplantı olacak. Siyasi parti liderleri konuşma yapacaklar. 10 dakika ile sınırlıyorlar. 15 Temmuz gibi önemli bir konuyu konuşmak için verilen süre 10 dakika. Bu 15 Temmuz'u konuşmamak için konuşturmamak için verilen süre. Özelikle korkuyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminin arka planındaki sorumluların gerçek sorumlularının ortaya çıkmasından özellikle korkuyorlar sonuna kadar darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılması için mücadele edeceğiz. 15 Temmuz'da bir de Cumhurbaşkanlığı himayesinde diye özel bir program yapmışlar bu özel programda, Meclis'te yapılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı konuşacak, MHP Genel Başkanı, Meclis Başkanı konuşacak. Anamuhalefet partisi genel başkanı ve Meclisteki diğer parti genel başkanı konuşturulmayacak.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'Nİ BÖLMEYE KİMSENİN HAKKI YOKTUR
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bölmeye kimsenin hakkı yoktur. TBMM Başkanına sesleniyorum; TBMM yerleşkesi ve eklentilerinde Meclis Bütünlüğü içerisinde yapılacak törenlerde sizin keyfinize göre şunlar konuşacak konuşmayacak diye bir ayrım yapma hakkınız yok.
15 TEMMUZ'A KARŞI O MECLİS'TE O BOMBALARIN ALTINDA HEPİMİZ BEN DE VARDIM
15 Temmuz'a karşı o Meclis'te o bombaların altında hepimiz ben de vardım. Bütün vekiller ordaydı. Bombalar sadece sizin değil hepimizin başına düştü. Darbeye karşı birlikte direndik.
DARBEYE KARŞI HALKIN ŞİMDİ 'TANKIN ÜSTÜNE ÇIKMA ZAMANI' SÖZÜ BİZİM SÖZÜMÜZDÜR
Darbeye karşı halkın şimdi 'tankın üstüne çıkma zamanı' sözü bizim sözümüzdür biz çağırdık insanları tankın üzerine çıkın diye. Şimdi kalkacaksınız TBMM'yi kendi keyfinize göre ayıracaksınız. Meclis'in bir yarısını yok sayacaksınız. Milletin bir yarısını, milli iradenin bir yarısını yok sayıp tören yapacaksınız. O töreni istediğiniz yerde yapabilirsiniz. Ak Parti Genel Merkezi'nde yapabilirsiniz.
TBMM BABANIZIN MALI DEĞİL. 15 TEMMUZ DİRENİŞİ DE BABANIZIN MALI DEĞİL
Ama TBMM babanızın malı değil. 15 Temmuz direnişi de babanızın malı değil. Bunu kendi ayıplarınızı örtmenin bir yorganı, örtüsü haline getiremezsiniz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Bir başka ayıp 15 Temmuz afişleridir. Öncelikle bütün örgütlerimiz bütün resmi törenlere katılıp 15 Temmuz anmalarına ve kutlamalarında yer alacak. 15 Temmuz onların babasının malı değil.
AFİŞLERE BAKIYORSUNUZ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'Nİ TAHKİR EDEN FOTOĞRAFLAR
Hep beraber direndik. 15 Temmuz'un özel olarak ilan edilmesinde bizim de teklifimiz var. Bu hiçbir şekilde toplumu ayrıştırmanın ve bölmenin aracı haline dönüştürülemez. Afişlere bakıyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tahkir eden fotoğraflar. Türk askerini tahkir eden fotoğraflar ile bir silahlı kuvvetler ve ordu düşmanlığı yaratılmış askerini aciz gösteren bir millet ayakta kalamaz. Bunun bir Ak Parti klasiği olduğunu biliyoruz.
O ASKER RESİMLERİ DE TÜRK ASKERİ DEĞİL ONU BİLİYORUZ
Daha önce Fetullahçı çete ile beraber kumpas davalarını organize ederek, şimdi o planın parçalarından bir tanesi karşı tarafa geçti birbirlerine düşman oldular. Diğer parça Ak Parti iktidarı hala devam ediyor. Dün silahlı kuvvetler ile halkı karşı karşıya getiren propaganda mekanizması aynı şekilde 15 Temmuz bahanesi ile yeniden çalışmaya başlamış. O asker resimleri de Türk askeri değil onu biliyoruz. Ama Türk askeri gibi göstererek yabancı sitelerden aldıkları tersimleri koymuşlar utanmadan sıkılmadan aciz bir silahlı kuvvetler görüntüsü vermeye çalışıyorlar. 15 Temmuz'a karşı Halkın mücadelesi kadar TSK'nın demokrasiye bağlı unsurlarının da karşı çıkışı çok önemliydi. Ordusunu yok sayan bir millet, ayakta kalabilir mi? Bu ne büyük utanmazlık, acizliktir. Derhal bundan vazgeçilmesi lazım."
"PENSİLVANYA YOLUNU HAÇ YOLU HALİNE GETİREN ONLAR"
Boğaziçi Üniversitesi ile İstanbul Medeniyet Üniversitesi çalışanlarına yönelik düzenlenen FETÖ operasyonuna değinen Tezcan, "Koray Çalışkan'nın yaşamının hiçbir döneminde FETÖ ile ilişkisi olmamış, 2016 yılında ölen bir FETÖ imamı ile yoğun görüşmeleri var gerekçesi ile gözaltına alınıyor. FETÖ'cularla ilişki içinde olmak gözaltına alınma sebebi ise Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi kadrolarının hepsinin hapise girmesi gerekir methiyeler düzen onlar. Pensilvanya yolunu haç yolu haline getiren onlar" diye konuştu.
"BU İÇTÜZÜKTE MUHALEFETİN SESİ DEMİYORUM, MECLİSİN SESİ KESİLMEYE ÇALIŞIYOR"
İçtüzükte çalışmalarına ilişkin Tezcan, şöyle konuştu: "Böyle 15 Temmuz anması ve kutlaması olmaz. 1 yıl geçti bir iftira kervanına dönüştürdüler darbe ile hesaplaşma sürecini. Tek adam rejimini gayri meşru bir referandum ile yerleştirmeye çalışan bir anlayış en son içtüzük değişiklikleri ile bu yapıya yeni yapı taşları eklemenin peşinler. Bu içtüzükte muhalefetin sesi demiyorum, meclisin sesi kesilmeye çalışıyor. Sarayın vekilleri isteniyor. Sarayın kulu olmayı reddettik reddedeceğiz.
ŞENTOP İLE GÖRÜŞTÜK. İÇTÜZÜĞÜN ALT KOMİSYONA GÖNDERİLMESİNİ İSTEDİK
Sayın Şentop ile görüştük. İçtüzüğün alt komisyona gönderilmesini istedik. İsteme sebebimiz şu; bu diyalog ile çözülmek isteniyorsa alt komisyon üzerinde konuşulsun, çalışılsın. Alt komisyona gitme konusunda sanırım bir mutabakat sağlandı."
"RESMİ TÖRENLERE KATILACAĞIZ SÜRECİ ADALET VE KALKINMA PARTİSİ REZERVİ ANLAYIŞININ BİR PARÇASI OLMAYIZ"
Tezcan, "Resmi törenlere katılacağız ama süreci Adalet ve Kalkınma Partisi angajmanı içerisine rezervi içerisinde ele alıp bu anlayışın bir parçası olmayız. Bir siyasi partinin kendi propaganda aracına dönüştüreceği bir çalışmanın parçası olmayız" dedi.