Özel, FETÖ konusunda Erdoğan'ı uyaran kişinin Başbuğ olduğunu belirterek, "Heralde FETÖ'yle mücadele konusunda en son söz söylenecek asker kişilerdendir" ifadelerini kullandı.
Başbuğ’un ’FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin 26 Haziran 2009’da TBMM’ye getirilen kanun teklifini veren siyasilerin araştırılmasını istemesini grup toplantısında gündeme getiren Erdoğan, "Parlamentonun hukukunu korumak için süratle hepiniz dava açmalısınız" demişti.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in konu hakkındaki açıklamasından satır başları şu şekilde:
"Fetullah Gülen'in yürüdüğü menzil 15 Temmuz günü belli oldu. Hepimizin vergileriyle alınmış tankı vatandaşın üzerine sürecek, Meclis'i bombalayacak kadar gözleri dönmüştü. İktidarı ele geçirmek istiyordu. Ele geçirseydi Humeyni gibi bir uçaktan inip rejimin başına geçecekti. Bir İslam devleti kuracaktı. Cumhuriyetle hesaplaçaktı. Recep Tayyip Erdoğan da onunla aynı menzile yürüyormuş, başka bir yoldan. Şimdi FETÖ darbenin siyasi araştırılsın istedik biz. Darbe komisyonu kuruldu. Her yönüyle araştırılsın istedik. Doping araştırma komisyonuna yetmeyen 3 ay, darbe araştırma komisyonuna yetti. Recep Tayyip Erdoğan bir talimat verdi ve dedi ki; 'Kapatın bu komisyonu raporu yazın bitsin.' Ek süre istemeden kapattılar. Yazılan raporu basmadılar. Şimdi FETÖ'nün siyasi ayağı tartışılıyor. Bu konuda elbette en çok eleştiriyi alacak olan son 17 yılın iktidarı iken eleştiri yapanlara saldırıyorlar. Saldırı yapıyorlar ya da saldırtıyorlar. Bugün saat 16'da iktidarın küçük ortağı kendisine verilen bu görevi yerine getirecek.
Ve İlker Başbuğ bu ülkenin genelkurmay başkanı iken FETÖ kumpasıyla tutuklanan ve cezaevinde 2 yıl 2 ay 780 gün yatan Genelkurmay Başkanı. O Genelkurmay Başkanı ki haftalık olağan görüşmelerinde Başbakanla görüşüyordu eskide. Böyle bir demokrasimiz vardı. Ve FETÖ konusunda Recep Tayyip Erdoğanı uyaran kişi odur. Heralde FETÖ'yle mücadele konusunda en son söz söylenecek asker kişilerden bir tanesi odur. Şimdi, son Genelkurmay Başkanı, bundan önceki Genelkurmay Başkanı, bu rejim değişikliyle o gece üniformayı çıkarıp takıp elbiseyi kravatı telaşla takan partili Genelkurmay Başkanı'nın silah arkadaşları diyor ki, "Su uyur, Hulusi Akar. Kim başta olursa olsun Hulusi Akar ilerler' diyor. Öyle de oldu. FETÖ'cülerle birlikte yürüdü. Büyüdü, büyüttü. Ama İlker Başbuğ, FETÖ'cülerin hedefi oldu. FETÖ, İlker Başbuğ'dan memnun olsa, başına bunlar gelir miydi. İlker Başbuğ'un dediklerini dinleseniz, sizin başınıza bunlar gelir miydi, bu darbe gelir miydi. Bugün çıkmışlar önce geçen hafta Ömer Çelik, hadsizce özür dilemeleri gereken, 'Biz FETÖ'ye aldandık" özür dilediler ya. O milletin içinde İlker Başbuğ yok mu? Haksız yere 780 gün içerde yattı. İlker Başbığ'a sert eleştirilerde bulundu. Bugün de çıkmışlar milletvekillerine talimat vereceğim, İlker Başbuğ hakkında davalar açılcakmış. Kardeşim insanda biraz utanma olur sıkılma olur. İlker Başbuğ, basit hesapla bu adalet terazisinde bir carisi varsa 780 gün alacaklı sizden. Basit hesapla 780 gün alacaklı. Onurlu bir meslek hayatı, FETÖ'yle mücadeleyle geçmiş. İlker Başbuğ, FETÖ tehlikesine dikkati çekmiş. Bunarı senin FETÖ'cülerin ihbar etmiş. İlker Başbuğ'a kumpas kurmuşlar. Sen de bu kumpasın aleti olmuşsun.
Bakın şimdi yalana doymayan akıl almaz bir siyaset yürütüyorlar. 25 Haziran 2009 günü bir önerge. Komisyonda görüşülürken kanun yok mu? O gün gündüz saati yok. Televizyon kapanıyor, herkes uykuda. Ama bir önerge çıkıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin grup başkanvekilleri, grup başkanı kim? Recep Tayyip Erdoğan, onun vekilleri önerge veriyor. Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın ve 3 milletvekili daha. Kanun teklifini veren Recep Tayyip Erdoğan, nal gibi imzası var. Altınada araya sokuşturulan önergede, grupbaşkanvekillerinin imzası var"
Diyorlar ki, 'Kemal Kılıçdaroğlu da görüşmelere katıldı.' Yalan, kuyruklu yalan. Kemla Kılıçdaroğlu, grupbaşkanvekilidir ancak nöbetçi değildir. Bu Meclis'i izleyen herkes bilir ki nöbetçi grup başkanvekili nöbetçi olmadığında salonda olmaz. Ama salonda birisi var grubun başında, Hakkı Suha Okay. 25 Haziran'da görüşmeler başlıyor. 26 Haziran gece geçiyorlar. Kanunun tümü züerine CHP hayır oyu veriyor. Mütabakat var diyorlar, altında imza olur. CHP'nin imzası yok, oyu yok. Ali Rıza Öztürk ret oyu veriyor, Hakkı Suha Okay ret oyu veriyor, CHP grubu. Tutanakta yazıyor. CHP de destek verdi diyorlar. İmza bizim değil. Ertesi sabah Hakkı Suha Okay'dan açıklama; 'Böyle bir mutabakatımız asla yok' diyor. Yıl 2009, ne zaman tutuklandı İlker Başbuğ? 2012.
Sone diyorlar ki, Ömer Çelik açıklama yapmış. Okudukça insanın tüyleri diken diken oluyor; kimlerle muhatabız. Sayın Ömer Çelik'e çağrı yapalım mı arkadaşlar. Gelsin bir gün istediği yerde, isterse kendi salonlarında, isterse gelsin burada bir o konuşsun bir ben konuşayım bakalım. Diyor ki o dönemde Baykal çağrı yaptı. Hemen bakıyoruz ne çağrısı? Baykal, Başbakan'ı göreve çağırdı. Dediği bu. 'Darbelerle hesaplaşılacaksa Anayasa'nın 15. maddesini değiştirelim.' Baykal'ın çağrısı bu. Anayasa'nın 15. maddesi, 12 Eylül'ün yargılanamaz maddesini ortadan kaldırmak. Baykal'ın bu çağrısı varken, sanki bu konuyu söylüyormuş gibi Baykal çağrı yaptı. Baykal, dün YeniÇağ'a açıklama yaptı; 'Böyle birşey yok, mütabakatımız yok, böyle bit talimatım kesinlikle olmadı.'