SEVGİLİ okuyucularım, konuşmadan duramayan Tayyip geçtiğimiz Pazar günü İstanbul'da bir özel hastanenin açılış töreninde nutuk attı. Kendileri iktidar olmadan önce sağlık hizmetlerinin ne kadar kötü olduğunu, kendilerinin bunu nasıl düzelttiğini anlattıkça anlattı. Bizim yalaka medya da, başta televizyon kanalları olmak üzere bu konuşmasını aynen yayınladı. (Biliyorsunuz, Tayyip iktidar olmadan önce Türkiye'de doktor, hemşire, hastane mastane yoktu! İnsanlar sokakta ölürdü ve her şeyi Tayyip sıfırdan kurdu!)
Şimdi bakalım, Tayyip Pazar günü neler demiş, geçmiş yıllarda başından geçen bir olayı nasıl anlatmış:
"Kargasekmez'de giderken bizler ölümden döndük. (Belli değil ama herhalde trafik kazasından söz ediyor.) Bunu ben Bolu'da yaşadım. Bizi Düzce'de bir hastaneye getirdiler.
Komadayız. Sesleri hayal meyal duyuyorum. Kırıklar içindeyiz. Kıvranıyoruz. Kan revan içindeyiz. Arkadaşlarımız da aynı durumda.
Hastanede bize sordular: 'Sigortalı mısınız, emekli misiniz?"
Kendisinin yalancısıyım, Bolu Hastanesi bu durumda olan ve acıdan kıvranan insanları almamış. "Kusura bakmayın, burası devlet hastanesi. Biz SSK'lıları alamayız" demiş! Onun üzerine kendilerini Düzce Hastanesi ne götürmüşler. Tayyip bu feci manzarayı anlatırken "Biz damdan düştük" diyor ve geçmişte sağlık hizmetlerinin ne kadar kötü olduğunu vurguluyor!
* * *
Şimdi Tayyip'e bu kez ben birkaç soru soracağım ve yanıt vermesini isteyeceğim.
- Olayın Kargasekmez'de olduğunu söylüyorsun. Kargasekmez Ankara ile Kızılcahamam arasındadır ve Ankara'ya uzaklığı 65-70 kilometredir. Orada kaza geçiren insan doğal olarak Ankara hastanelerine getirilir. Senin oraya 200 kilometre uzaklıktaki Bolu ve Düzce hastanelerinde işin ne?
- Olayı 'kırıklar içindeyiz, kan revan içindeyiz, kıvranıyoruz, komadayız' diye anlatıyorsun. Dünyanın hangi hastanesi bu durumdaki bir hastaya veya hastalara "SSK'lı olup olmadığım" sorar ve "Kusura bakma sen SSK'lısın, biz sana bakamayız" deyip onları kilometrelerce ötede başka bir hastaneye sevk eder?
Şimdi işin daha da önemli boyutuna bakalım sevgili okuyucularım...
Ben bu anlattığı olayda Tayyip'in doğru söylediğine asla ve kesinlikle inanmıyorum. İstanbul'da özel hastane açılışında nutuk atarak yine kendisini açındırıyor ve geçmişi kötülüyor. Anlattıkları tamamen mantık dışı. Kargasekmez'den söz ediyor, burası Ankara'nın burnunun dibinde. O takdirde ne işi var Bolu ve Düzce hastanelerinde?
Şimdi kendisine bir soru daha soracağım ve belgelerini isteyeceğim:
Hükümetin basındasın. Devletin bütün belgeleri emrinde ve hizmetinde. Bir emir ver o hastanelere, arşive girip senin o zaman yaşadığın olayın raporunu kamuoyuna açıkla! Şu raporları hele bir görelim.
Öyle ya, kendi iddiana göre kan revan içindesin, kırıklar içindesin, kıvranıyorsun ve komadasın. Yanındaki sesleri hayal meyal duyabiliyorsun.
Böyle ağır durumda bir hastanın raporu o hastanelerin arşivlerinde mutlaka vardır.
Buldur onları, açıkla ve sana inanalım. Bir emir verirsin, sana faksla gönderirler.
Bunu yapmayacağım, yapamayacağım elbette biliyorum... Çünkü doğru söylemiyorsun.
Eğer bunu yapamazsan, bir daha da kendinin veya başkalarının sağlığı üzerinden duygu sömürüsü yapıp kendini acındırmaya, bu yolla geçmişi kötülemeye sakın ola ki, hiçbir zaman kalkışma.
Sağlık üzerinden sömürü yapmak, işin içine GATA'yı, turbam, Kargasekmez virajlarını, Bolu ve Düzce hastanelerini katarak kendini ve karını acındırmaya kalkışmak ayıptır. Ayıbın da ötesinde, günahtır.
Emin Çölaşan - Sözcü