Çorum Valisi Mustafa Çiftçi, İskilipli Atıf’ın mezarını ziyarete gitmesine tepki gösterenlere, “İstiklal mahkemeleri mahkeme sayılmaz” diyerek “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak” savunması yaptı.
İskilipli Atıf, idam edilişinin 96'ıncı yıl dönümünde Çorum'un İskilip ilçesindeki kabri başında anılmış, anmaya Çorum Valisi Mustafa Çiftçi de katılmıştı.
Çorum valisi Mustafa Çiftçi, İskilipli Atıf Hoca anmasına katılmasına kişisel sosyal medya hesabından yanıt verdi.
İskilipli Atıf Hoca’yı asan İstiklal Mahkemelerinin kuruluş amacı ve işlevine değinen Vali Mustafa Çiftçi, İstiklal Mahkemelerini eleştirdi.
Mustafa Çiftçi, açıklamasında, “Uğur Mumcu 11 Kasım 1992 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘İstiklal Mahkemeleri ‘mahkeme’ sayılmazlar. Bunlar savaş ve ihtilal dönemlerinde rastlanan anti-demokratik infaz kurullarıdır’ yorumunu yapar” dedi.
Vali, “Bu şekilde haksız-hukuksuz yapılan muhakeme sonucu idama mahkum edilen İskilipli Âtıf Efendi, Merhum Necip Fazıl Kısakürek Üstadımızın tabiriyle, ‘son devrin din mazlumlarından’ biridir ve bu sıfatla rahmetle anılmayı hak etmektedir. Bizim yaptığımız da sadece bundan ibarettir” ifadelerini kullandı.
Vali Mustafa Çiftçi, açıklamasında, “Rahmetli Sezai Karakoç Üstadımızın dediği gibi: Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak” diye yazdı.
1905 yılında, İstanbul'daki Fatih Camii'nde ders vermeye başladı. Bir ara Şeyhülislam tarafından Bodrum'a sürüldü. Burada para toplarken ihbar edilmesi üzerine, eski medrese arkadaşlarından Kırımlı İbrahim Efendi'nin pasaportuyla Kırım'a kaçtı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve sonraları katıldığı 31 Mart İsyanı'nda tutuklandı. 1913'te, Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi olayında suçlu bulunarak 5,5 yıllığına Sinop'a sürüldü. Serbest kaldıktan sonra müderrisliğe devam eden Mehmed Âtıf Hoca, 15 Şubat 1919'da kurulan Cemiyet-i Müderrisin'in kurucuları arasında yer aldı.
26 Aralık 1925'te, Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesini yayımlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde vatana ihanetten Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklâl mahkemesinde yargılandı.
Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun ham maddesinin İngiliz bayrağının ham maddesiyle aynı olduğunu ancak birinin Türk, diğerinin ise İngiliz bayrağı olduğunu söyleyerek cevap verdi.
Savcı, İskilipli Âtıf için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak İskilipli Âtıf savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirtti. Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, savunma yapmaya gerek görmeyen İskilipli Âtıf'ı idama mahkûm etti. İskilipli Âtıf 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.