Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Marmaris’te otelinde kaldığı arkadaşının kendisine “Buradan sizi en yakın adalara götürebilirim” teklifini yaptığını söylerken, kendisine “Benim vatan topraklarında ölmem varken, ben gidip gavur topraklarında, orada esir hayatı yaşayamam” dediğini söyledi.
Erdoğan, politikada kullanılan dili eleştirirken “Siyasette mutabakat dilini özlüyorum. Batıda siyasette bir uzlaşma yakalanabiliyor, bizde maalesef bu olmuyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ATV ve A Haber ortak yayınında gençlerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:
"Siyaset aynı zamanda bir uzlaşma sanatıdır. (Batıda) Bunu yapıyorlar. Fakat bizde niye olmuyor? Bizde siz 'beyaz' diyorsunuz, o kalkıyor 'siyah' diyor. Ya beyaz işte bu ya, görüyorsun... Ama yok. Kim diyor bunu? O önemli. 'Bunu Erdoğan demişse tam aksini söyleyeceksin.' Böyle siyaset olmaz ki...
"Batıda bir uzlaşmayı yakalayabiliyorlar. Bizde maalesef bunu yakalayamadık. Sonunda işte iş geldi, Başbakanımız ile Sayın Bahçeli'nin mutabakatı, görevlendirdikleri arkadaşların yaptıkları güzel bir çalışma neticesinde bu 18 madde ile iş bağlandı ve 18 madde ile gönül arzu ederdi ki burada CHP de olsun ama olmadı. 18 madde ile şimdi milletin karşısına çıktık ve milletin karşısında bu anlatılıyor mu? Maalesef, anlatılmıyor. Zira bakıyorum ki ana muhalefetin başındaki zat bir defa 18 maddeyi okumamış, inanın bilmiyor. Öyle yanlış şeyler anlatıyor ki...
İsteyen istediği hastaneye gider. İlaç noktasında kimsenin bir sorunu yok, istediği eczaneden gider ilacını alır. Şimdi daha da ileri gittik. En son geçenlerde Sayın Başbakan'la da konuştuk. Kanserde bir ilaç noktasında şey vardı, dedik ki kanserde bile ithal ilaçlara ödenen para noktasında bu konuda da bence vatandaşlarımıza yardımcı olalım, bunun dahi bedelini devlet olarak ödeyelim. Şu anda geldiğimiz nokta sağlıkta bu.
"Eskiden köpeklerin çektiği kızaklar üzerinde hastalar getiriliyordu. Şimdi biz paletli ambulanslarla dağlara tırmanıyoruz kar kışta, hatta şimdi bizim helikopter ambulanslarımız var, jet ambulanslarımız var. Buralara böyle durup dururken gelmedik. Bunlar modern bir ülkenin hamdolsun yakalamış olduğu bir hedeftir. Türkiye şu anda bu hedefi yakalamıştır. Batıyı zaten kıskandıran, Batıyı sinirlendiren, kusura bakmayın kudurtan bu.
"(15 Temmuz gecesi) Otel sahibi arkadaşımız, 'Benim hızlı bir yatım var. Buradan sizi yakın adalara götürebilirim.' gibi bana bir teklif de yaptı. Dedim ki 'Serkan, bak' dedim; 'benim vatan topraklarında ölmem varken, ben gidip gavur topraklarında, orada esir hayatı yaşayamam.
"Bizim rejimle bir sorunumuz yok. Türkiye'de rejim olayı 1923'te bitmiştir. Artık rejim konusu diye bir şey yok. Şu andaki konu; bir yeni yönetim sistemidir. Atılan adım bunun üzerinedir. Asla rejim, hiç gündeme gelmemiştir. Bizim 14 yıllık yönetimimizde hiç rejim gündeme geldi mi? Ama ne yazık ki bunlar duymuyorlar ama uyduruyorlar.
"En önemli merkez şu anda DEAŞ için neresi? Rakka. Artık Münbiç'te de o kadar güçlü değiller. Sayısal olarak en güçlü oldukları yer Rakka. İnşallah Amerika ile Putin ve diğer koalisyon güçleriyle birliktelik sağlar Rakka'ya bir operasyon yapılırsa bunda da biz yer alırız dedik ama bir şartımız var. Nedir? PYD ve YPG, bu işin içinde olmayacak. Niye? Bunlar terör örgütü. Biz bir terör örgütünün, diğer bir terör örgütünü yok etmesi olayını, bir defa tanım olarak, strateji olarak yanlış buluyoruz. Çünkü teröristin iyisi kötüsü olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür. Buna böyle bakacağız.