Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere hitap ediyor.
İşte konuşmasından satır başları:
Valilik bir icraat makamıdır. Valilkler, devletin o şehirdeki kalbidir. Millete hizmetin saati mekanı olmaz. Valiler klasik devlet anlayışıyla çalışamaz. Sorumluluğunuz millete karşı.
Değerli arkadaşlar Türkiye her dönemde olduğu gibi bu dönemde de birçok sıkıntıyla karşı karşıya. Bunlardan biri terör örgütüdür, diğeri de sınır güvenliğinin sağlanmasıdır. Aslında bunlar iç içe geçmiş sorunlardır.
Son olarak FETÖ'nün kanlı yüzüyle karşılaştık. Bu terör örgütlerinin tamamının arka planda Türkiye'ye karşı düşmanlık yapması konusunda bir ittifak bulunmaktadır. Pek çok eylemlerde DAEŞ ile PKK'nın ortak çalışmasını gerisinde de FETÖ'cülerin örtülü desteğini görüyoruz. Hepsi vatanımızın, devletimizin, bayrağımızın düşmanlarıdır. Hepsinin kökünü kazıncaya kadar kararlılıkla bu mücadeleye devam edeceğiz.
Belediye başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt bizlere, vatana ihanet etmiştir. FETÖ milletin kanına girmiş, inancını istismar ederek her tarafa yayılmıştır.
FETÖ stratejisini devleti ele geçirmek üzere kurmuştur. 1970-80'li yıllarda TSK'ya sızdıklarını görüyoruz.
17-25 Aralık'ta biz bu yapının karanlık yüzünü gördük ama anlaşılan o ki kimseye meramımızı anlatamadık. Milletimiz 15 Temmuz'da devletten çok daha hızlı bu kanlı ihanet şebekesinin karşısına çıktı.
Teşkilat şemasına baktığımızda hedef sadece Türkiye değil, orada kainatın imamı olark geçiyor. "170 ülkede eğitim çalışması yapıyoruz" diyor bu "170 ülkenin eğitimini ele geçirme peşideyiz" demek. Bunları gittiğimiz her ülkede devlet yöneticilerine anlatıyoruz. Onlar bunu anlamakta zorlanıyolar. Diyorlar ki, 'Biz bunları ülkemize sokmak istemediğimizde siz bize bunları bunları söylediniz.' haklılar da... Türk Cumhuriyetlerinde bu tür aktif görevleri var. Belgeleriyle anlatıyorum. Beni anlamakta zorlanıyorlar.
Dün Bakanlar Kurulu'nda söyledim, dünyadaki bilgimiz dışında Türk, Türkiye ünvanları yasaklanmalı. Hemen dışişleri bakanlıklarına bunları bildirelim ve o ülkelerin yönetimlerine bunu bildirmek suretiyle bir daha bu ünvanların yasaklanmasını isteyelim. Çünkü bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar, hala bu mevcut.
Türkiye 15 Temmuz darbesini geride bıraktığında içeride ve dışarıda pek çok kimse, bu ülkenin böyle bir badireden kurtulması yıllar sürer diyenler olmuştur. Biz ne yaptık. Darbenin üzerinden 40 gün geçmeden Suriye'de uzun süredir planladığımız Cerablus operasyonunu başlattık. PKK terör örgütüne tarihinin en büyük operasyonlarını yürütüyoruz. Bazı arkadaşlar, dostlar 'niye cepheyi genişletiyoruz' diyenler oldu. Cephelerin genişlemesi veya daralması bir iman meselesidir. Bu ülkede biz askeriyle, polisiyle 1 milyon insan besliyoruz. Bunların yanında bu milletin kendisi 'ben varım' dedi. Bu cephelerin hepsi bizim için çok çok küçüktür. Biz mücadelemizi orada da sürdüreceğiz.
Gaziantep'te 56 insan şehit olduktan sonra birilerini mi bekleyecektik, müsaade mi alacaktık? Önce Cerablus operasyonu başlayacak dedik. Aynı şekilde Kilis. Şu anda Cerablus'da DAİŞ diye bir şey kalmadı. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Bir planımız var, bu plan Türkiye'nin sınırlarını güvence altına alma planıdır. Biz terör koridoru oluşturma gayretlerine evet diyemeyiz. Diplomatik görüşmelerimizi yapıyoruz, yapacağız, diğer yandan sınırlarımızı barış koridoru haline getireceğiz.
Biz bu adımları kararlılık içinde atıyoruz. Orada kardeşlerimiz var.
Açıklamamıza gerek yok bizim de bir planımız var. Bu plan nedir Türkiye'nin sınırlarını güvenlik altına almak.
Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yok ama herkes de haddini bilmeli.
Hızlı ve başarılı operasyon dünya kamuoyunun bölgeye bakışını da değiştirdi
PKK'nın da kamu içindeki bağlantıları ortaya çıkacak. Memurları açığa alma konusunda yarışa girilmemeli, adil davranılmalı