AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'in dünkü açıklamalarının ardından bir tepki de iktidarın en tepesinden geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen Önder İmam Hatipliler Derneği Genel Kurulu'nda bu tartışmaya ilişkin şunları söyledi:
"Birisi çıkmış diyor ya, 'Büyük Çamlıca'ya 60 bin kişilik caminin ne gereği var?' Nereden nereye... Bu hesabı kalk bir de Kanuni'ye sorsana, bu hesabı kalk bir de Fatih'e sorsana?"
Ortaya konulan yanlış tavırların hiçbir zaman izahı olmaz
Yerel seçimlerde CHP ile işbirliği yapmakla suçladığı Karamollaoğlu'na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Günlük siyasette farklı düşünmek, farklı davranmak hatta seçimlerde farklı saflarda yer almak bir yere kadar anlaşılabilir bir durumdur ama Büyük Çamlıca Camisi başta olmak üzere doğrudan medeniyet davamızın sembolleriyle ilgili konularda ortaya konulan yanlış tavırların hiçbir zaman izahı olmaz.
Seçimlerde başlayan iş birliği öyle anlaşılıyor ki hızla hayatın tüm alanlarına yayılıyor. Rabb'imden bu tür yanlış yola sapanların akıllarını ve gönüllerini aydınlatmasını temenni ediyorum."
Erdoğan konuşmasında İmam hatiplere ilişkin görüşlerini de paylaştı. İşte o açıklamalardan öne çıkanlar:
"Tek tipçi dayatmalarına karşı imam hatipler, milletimizin öz değerlerine uygun ve gerçek anlamda kuşatıcı insan yetiştirmek için öne çıkmış, bunu da başarmıştır.
Ortaya imam hatip markası çıkmıştır
Sonuçta ortaya bir imam hatip markası çıkmıştır. Yani bunu söylerken imam hatip okullarını bir kenara, fen liselerini, diğer meslek liselerini bir kenara, böyle bir ayrım yapmak için söylemiyorum. Bunu sadece ve sadece nasıl ki Galatasaray Lisesi'nden mezun olan biri Galatasaray Lisesi'nin marka olarak önemini ortaya koymaya çalışıyorsa Kabataş'tan mezun olan ortaya koymaya çalışıyorsa ben de tabii ki bir imam hatipli olarak bunu ortaya koymaya çalışıyorum.
Karamollaoğlu ne demişti?
"Hangi akıllının başına Çamlıca Tepesi'ne 60 bin kişilik cami yapmak gelir ya? Bir kere doldursunlar ellerini öperim. İçeriye giren dışarıya nasıl çıkacak? Günün en az 7-8 saatini vermesi lazım ki, orası dolsun. Bunu bile idrak etmeden, dışarıdan bakıldığı zaman 'Şu ihtişama bak ya, nereden nereye geldik Türkiye olarak' derseniz, işte hapı yuttuğumuzun resmidir bu."
Ağacı yok etmenin en etkili yolu köklerini kurutmaktır. İmam hatiplere saldıranlar milletimizin köklerini kurutmak istiyordu. Çünkü bu okullar tüm eksiklerine, tüm sıkıntılarına, aldığı tüm yaralara rağmen milletimizin kökleriyle gövdesi arasındaki bağı temsil ediyor.
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat zihniyetinden geriye pek bir şey kalmadı.
Hep bu çileleri bize yaşattılar, bize bunlar sürekli bu engellerle hendekler atlattılar ama biz hepsini de aştık ve bugünlere geldik.
Sizlerden beklenen, sadece bu milletin değil, tüm ümmetin ve daha da ötesinde tüm insanlığın önünde bir ışık, bir rehber, bir hakikat arayıcısı olmanızdır. Üstadın deyimiyle bu gerçekten çok büyük ve aynı zamanda hor ve öksüz bir davadır.
İmam hatip binalarının kapılarına kilit vurdular ama milletimizin gönlündeki ateşi söndüremediler.
Mezun olduğu halde 'bu kadar imam hatipe ne gerek var?' diyen zavallılar da var.
Ne yazık ki bu camiadan mezun olduğu halde, 'bu kadar imam hatipe ne gerek var?' diyen zavallılar da var. Sen bunu diyeceğine, 'bu kadar okula ne gerek var?' desene. Onu diyemez. Niye? Bizim ona da ihtiyacımız var, buna da ihtiyacımız var. İmam hatip okullarının işlevinin, buradan mezun olmuş birisi olarak ne anlama geldiğinin farkında değil. Dolayısıyla biz, burada ispatla mükellefiz. Buradaki başarının her yerde nasıl olacağını da bu zavallılara göstermemiz lazım.
28 Şubat döneminde, imam hatiplerin orta bölümünü tamamen kapatıp, lise bölümlerini de adeta üniversiteye geçişi imkansız hale getirerek öldürmeye çalışanların niyeti, işte bu kökü kurutmaktı. Bunu bize yaptılar. Biz direkt imam hatipten çıkıp da üniversiteye gidenlerden olmadık. Gittik bir de lise fark imtihanları verdik. Halbuki onları biz zaten imam hatipte okuyorduk.
Davasını hayatında da yaşayacak
Dava adamı önce davasının ne olduğunu bilecek. Öğrendiklerinden hareketle kendi nefsinden başlayarak ailesine, arkadaş çevresine, şehrine, ülkesine ve nihayet tüm aleme uzanan bir silsile içinde nerede durduğunun da farkında olacak. Bunun yanında davasını hayatında da yaşayacak. En ufak bir savrulmada merkezi bırakıp başka yerlere kaçmayacak. Şu anda bakıyoruz bazı yerlerde işte seçimlerde de filan falan... Allah selamet versin. Hemen anında sendika değiştirmeler, şunlar bunlar. Herkes bir yere savrulmaya başladı. Bu dava adamı olmak değil."