Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedileceği tarihe günler kala yürütmeyi durdurma talebiyle Danıştay’da açılan davaya savunma verdi. Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü Hakkı Susmaz’ın imzasını taşıyan dilekçede tek yetkilinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu ileri sürüldü.
Konuya ilişkin açıklama yapan Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) bu savunmanın hukuken doğru olmadığını vurguladı. Açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi gibi temel haklarla ilgili yasalar ve sözleşmeler konusunda Cumhurbaşkanı’nın tek başına böyle bir yetki kullanması mümkün değildir. Aksinin kabulü, Anayasa’nın 90. maddesi gibi birçok maddesinin ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin tüm sözleşmelerin Cumhurbaşkanı eliyle kaldırabileceği anlamına gelecektir” denildi.
"TBMM’Yİ YOK SAYMAK DEMEKTİR"
Cumhurbaşkanlığı savunmasında yer alan TBMM’nin yetkilerinin sözleşmeyi onaylamakla sınırlı olduğu ifadesine de yanıt veren EŞİK, “Yasama, yasa yapma görevi, asıl olarak TBMM’nindir. Anayasa 90. Madde, uluslararası sözleşme hükümlerine yasaların da üzerinde bir statü vermekte; sözleşme hükümlerinin otomatik olarak kendisiyle çelişen yasa maddelerinin yerine geçeceğini söylemektedir. Yasaların da üzerine çıkıp, anayasaya aykırılığı dahi ileri sürülemeyecek bu kuvvetteki yasama görevini TBMM’yi devre dışı bırakıp tek kişiye vermek, TBMM’yi tamamen yok saymak demektir” dedi.
İKTİDAR PROPAGANDASI NEDENİYLE HER GÜN 3 KADIN ÖLDÜRÜLÜYOR
“Cumhurbaşkanı, ne kararnameleri, ne tek kişilik kararları ile bu anayasal zorunluluğu bertaraf edemez” ifadelerine yer verilen açıklamada, “sözleşmeden çekilmenin kadına yönelik şiddetin önlenmesi hususunda hukukî bir eksikliğe yol açmayacağı” iddiasına ilişkin de “Ülkemizde kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik anayasal ve yasal düzenlemeler hiçbir biçimde uygulanmadığı gibi, devletin en üst makamı da dahil olmak üzere her kademesinde, sürekli olarak kadınlarla erkeklerin eşit olmadığı propagandası yapılmaktadır. Bu propaganda nedeniyle her gün en az üç kadın öldürülmektedir” denildi.
GEREKÇE AÇIKLANMIYOR
Danıştay’a İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı için acilen yürütmeyi durdurma kararı verme çağrısı yapan EŞİK, “1 Temmuz’dan önce yürütmeyi durdurma kararı vermediği takdirde, sonrasında vereceği kararın bir anlamı olmayacaktır. Torba yasalar içine sıkıştırılan ve her yöne çekilebilir, keyfi yorumlara açık, iktidarın canının istediği gibi yorumladığı düzenlemeler ile anayasanın parça parça ortadan kaldırılmasına izin verilmemelidir. İstanbul Sözleşmesi’nden bu hukuk dışı çıkış girişimi, sadece kadınlar ya da Türkiye açısından değil; insan hakları evrensel hukukunu altüst eden bir girişim olduğu için de dünya hukuk ve siyaset tarihine geçecektir. Cumhurbaşkanlığı tarafından şu ana dek Sözleşme’den çıkış konusunda resmi bir gerekçe açıklanmamıştır. Esasa dair hiçbir konuya girmeyen; usule dair teknik ayrıntılara boğulmuş bir dilekçe ile bir ülkenin geleceği, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların hayatları hakkında karar verilemez. Sadece savunma dilekçesi bile Sözleşme’den çıkış için dayanılacak tek bir mantıklı gerekçe olmadığının kanıtıdır” dedi.