İşte o yazı...
2 ay geçtiği halde 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağı gibi, Genelkurmay ve MİT boyutuyla ilgili karanlık noktalar da henüz açıklığa kavuşturulmuş değil.
Darbecilerin görevlendirme listesinde adı bulunan birçok asker tutuklanırken, isimlerinin karşısı boş bırakılan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın görevini sürdürmesi... Darbeyi MİT Müsteşarına haber veren askerin ne olduğu... Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın o gece Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarına ulaşamaması... MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Genelkurmay Karargâhına kaçta gidip, kaçta ayrıldığı gibi...
Tutuklu askerlerin ifadelerinden yaptığımız incelemede, o akşam saat 18.00'de ayrıldığı belirtilen MİT Müsteşarı Fidan'ın 20.30'a kadar Karargâhta olduğu sonucuna varmıştık.
Ancak tutuklu bir Binbaşı'nın iddiaları, MİT Müsteşarı'nın Genelkurmay'dan kaçta ve nasıl ayrıldığı başta olmak üzere yeni tartışma ve belirsizliklere yol açacağa benziyor.
Binbaşının adı Yusuf Akdemir. Ailesinin aktardığına göre, adı Balyoz'da geçmiş, ama 1. Ordu'daki plan semineri yapıldığında Irak'ın kuzeyinde operasyonda olduğunu ispatlayınca yargılanmaktan ve tutuklanmaktan kurtulmuş biri.
Doğu-Güneydoğu'daki çeşitli görevlerden sonra 4 yıl önce Genelkurmay Personel Başkanlığı General Amiral Atama şubesine atanmış.
TSK'daki personel birimlerinin “FETÖ”nün kalesi yapıldığı malûm... Haliyle Yusuf Binbaşı'nın burada görev alması da şüpheli... Ancak yine ailesinin söylediğine göre, daha önce birlikte çalıştığı bazı generallerin isteği üzerine personele verilmiş ve “FETÖ”cüler Yusuf Binbaşı'nın buradan alınması için tam 3 kez yazı yazmış. Sebebi de Balyoz yargılamaları devam ederken, yıllardır bekletilen avukatların istediği belgeleri hazırlayıp, vermesiymiş. Hatta bu yüzden Personel Başkanı darbeci Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ten azar işitmiş.
O GECE ÇAKMAK SALONUNDA NELER OLDU?
Uzatmayıp, 15 Temmuz gecesine dair Binbaşı Akdemir'in Savcılık'ta verdiği ifadesine geçelim. Şunları anlattı:
“15 Temmuz'da her zaman olduğu gibi sabah 09.00'da başlayan mesaiye saat 8.30 sıralarında nizamiyeden girerek görev yerine gittim. 2016 YAŞ hazırlık çalışmaları olduğundan her yıl olduğu gibi Temmuz ayında yoğun bir mesai yaparız. Giriş-çıkış kayıtlarından da anlaşılacağı üzere en erken 21.00 sıralarında çıkarız. O akşam saat 20.00'de üç veya dört gün önce Cumhurbaşkanlığı tarafından yürürlüğe giren TSK personel başkanlığında yapılan değişikliği tartışmak ve beyin fırtınası yapmak için Karargâhta Şura'nın yapıldığı Çakmak toplantı salonundaydık. Daire Başkanlığı çapında bir toplantıydı. Diğer şubelerin subayları da katıldı. Toplantı başında Şube Müdürü Cemil Turan geldi ve siz toplantıya başlayın dedi. Binbaşı Mustafa Duygulu konuyu açıklamaya başladı. Ben o sırada kanun maddelerini bilgisayardan yansıtarak, tartışmaya başladık. Bu toplantı 45 dakika kadar sürdü. 1 saat sonra Şube Müdürü 20.45-21.00 sıralarında gelerek, 'herkes dışarı çıksın' dedi. Bana, Mustafa Binbaşıya, Kenan Başçavuşa, Yalçın Yüzbaşıya, 'siz kalın ve malzemeleri toplayın' dedi ve kenisi ayrıldı. Cihangir Üsteğmen de sistem odasından çıktı ve 5 kişi emir gereği Şura salonunda kaldık. 15 dakika sonra bir gürültü ve yere yat şeklinde bağrışlar duyduk. Ben dışarı çıkmadım. Muhtemelen savcının paralel operasyonu yapıp, birilerini tutukladığını düşündüm. 10-15 dakika sonra gürültü kesildi ve ateş edilmiş gibi bir ses iç bahçeden duyduk. İç bahçeye baktığımızda kimse yoktu. Dış pencerelere yöneldik. Anormal bir durun göremedik. Saat 22.00'de Şura salonunun kapısı vuruldu. Açtığımızda Şube Müdürü Cemil Turan, 'geçin, şubede bekleyin' dedi. Biz şubeye doğru giderken koridorda maskeli, elinde uzun namlulu silahlar olan özel kuvvetlerden askerler vardı. Şubede kendi masamızda oturup beklemeye başladık. İşlerimizi yapmaya devam ettik. Uçak sesleri gelmeye başladı. Sonra tank ve zırlı araç sesleri geldi. Tanklardan biri bizim camın altına konuşandı. Saat 01.30 civarıydı televizyonu açtık. Darbe olduğunu saat 02.00'de anladık. Daha sonra odamızdan gelişmeleri takip ettik. Sabah da televizyondan MSB kapısından birilerinin kaçtığını görünce, biz de sivillerimizi giyip, bir grup arkadaşla MSB kapısına doğru hareket ettik. Daha sonra arkamızdan da sivil giyimli iki grup daha geldi. Uzman Çavuş bizi çıkarmak istemedi, ancak biz itiş kakışla polise teslim olduk.”
MİT MÜSTEŞARI DARBECİLERİN ARASINDAN ÇIKIP GİTTİ
Binbaşı Yusuf Akdemir'in ifadesi bu kadar. Ancak hakkında tutuklama karar veren hakimin, “Saat 02.00 oldu. Çok yorgunuz. İfadeleriniz sonucu değiştirmeyecek” diyerek, ifadesini kısalttığı ve birçok detayı tutanağa geçirmediğini öne süren Akdemir, o detayları ilk görüşmede ailesi ve sonrasında onlara yazdığı mektupta paylaştı.
Mesela 15 Temmuz gecesine dair; Şube Müdürü Cemil Turan tarafından Çakmak Salonu'ndan çıkarılıp, odalarına götürülürken sadece maskeli, eli silahlı kişileri değil, MİT Müsteşarı ve personelinin onların arasından çıkıp gittiğini gördüğünü iddia etti. Eğer doğruysa bu, Fidan Karargâh basıldıktan sonra Genelkurmay'dan ayrılmış demektir.
GÖREVLENDİRME LİSTESİ KİMDEN GELDİ?
Binbaşı Akdemir'in bir diğer iddiası; Şube Müdürü Cemil Turan onları Çakmak Salonu'ndan çıkarıp, odalarına götürdüğünde telefonla görüşmektedir. Elinde de bir “belge” vardır. Devamını Akdemir'in ağzından aktaralım:
“Sonradan anladığımız üzere sıkıyönetim listesiymiş. Anladığım kadarı ile Şube Başkanı ile görüşüyordu. Kendisine bir sıkıyönetim listesi geldiğini ve ne yapması gerektiğini soruyordu. Karşıdan kimden geldiği sorulmuş olacak ki, Genelkurmay İkinci Başkanından (Yaşar Güler ) geldiğini söyledi. Daha sonra 'birliklere gönderin' direktifi almış olacak ki, 'emredersiniz komutanım' diyerek kapadı telefonu ve bizi şubeye kapatırken, yanında ki 2 astsubaya bunu 'çok gizli' ibaresiyle birliklere göndermelerini emretti. Onlar da yan odaya geçtiler.”
MİT VE HULUSİ AKAR İŞİN İÇİNDE
Ve Binbaşı Akdemir'in Suriye Cerablus operasyonunun başladığı günü cezaevindeki ilk görüşmede ağabeyine söyledikleri...
Söze, “MİT ve Hulusi Akar işin içinde. Oyun çok büyük” diye başlayıp, şunları anlattı:
“Bu süreçte yalan yanlış bir çok şey duyacaksınız. Sakın bunlara itibar etmeyin. Televizyonlarda anlatılanların büyük çoğunluğunun yaşananlarla alakası yok... O gece Karargâhtaki maskeli ve silahlı personel kim? Herkes hakkında yayın yapan medya, bunların kim olduğu hakkında en ufak birşey söylemiyor. Ben bunların özel kuvvetlerden olduğuna bile inanmıyorum.”
Binbaşı Akdemir, ağabeyinin, “Peki hedef kimdi? Amaç neydi?” sorusunu da şöyle cevapladı:
“Suriye harekâtı, NATO, FETÖ hepsini birbirine bağlı olarak değerlendir. Bugün 3. Dünya Savaşının başlangıcıdır abi. Bu bir NATO operasyonu bana göre. TSK içinde ki FETÖ üyeleri ve MİT eliyle uygulandı. Siyasi iktidarın ve Cumhurbaşkanının haberi olduğunu düşünmüyorum. Asıl darbe onlara yapılıyor farkında değiller. Bundan sonra onlara karşı yapılacak olaylarda onları koruyacak kimse kalmadı dışarıda.”
Evet, 15 Temmuz'u Karargâh'ta yaşayan bir subay ilk kez böylesi iddialarda bulunuyor.
Acaba bu “vahim” iddialar ve karanlık noktaların açıklığa kavuşması için öncelikle birkaç kare görüntü yerine, o geceye ait tüm Karargâh görüntülerinin yayınlanması gerekmez mi?
Müyesser Yıldız
Odatv.com