Ahmet Davutoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın evinin önünde silahlı ve sopalı saldırı düzenlenmesine ilişkin yaptığı açıklamada, saldırıyı 'terör saldırısı' olarak nitelerken, "Ülkedeki olumlu, olumsuz her gelişmenin sorumlusu birinci dereceden Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi böyle bir yapıyı Türkiye'ye getirdi.
Sayın Cumhurbaşkanı'ndan derhal, açık ve net bir açıklama bekliyoruz. Hiçbir şekilde üstü örtülemeyecek, suskunlukla karşılanamayacak bir siyasi terörle karşı karşıyayız" dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ve Emniyet birimlerine de seslenen Davutoğlu, "Gün geçmeden bugün açıklamalarını bekliyoruz. Kamera kayıtları nerede, istihbaratları nerede? Hiçbir mazeret kabul etmiyoruz. Siyasilere bu tür saldırılara izin verilirse, birinci dereceden sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabine üyeleridir" ifadesini kullandı.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, başından yaralanarak hastaneye kaldırılan Genel Başkan Yardımcısı Özdağ'a yönelik silahlı ve sopalı saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanlığı'na ve İçişleri Bakanlığı'na seslendi.
Davutoğlu, "Biz bu memleket için canını kanını ortaya koyarak ötekileştirmenin, kutuplaştırmanın en sert dinlerini kullanan çevrelerce bizim çıktığımız yoldan geri adım atacağımızı sanıyorlarsa yanılıyorlar. Biz bir yola çıkarsak kararlılıkla çıkarız, karşımıza kim çıkarsa çıksın, bilsinler ki son nefesimize kadar bu ülkede hukuk devletinin mücadelesini veririz ve geri adım atmayız. Demokratik hukuk devleti kurallarını ihlal edenler, Ankara'nın ortasında siyasi terör faaliyetine kalkışanlar ve Türkiye'nin insan hakları alanındaki kazanımlarını tehdit etmeye dönük her türlü saldırıya karşı dimdik duracağız. " ifadesini kullandı.
Davutoğlu'nun açıklaması şöyle:
Selçuk Özdağ'a planlı ve silahlı bir saldırı söz konusu oldu. Olayın detaylarını araştırıyoruz. Ancak bir siyasinin evinin önünde, silahlı birkaç kişi onun arabasına yürürken saldırmışsa, bu açık bir terör faaliyedir.
Bugün terör Ankara'nın caddelerine inmişse ve Türkiye'nin en tanınmış siyasetçilerinden birine, 15 Temmuz sonrası FETÖ araştırma konusunda en kapsamlı mücadele göstermiş siyasetçiye saldırı olmuşsa biz buna siyasi terör deriz. Gerekenin yapılmasını bekleriz.
Burada üç mesajımız var. Birincisi doğrudan Cumhurbaşkanı'na.
Ülkedeki her türlü iyi, olumlu, olumsuz her gelişmenin sorumlusu birinci dereceden Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi böyle bir yapıyı Türkiye'ye getirdi. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan açık ve net bir açıklama bekliyoruz. Hiçbir şekilde üstü örtülemeyecek, suskunlukla karşılanamayacak bir siyasi terörle karşı karşıyayız. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan derhal açıklama bekliyoruz.
İçişleri Bakanı'na ve bütün Emniyet birimlerine, bu silahlı saldırıyla ilgili olarak, ki kendisi şu anda hastanede tedavi altında ve ciddi bir kan kaybı da söz konusu olmuştur. Gün geçmeden bugün açıklamalarını bekliyoruz. Kamera kayıtları nerede, istihbaratları nerede? Hiçbir mazeret kabul etmiyoruz. Siyasilere bu tür saldırılara izin verilirse, birinci dereceden sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabine üyeleridir.
Bu saldırıyı tertipleyenlere sesleniyoruz: Biz bu memleket için canını kanını ortaya koyarak ötekileştirmenin, kutuplaştırmanın en sert dinlerini kullanan çevrelerce bizim çıktığımız yoldan geri adım atacağımızı sanıyorlarsa yanılıyorlar. Biz bir yola çıkarsak kararlılıkla çıkarız, karşımıza kim çıkarsa çıksın, bilsinler ki son nefesimize kadar bu ülkede hukuk devletinin mücadelesini veririz ve geri adım atmayız.
Üçüncü mesajımız aziz milletimize: Biz hayatımızın her aşamasında gençliğimizden bu yana bu ülke için her türlü çabayı, zihin emeğini, fiili emeğini ortaya koymuş, her türlü mücadeleyi vermiş bir kadroyuz. Aziz milletim merak etmeyiniz, bu kadro yolundan dönmeyecektir.
Demokratik hukuk devleti kurallarını ihlal edenler, Ankara'nın ortasında siyasi terör faaliyetine kalkışanlar ve Türkiye'nin insan hakları alanındaki kazanımlarını tehdit etmeye dönük her türlü saldırıya karşı dimdik duracağız.
Bugün buradan, tarihi Midyat'tan sesleniyorum. Ankara'da siyasi bir şahsiyete tahammül gösteremeyenler Türkiye'de milli birliği bütünlüğü sağlayamazlar.
Farklı inançlarda mezheplerde dillerde olabiliriz ama hepimiz aziz milletin bir parçasıyız, Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit vatandaşıyız.
Türkiye'nin böylesi mafyavari çeteleşmenin içine girmesi dolayısıyla ekonomik sıkıntılar altında halkımız inim inlerken iktidarlarını sürdürme çabası içinde olanlara karşı tutumuz açık ve net olacaktır.
Halkımızın huzuru ve milletimizin istikbali için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız.
Türkiye'nin geleceği parlak olacaktır. Türkiye'yi 90'lı yılların faili meçhullerine, arkasındaki örgütlerin kimliği bilinmeden yaşanan siyasi terör faaliyetlerine asla teslim etmeyeceğiz. Yolumuz ışığımız demokratik hukuk devletidir, kamu düzenidir insan hak ve özgürlükleri, daha çok demokrasi daha çok refah daha çok huzurdur.
Değerli Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ'a acil şifa diliyoruz. Bugün ben de programımı değiştirerek Mardin'den Ankara'ya hareket edeceğim. Kendisi ile de bizzat görüşeceğim.
Hep beraber omuz omuza, güçlü bir kadro olarak bundan daha sonra daha sıkı saf halinde yürütmekte olduğumuz demokrasi mücadelesini yürüteceğiz. Allah'a emanet olun."