Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de siyasi parti oluşumunda tek bir kimliğe bürünen yapıların başarılı olma imkanı yoktur" dedi. Davutoğlu "Biz yerlilikten millilikten her gün kendi kendine propaganda yapan bir ülke halini alacaksa, bu intihar girişimidir. Bu yolla kurtulan tek bir ülke de yoktur" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, Türkiye'deki adalet sisteminin sarsıldığını ve ülkede büyük bir ekonomik kriz olduğunu belirterek, "Adalet güç biriktirme alanı olarak görülüyor. Ancak adalet gücü denetim altına alma mekanizmasıdır. Şeffaflık, siyasi etik çatısı altında toplanmamız lazım. Türkiye'de bir ekonomik kriz var. Krizi görmeyen krizi göremez" diye konuştu.
Şehir Üniversitesi tartışması
Davutoğlu, Türkiye'deki siyasi yapının bir dönem kendilerini hedef aldığını belirterek, İstanbul Şehir Üniversitesi'ne Halk Bankası tarafından başlatılan icra işlemi konusuna değindi, "Bu kelimeyi ağzıma dahi almak istemiyorum ama sayın cumhurbaşkanı bize "dolandırıcı" diye hitap etti. Ancak bunun gereğini hemen yapmalıyız. Ben başbakan iken Şehir Üniversitesi, Halkbank'tan kredi almadı. O dönemde Binali Yıldırım başbakandı" ifadelerini kulandı.
Davutoğlu, Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına da değinerek, "Türkiye'de bir ekonomik kriz var. Krizi görmeyen krizi çözemez. Devlet Bahçeli "Problem var diyenleri dış mihrakların piyonu" ilan etti. Şehir Üniversitesi'nde yapılanlarda da bu bağlantı söz konusu. Çünkü bu kurum düşünce özgürlüğü ortamına alternatif teşkil ediyordu." dedi.
"Türkiye ya otokrasiye yönelecek, ya da özgürlükçü demokrasiye"
Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan konular şu şekilde yer aldı:
"Dünya sistemik bir deprem geçiriyor. Dünya düzeninde Soğuk Savaş sonrası uluslararası bir düzen koyucu kurum kurulmadı. Tarih çok hızlı akıyor. Şili, Norveç, Yeni Zelanda gibi ülkelerde yaşamıyorsanız, tarihin hızlı aktığı bir coğrafyada yaşıyorsanız, dogmalarla hareket edemezsiniz, değişmelisiniz."
"Dünya 1989'dan sonra 4 büyük deprem yaşadı. 1991'de Sovyetler Birliği dağıldı. Türkiye jeopolitik bir şekilde sarsıldı. 11 Eylül'de güvenlik depremi yaşadık. Karabağ, Bosna-Hersek, Kosova, Abhazya sorunu çözülmeden ABD Afganistan'a ve Irak'a girdi."
"2008'de ekonomik krizle yaşandı ve Arap Baharı ile yapısal bir deprem yaşandı. Libya'dan Yemen'e birçok ülkede kendi topraklarını kontrol edemeyen yapılar ortaya çıktı."
"Bu olaylardan sonra bölgesel düzenler sarsıldı. Körfez İşbirliği Konseyi arasında sorunlar ortaya çıktı. Arap Ligi bir anlam taşımıyor. BM'nin temel yapısı sarsıldı. 775 milyar dolarlık bir ekonomi daralması yaşadı dünya."
"Türkiye'yi iki şey bekliyor. Dünyadaki otokratik eğilimlere yönelecek ya da özgürlükçü yeni bir demokrasi anlayışını destekleyenler olacak. Bizim Türkiye teklifimiz nedir? Kimlik siyasetinden uzak, temel demokratik değerlere sahip çıkan, geçmişte yapılan yanlışları bir kenara bırakıp. Bu sebeple ismimiz Gelecek Partisi."
'Bulunduğumuz mahalleden çıkmalıyız'
"Psikolojik bir yenilenmeye ihtiyacımız var. Bulunduğumuz mahalleden çıkmalıyız. Türkiye'de siyasi parti oluşumunda tek bir kimliğe bürünen yapılar varsa başarılı olmasına imkan yok. Türkiye'de her toplum kesiminden Rum, Ermeni, Süryani, Alevi toplumunun önemli kanaat önderleri ilk defa bir siyasi partide bir araya geldi."
"Türkiye'de bir ekonomik kriz var. Krizi görmeyen krizi çözemez. Devlet Bahçeli "Problem var diyenleri dış mihrakların piyonu" ilan etti. Şehir Üniversitesi'nde yapılanlarda da bu bağlantı söz konusu. Çünkü düşünce özgürlüğü ortamına alternatif teşkil ediyordu."
'Şeffaflık ve siyasi etik çatısı altında toplanmamız lazım'
"Türkiye'de adalete güven sarsıldı. Adalet güç biriktirme alanı olarak görüldü. Adalet gücü denetim altına alma mekanizmasıdır. Şeffaflık, siyasi etik çatısı altında toplanmamız lazım. Bunlar evrensel değerler. Şeffaflık olmadan bir ülkede demokrasi yerleşmiyor."
"Sayın Cumhurbaşkanı bizi "dolandırıcı" diye hitap etti. Ancak bunun gereğini hemen yapmalıyız. Ben Başbakan iken Şehir Üniversitesi Halk Bank'tan kredi almadı. O dönemde Binali Yıldırım başbakandı."
“Türk Anayasası, Anayasamız baştan aşağıya yenilenmek zorunda. 2017 Referandumuyla haklı olarak eleştirenler var; ‘madem bu kadar itiraz ediyorsunuz o zaman neden itiraz etmediniz’ diye. O zaman bu itirazların hepsini, Sayın Cumhurbaşkanı’na, o zaman Sayın Başbakan’a yazılı olarak da verdim sözlü olarak da verdim. Meclis’te de arkadaşlara söyledim. Kamuoyu ile de paylaşmak istedim. Bu da ilk defa buradan söyleyeceğim bir şey, o günlerde bizi televizyonlara çıkartıp bu konuları paylaşabileceğim tek bir cesur televizyon kanalı çıkmadı. Çünkü 15 Temmuz’un kasırga gibi esen havası vardı. "
"Öyle bir anayasa yapalım ki önümüzdeki 100 yıl kimse değiştirme gereksinimi duymasın. Devlet yeniden kurumsallaşmalıdır. Biz kendi kurumsallaşmamızı tamamlamalıyız."
"Yerlilik, millilik propagandası intihardır"
"Biz yerlilikten millilikten her gün kendi kendine propaganda yapan bir ülke halini alacaksa, bu intihar girişimidir. Bu yolla kurtulan tek bir ülke de yoktur.
"Korumacılık, durgunluk, para arzı 36 trilyona çıktı. Türkiye içe kapanırsa bir tercihtir. Bu yolla dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girilemez. Teknoloji ve ar-ge şart. Ve Türkiye'yi bütün pazarlara açmalıyız. 2009'da bu sayede ekonomik krizi teğet geçtik. Biz Türkiye'yi dünyaya açarak büyüyebiliriz."