Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın evinin önünde silahlı ve sopalı bir grubun saldırısına uğramasına ilişkin ilişkin ve kendisini de hedef aldığı açıklamalarına, "Bir öfke bir nefret bir intikam duygusu. Nedir bizimle, farklı düşünen insanlarla alıp veremediği" diye tepki gösterdi.
"Serok Ahmet" ifadesine de tepki gösteren Davutoğlu, Bahçeli'nin Kürtçe'ye hakaret ettiğini savunarak, "Bana hakaret etmek için Kürtçe'yi kendince kullanıyor. Bu Türkiye'de gerçek anlamda bölücülüktür" diye konuştu.
Öte yandan Davutoğlu söz konusu saldırıyla ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da, "Bu duruma üzülüyor mu bilmiyorum, 4 gün oldu kamuoyuna hâlâ açıklama yapmadı" diyerek tepki gösterdi.
Davutoğlu, "Sokaktan geçen birkaç delinin yapması mümkün mü?" diye sorarak, saldırıyı gerçekleştirenlerin 'birer piyon' olduklarını söyledi. Davutoğlu, 'deli' ifadesini de MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın tartışma yaratan, "Bu hareketin delisi çoktur. Talimat falan dinlemezler" sözleri nedeniyle kullandığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un Selçuk Özdağ'a ilişkin açıklamalarının siyasi açıdan bir anlam ifade etmediğini belirten Davutoğlu, "Altun bir bürokrattır. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanının çıkması lazım. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum, Sayın Özdağ sizinle de siyaset yaptı. Daha önce Sayın Akşener’in evine baskın yapıldı o zaman da tepki verilmedi" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, açıklamalarının devamında da, "Eğer bu saldırı bir AK Parti’nin bir üyesine yapılsaydı tepkiniz ne olurdu. Sayın Cumhurbaşkanı 4 gün oldu hâlâ kamuoyuna bir açıklama yapmadı. Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı, keşke yapmasaydı" diye konuştu.
Davutoğlu, dün Selçuk Özdağ ile ilgili partisine ilişkin yapılan eleştirilere sert bir dille tepki gösteren MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına ilişkin olarak, "Bir öfke bir nefret bir intikam duygusu. Nedir bizimle, farklı düşünen insanlarla alıp veremediği. Ona tavsiyem şu; normalleşmeli" sözlerini kaydetti.
Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın Çalar Saat programına konuk olan Davutoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, Türkiye'nin de dahil olduğunu belirttiği "otoriter dalga"nın Trump'ın tek taraflı otoriter eğiliminden etkilendiğini savundu. Davutoğlu şunları kaydetti:
“Türkiye'de otoriterliği tenkit ettiğimizde 'bütün dünyada otoriter liderler var' deniliyordu. Türkiye sırtını ne Biden'a, ne Trump'a, ne Brüksel'e ne de Pekin'e dayamamalıdır. Türkiye demokrasi zemininde tam bağımsız bir politika yürütmelidir. Böyle bir politika yürütürsek saygı duyarlar, yürütemezsek "aptal olma" diye mektup alırlar Ankara'da oturanlar.”
Aşı konusunda iktidarın tutumu güven uyandırmaktan uzak
Covid-19 aşısına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, "Aşı konusunda iktidarın tutumu güven uyandırmaktan uzak. Tüm yatırımlarını ikinci faz denemelerini yeni bitirmiş Çin aşısına yaptılar. Diğer aşıları yok saydılar, alternatif bir arayışa girmediler" diye konuştu.
Davutoğlu şöyle devam etti:
“Sağlık Bakanı iddialı bir açıklama yaptı, ‘11 Aralık'ta aşılamaya başlıyoruz’ dedi ve kısa bir sürede 50 milyon hedefini koydu. 11 Aralık geldi geçti, aşı yok. 25 Aralık geldi geçti, aşı yok. Nihayet aşı geldi ama 3 milyon doz. Yani 1.5 milyon insana aşı. Eğer gerçekten Çin ile yaptığınız 50 milyon dozluk bir aşı sözleşmesi var ise bize bir gösterin. Ama yok.”
"Türkiye'de 90'lı yıllarda da benzer şekilde siyasiler ve gazeteciler hedef alınıyordu"
Bahçeli'nin Gelecek Partisi Genel Başkanı Seçuk Özdağ'a yönelik saldırıda saldırganları neredeyse gözeten açıklamalar yaptığını kaydeden Davutoğlu, "Türkiye'de 90'lı yıllarda da benzer şekilde siyasiler ve gazeteciler hedef alınıyordu. Kimse önünü göremiyordu ve Türkiye'de demokrasi büyük bir zarar görmüştü" dedi.
Davutoğlu açıklamalarına şu ifadelerle devam etti:
"Türkiye'de otoriter yönetim heveslileri böyle bir atmosfer oluşturmaya ve toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorlar. Bunun için tehditler, hakaretler, saldırılar, sert dil ile Türkiye'yi seçim öncesi gerilime dayalı, kutuplaştırıcı bir atmosfere sokuyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı'nı uyarıyorum, biz bütün bu siyasi mücadeleye girerken demokrasi için girdik, insan hakları için girdik. Siyasilerin, gazetecilerin sokakta ölüm kastıyla saldırıya uğrayacağı, cezalandıracağı bir Türkiye, bizim hayalimiz değildi."
Darbe dönemlerine benzetti
Davutoğlu 70'lerde ve 90'larda da benzer olayların yaşandığını belirterek, "Önce toplum şiddete alıştırılıyor, sonra gerilime alıştırılıyor, sonra birileri "nereye gidiyoruz" deyip otoriter bir yönetim getiriyorlar. 28 Şubat da böyle geldi, 12 Eylül de böyle geldi" diye konuştu.
Davutoğlu açıklamalarına şu şekilde devam etti:
"Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan'ın ortak özelliği, yüzlerinde bir tebessüm, bir empati, bir muhabbet yok. Ben bugün koalisyonu adlandırmak istesem, asık suratlar koalisyonu derim. Her ikisi de konuştuğunda karşıda bir düşman cephe varmış gibi konuşuyorlar. Sayın Erdoğan ve Bahçeli öyle bir eda ile konuşuyorlar ki bu ülkenin gerçek sahipleri onlar, diğer herkes kiralık oturuyor gibi. Hayır, bu ülkenin sahipleri 83 milyonun hepsidir. Bugün maalesef İçişleri Bakanı da, iktidar da Bahçeli'nin onayı olmadan, Bahçeli ne düşünüyor diye düşünmeden adım atamıyorlar."
Tehdit iddiası
Bazı MHP milletvekillerinin soruşturmayı yapan Başsavcı Alparslan Tufan'ı tehdit ettiğini öne süren Davutoğlu "Niye suçluların ortaya çıkmasına engel oluyorsunuz? Bırakın çıksın bu suçlular, Ülkücü camia da aklansın siz de aklanın alakasızsa" diye konuştu.