BOKSÖR!..
Yıl, 2003...
Kuzey Irak"ın Süleymaniye kentinde görevli 11 Türk askeri, Amerikan güçlerince gözaltına alındı.
Askerlerimizin başına çuval geçirildi...
Yıl, 2010...
"Çuvalcı General" Raymond (Ray) Odierno, Ankara"ya geldi.
Kırmızı halılarla karşılanan "Çuvalcı General", tören kıtasını selamlarken Türkçe "Mirba eyskır! (merhaba asker) Nasilsiniz?" diye sordu.
Askerlerimiz de hep bir ağızdan "Sağol!.." karşılığını verdi.
Başkentte temaslarda bulunan Odierno, "Türkiye; Amerika Birleşik Devletlerinin güçlü müttefikidir" dedi.
"Güçlü müttefik" olarak anılmak, hepimizin hoşuna gitti.
"Güçlü" olduğumuzu biliyorduk ama, bunu bir kez de askerlerimizin başına çuval geçiren General Odierno" dan duymak, gururumuzu okşadı!
X X X
Yıl, 2010...
İsrail askerleri Gazze"ye insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara Gemisine baskın düzenledi.
Baskında 9 sivil Türk"ün hayatını kaybetmesi, ülkede infial yarattı.
Başbakan Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP yetkilileri, İsrail"e ateş püskürdü.
Hesap sorulacağı, savaş gemilerimizin Akdeniz"e gönderileceği ilan edildi.
İsrail"den özür dilemesi ve tazminat istendi.
Yıl, 2011...
İsrail Başbakanı Netenyahu "Türkiye"den özür dilenmeyeceğini" resmen açıkladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ise "Türkiye, Ortadoğu"da yükselen güçtür, Bu coğrafyayı yeniden inşa edeceğiz!" dedi.
X X X
22 Haziran 2012...
Suriye, askeri jet uçağımızı "hiçbir uyarıda bulunmadan" düşürdü.
İki pilotumuz şehit oldu.
Hükümet 8 saat süreyle bir açıklama yapamadı.
Uçak düştü mü, düşmedi mi, anlaşılamadı!
Meclis"te konuşan Başbakan Erdoğan Suriye"ye çok sert mesajlar verdi.
"Dostluğumuz ne kadar değerliyse, gazabımız da o kadar şiddetlidir. Türkiye"nin gazabından herkes korksun" dedi.
AKP"liler Erdoğan"ı çılgınca alkışladı.
Türkiye endişe ve merakla bekledi.
Aradan 25 gün geçti...
Genelkurmay Başkanlığı bu süre içinde 7 farklı açıklama yaptı.
Ancak bunca açıklamaya rağmen uçağımızın düşürülüp düşürülmediği, düşürüldü ise neyle düşürüldüğü açıklanamadı!
Bunun üzerine "uçağımız terlikle mi, yoksa sapanla mı düşürüldü?" diye sorulmaya başlandı.
X X X
Ülkemiz hiç kuşkusuz, yaşadığımız coğrafyanın en güçlü ülkelerinden biri.
Ama dış politikada sergilenen acz, ister istemez akla "dayak yiyen güçlü boksör" fıkrasını getiriyor.
X X X
Fıkra bu ya, boks maçı başlıyor.
Rakibine oranla daha güçlü kuvvetli görünümdeki favori boksör, ilk rauntla birlikte, peş peşe sert yumruklar alıyor. Derken gonk çalıyor. Raunt arasında soluklanıp toparlanmaya çalışırken, antrenörü "Çok iyi dövüşüyorsun. Maçı kesinlikle sen alacaksın. Haydi yiğidim göreyim seni!" diyor.
Ama ikinci raunda da durum değişmiyor. Hatta daha da kötüleşiyor.
Sağlı sollu yumruklarla saldıran rakibi, favori boksörü köşeye sıkıştırıp, perişan ediyor.
Tam nakavt olmak üzereyken, imdadına yine gonk yetişiyor.
Kendinden geçmiş halde yürüyebildiği köşesinde antrenörü "Arslanım harikasın! Muhteşem dövüşüyorsun! Maçın galibi kesinlikle sen olacaksın!" deyince, boksör
"Tamam maçı almasına alacağız da, beni kim dövüyor, onu anlayamadım!" diyor.
X X X
Dışişleri Bakanı Davutoğlu" nun hayalle kurgulanmış dış politikası, sık sık gerçeklerin duvarına tosluyor.
Alay konusu oluyor, darbe üstüne darbe yiyor.
Uğur Dündar / Sözcü