Avukatları aracılığıyla Reuters’ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Demirtaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde gerçekleşen ‘Adalet Yürüyüşü’nü şöyle değerlendirdi: “Adalet için bütün toplumun birlikte hareket etmesi gerekir. Parlamento içinde ve dışında demokrasi ve adaletten yana olan herkesin işbirliği yapabilmesi ve Türkiye toplumunun ortak çıkarları etrafında bir araya gelebilmesi lazım. Biz CHP ile siyasi bir ittifak arayışında değiliz. Ama adalet ve demokrasi için toplumsal mutabakatlara ‘Hayır’ demeyiz.”
2019 yılında gerçekleştirilmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçiminin erkene alınma ihtimalinin her zaman var olduğunu öne süren Demirtaş, “O zamana kadar siyasi yelpaze nasıl şekillenir bunu kestirmek kolay değil. Ancak yine de referandumdaki ‘Hayır’ bloku genişleyerek bir demokrasi blokuna dönüşürse, bu Türkiye’nin demokratik geleceğinde katkı sunucu bir rol oynayabilir” diye konuştu.
‘AKP ile HDP arasında görüşme yok’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak aday ya da adaylar hakkında konuşmak için erken olduğunu söyleyen HDP lideri, oy oranlarının yüzde 13-14 civarında olduğunu belirtti.
Demirtaş şöyle devam etti: “Barışın ayaklar altına alındığı, demokrasinin askıya alındığı bu dönemde somut bir barış mücadelesi planı, programı ortaya koymak önemlidir. Sanıyorum önümüzdeki günlerde HDP bu konuda bir deklarasyon yapacaktır. AKP’nin demokrasi ve barış ortak paydasında kimseyle buluşacağını düşünmüyorum. Ancak toplum, bu değerler için mücadele etmeye devam edecektir.”
HDP lideri ‘çözüm süreci’nin yeniden yürürlüğe girme ihtimali bulunmadığını da dile getirdi: “AKP ile HDP arasında hiçbir şekilde görüşme yoktur. Kürt tarafı, barış için anlamlı bir müzakereye her zaman hazır olduğunu açıkladı. Ama maalesef Erdoğan ve AKP iktidarı ‘çözüm süreci’ kavramının kullanılmasını dahi kendi partililerine yasakladı.”
‘Yargı, AKP’nin kontrolü altında’
Demirtaş, HDP’li milletvekillerinin tutukluğunun siyasi bir karar olduğunu bir kez daha vurguladı: “Türkiye’de şu anda yargı tümüyle AKP’nin baskısı ve kontrolü altındadır. Hiç kimsenin adil yargılanma ihtimali yoktur. Hukukun üstünlüğü değil, AKP’nin çıkarlarına ve beklentilerine göre işleyen bir yargı mekanizması vardır.”