KESK Genel Merkezi'ni ziyaretinde konuşan Demirtaş, "Davutoğlu’na sesleniyorum, Bizi suçlayan dilden seni men ederim. Sen Başbakan bile değilsin. Sizin haddinize değil bize parmak sallayarak konuşmak." ifadelerini kullandı. Demirtaş, ayrıca cenazelerin için topluca düzenlenecek törenin ardından memleketlerine gönderilmesi için çalışma başlattıklarını da söyledi. İşte Demirtaş'ın sözleri..
Bu kadar aşağılık bir zihniyet neredeyse "HDP kendi mitingini bombaladı" diyecek noktaya geldiler. Başbakan yarım saat konuşuyor, 20 dakikasını bize hakaret ve tehditle geçiriyor. Başbakan 100 arkadaşımın katledildiği mitinginle ilgili konuşuyor, konuşmasının yarısından fazlasını bana tehdide ayırıyor. IŞİD ile ilgili bir tek kınama cümlesi duydunuz mu, yok. Halen bizi tehdit ediyor. Sen kimsin, nesin, bizim Başbakanımız falan değilsin, doğru. Ama bizim bu şeklide an ve an, gün ve gün katilimiz olmana da izin vermeyeceğiz. Bizi bu şeklide tehdit etmenize boyun eğdirmenize asla izin vermeyeceğiz. Ortada bir çocuk oyunu oynanmıyor. Her gün ölüyoruz. Ölen biziz, askerde biziz, poliste biziz. Kürt de biziz, Türk de biziz. Yoksul halkın evlatları olarak biz ölüyoruz. Siz ölmüyorsunuz. Sizin evlatlarınız nerede ne yaptığını her gün izliyoruz, biz ölüyoruz. Dolayısıyla hesap vermesi gereken biz değiliz, sizsiniz. Devlet sizin elinizde, ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Her ölümden sorumlusunuz. Ve, bunun hesabını vereceksiniz. Sizi hukuk karşısında bağımsız yargının karşısına çıkarana kadar mücadelemiz sürecek. Böyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya bu ülkede her gün katliam yapmanıza izin vermeyeceğiz. Hele kameraların karşısına çıkıp bize parmak sallayıp, tehdit ederek, korkutacağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Allah'tan başkasından korkumuz yoktur. Bir canımız var, halkımızın uğuruna da feda ederiz. Korkacak bir şeyimiz yok. Saklayacak bir şeyimiz de yok.
100 cenaze morgda bekliyor ülkenin atanmış memuru sözde adalet bakanı sırıtarak cevap veriyor. Biz bunlara mecbur değiliz. Ülke olarak bunların kahrını çekmek zorunda değiliz. Halen bizi dışlayan bir tutum var. Halen bunlardan bütün sorumlu bizmişiz gibi bütün bu ölümlerden sorumlu bizmişiz gibi bir tutum var. Ülkeyi biz yönetiyorsak haber veririz. Bugün Başbakan ben olsaydım Türkiye toplumundan bin defa özür diler istifa ederdim. Hatta onuru olan istifa değil intihar eder böyle bir alçaklık karşısında. Bunlarda utanma yok. Bir tane haysiyetli onurlu yok ki, istifa edin çağrısı yapalım. Ve biz bunlar tarafından yönetiliyoruz. Nerede nasıl öleceğimizi, öldürüleceğimizi bilmeden bunlar tarafından yönetiliyoruz. Bunun adına ileri demokrasi diyorlar.
O nedenle özellikle Davutoğlu'na sesleniyorum: Bizi tehdit ederek, hakaret ederek daha cenazelerimiz morgdayken, parçalarını meydandan toplamamışken bizi suçlayan dilden seni men ederim. Haddine değil. Sen başbakan bile değilsin. Ülkenin yönetimine zorla el koymuş, darbe yapmış bir kliksiniz. Bize parmak sallayarak, tehdit ederek konuşmak sizin haddinize değil. Türkiye demokrasi ve barış çağrısından tahrik oluyorsa kusura bakmayın. Biz sadece kardeşçe yaşamak için bu mitingleri ve yürüyüşleri yapıyoruz. Asıl sorumlu ve tahrikkar sizsiniz. Her konuşmanız tahrik kokuyor. Cumhurbaşkanından Başbakanına her konuşmanız sadece insanlarımızı birbirine düşman etmeye yarıyor. Size oy verenler vatandaş geri kalanlar kuluz, tebaayız. Size oy vermediğimiz için geri kalanların hepsinin katli vaciptir. Bunu her gün siz söylüyorsunuz. Her gün kameraların karşısına çıkarak ayrımcılığı siz yapıyorsunuz. Utanın, sıkılın. Düşün bu ülkenin yakasından. Ülkemizi sizden kurtaracağız. İnşallah o günler yakındır. Bu halkları, ezilenleri sizden kurtaracağız. O günler gelecek hep birlikte göreceğiz.