Hülya Karabağlı / Medyafaresi.com
*Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun (THKO) kurucusu, sosyalist, devrimci 68 kuşağının en önemli ismi Deniz Gezmiş arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ ile 48 yıl önce TBMM çatısı altında çoğunluğu sağ partilere mensup milletvekillerinin kalkan elleriyle darağacına gönderildi. Deniz’lerin infazı 6 Mayıs 1972 gecesi şafak sökmeden gerçekleştirildi.
Kendi eliyle ilmiği boynuna geçiren Deniz Gezmiş, nefesinin son anında “Yaşasın Türkiye Halkının Bağımsızlığı, Yaşasın Türk- Kart Halklarının Bağımsızlık Mücadelesi. Kahrolsun Emperyalizm’ diye haykırdı.
321 gündür ölüm orucunda olan Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in hayatı için kamuoyunun verdiği destek sürerken yine Grup Yorum’un seslendirdiği ‘Deniz Mahkemeye düşmüş avukatı ben olaydım’ parçası da Deniz’lere bir ağıt olarak yerini alıyor.
İSMET İNÖNÜ, BÜLENT ECEVİT RET, DEMİREL KABUL YÖNÜNDE OY KULLANDI
*THKO örgütü ile ilgili davaya 16 Temmuz 1971’de başlandı, karar 9 Ekim 1971’de belli oldu. İdam kararları TBMM'de görüşülerek oylandı. Tasarının tümü açık oya sunuldu ve ad okunmak suretiyle oylar tespit edildi. Açık oylamaya 279 milletvekilinin katıldığı, 238 kabul, 53 ret, 6 çekinser oy çıktığı Başkan tarafından ilan edildi. Cumhuriyet Senatosu tarafından 17 Mart 1972 tarihinde kabul edilen teklif, 25 Mart 1972 tarih ve 14139 sayılı Resmî Gazete de yayınlandı.
*23 Mart 1972’de kararın Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasının ardından CHP, Anayasa Mahkemesi’ne yasanın usulden bozulması talebiyle gitti. 6 Nisan 1972’de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarını öngören yasaya CHP'nin itirazı kabul edilirken Anayasa Mahkemesi 3 idamla ilgili yasayı iptal etti. Mahkemeye göre, yasa Meclisten, Anayasa’nın 85. maddesine aykırı biçimde çıkarıldı. 24 Nisan 1972’de toplanan Meclis, 2 çekinser, 48 ret oyuna karşı 273 oyla idamları "tekrar" kabul etti.
*Senatodaki görüşmelerde sergilenen tutum, bir önceki görüşmede olduğu gibi geçti. Yapılan oylamada 34 ret oyuna karşın 111 kabulle Senatodan geçti. Senatonun da kararı onaylamasıyla 6 Mayıs 1972’de Gezmiş, İnan ve Aslan hakkında idam kararları Ankara Cebeci Sivil Kapalı Cezaevi’nde yerine getirildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Zonguldak Milletvekili Bülent Ecevit ret oyu kullanırken Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel idam yönünde kabul oyu kullandı.
KANUN NO 1576: DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN VE HÜSEYİN İNAN’IN ÖLÜM CEZALARININ YERİNE GETİRİLMESİNE DAİR KANUN:
*Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın, ölüm cezalarına çarptırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi, Millet Meclisi’nin 9 Şubat 1972 tarihinde toplanan 37. birleşiminde Adalet Komisyonuna havale edildi. Başbakanlık tezkeresi ve Adalet Komisyonu raporu, 8 Mart 1972 tarihinde toplanan 57. birleşimde gündeme alındı.
*Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim tarafından 9 Şubat 1972 tarihinde Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan yazı, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığından alınan 31 Ocak 1972 gün ve AD. MÜŞ. 1972/392.7. sayılı yazının, Türk Ceza Kanununun 146/1 maddesini ihlâl suçundan hükümlü bulunan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a ait mahkûmiyet ilâmı, 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 244. maddesinin 3. fıkrası gereğince, ölüm cezalarının yerine getirilmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına vabeste bulunduğu belirtilerek gereğine delâlet edilmesi istendiğinden, dizi pusulasına bağlı 4 karton dosya ve iddianame ile gerekçeli hüküm, Askerî Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesi ve Askerî Yargıtay 2 nci dairesinin onama ilâmının, Anayasanın 64. maddesi gereğince ilişikte sunulduğunu belirtiyordu.
*Millet Meclisi’ne 7 Mart 1972 tarihinde sunulan Adalet Komisyonu Raporu ise aşağıdaki gerekçeyle ölüm cezalarının yerine getirilmesi hakkındaki kanunu içeriyordu. TBMM kaynaklarında yer alan bilgilere göre, Millet Meclisi’nin 10 Mart 1972 tarihinde Başkanvekili Fikret Turhangil başkanlığında toplanan 58. birleşiminin ilk gündem maddesi Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm cezalarının infazına dair kanundu.
*Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Hakkı Tekinel (İstanbul), Komisyon adına, gündemin birinci görüşmesi yapılacak işler bölümünün 30 sıra numarasında kayıtlı 3/734 ve 744 sayılı Adalet Komisyonu raporunun gündemdeki diğer bütün işlere takdimen öncelikle görüşülmesini talep eden bir önergeyi Meclis Başkanlığı’na sundu.
BÜLENT ECEVİT: ÖLÜM CEZALARIYLA İLGİLİ BİR MADDENİN ÖNCELİKLE GÖRÜŞMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM
Takririn aleyhinde söz alan Bülent Ecevit, ilke olarak ölüm cezalarıyla ilgili bir görüşme maddesinin bu kadar öncelikle görüşülmek istenmesini doğru bulmadığını, ölüm cezasını gerektiren konuların, üzerinde uzun uzadıya düşünmeyi, vicdan muhasebesi yapmayı gerektiren konular olduğunu belirtti. Bu cümle üzerine A.P. sıralarından “Ne vicdanı?” sesleri yükseldi.
Başbakan Nihat Erim de, Türkiye’nin büyük bir komplo karşısında kaldığını, Türkiye’yi bölmek ve parçalamak, demokratik rejimi, Türk Devletini yıkmak için silahlı mücadeleye çıkmış olanlar bulunduğunu, sıkıyönetimin bunları tespit ederek, zararsız hale getirmek ve suçluları muhakeme etmek için ilân edildiğini, bu kanun tasarısının, yetkili mahkeme tarafından verilen bir hükmü getirdiğini, bu hükmün infaz edilip edilmemesine ait kararı Anayasaya göre Parlamento’nun vereceğini ve Parlamentonun takdir hakkını kullanmasına hükümetin etki yapmasının doğru olmayacağını ifade etti.
MEHMET ALİ AYBAR: BU SUÇLARIN KARŞILIĞI İDAM CEZASI DEĞİL; 20 YILDAN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE AĞIR HAPİSTİR
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Aybar da, Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan›ın dava dosyasına göre maddî fiillerinin, banka soymak, adam kaçırmak ve alıkoymak, emniyet kuvvetlerine karşı silâh kullanmak ve silahlı gizli siyasal bir örgüt kurmak gibi fiiller olduğunu söyleyerek bu suçların Ceza Kanunundaki karşılıklarının idam cezası olmadığını, bu kişilerin fiillerinin, hükümet aleyhine halkı silâh ve patlayıcı maddeler kullanmak suretiyle isyana teşvik etmek niteliği taşıması durumunda da Ceza Kanununun 149/1. maddesine gireceğini ve cezasının 20 yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis olduğunu vurguladı.
Oysa Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Ceza Kanununun 146. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak cezalandırıldıklarını, fakat bu gençlerin Anayasayı zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisini zorla devirmeye teşebbüs etmediklerinin, böyle bir fiili işlemediklerinin açık bir gerçek olarak belirtti.
MİLLET MECLİSİ’NİN 10 MART 1972 TARİHLİ OTURUMUNDAN ÖNEMLİ KONUŞMALAR
CHP’li Niğde Milletvekili Mevlüt Ocakçıoğlu: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın haklarındaki idam kararının infazına verilen karara muhalifim. Ben bir hukukçu gözüyle, bu ülkenin şartIarını bilen bir insan olarak meseleyi enine boyuna inceledim, geniş tetkikler yaptım, ölüm cezalarının infaz edilmesine dair Komisyon kararına iştirak edemedim, muhalif kaldım.
Ben de bir hukukçu olarak bu filleri benimsemekteyim. Sebep 2. Mahkeme kararında bu insanların feryadı şöylece formüle edilmiştir: Ağalara, tefecilere, finans kapitale ve onların temsilcisi siyasî iktidara karşı mücadele yasal yollar kapanmıştır. Bu mücadele silahlı mücadele olacaktır. Bu feryadın bir ağırlığı var. Bahsedilen gruba karşı bir diğer grubun müdafaası. Bu gençler ilk adımlarını bu formülün içine atmadılar, inanırım ki, son adımları da bu değildir.
Fakat bir meselenin vuzuhu ve bir tarzı idarenin ıslahı sıkıntısı çıkış noktası olmuştur. Bu delikanlıların âdeta bu maceraya itildikleri, cemiyet şartlanma, idare tarzının bu delikanlıları bu mecraya ittiği kanaati içindeyim. Şöyle ki:
Deniz Gezmiş ve arkadaşları sokakları dolduran ve bağıran on binlerce üniversiteli veya işçi genç gibi toplumun köy ve gecekondu kesiminden fakirlik, yoksulluk ve bin türlü dert ve çilenin içinden gelmişlerdir üniversiteye, fabrikalara. Halen de aynı yerlerde dert ve çileyi çekmekte olan kimselerdir. Ayda 200 ilâ 300 lira ile üniversite muhitinde geçinmek, okumak sıkıntısındaydılar.
Evet, sefalet içindeki geniş kitle ses çıkarmıyordu. O halde kime ne idi. Kitle ses çıkarmıyordu, bir tevekkülün içindeydi, ama bu acıyı, bu zehiri içine ılık ılık akıtıyordu. Ama, ülkede yaşayanlar yavaş yavaş uyanıyor, Anayasamızın getirdiği imkânlar içinde sosyal teşekküller kuruluyor, elinden alınmış haklan eşeliyor, insanca bir yaşantı istiyordu.
Ülkenin üvey evlâdı olmadığını anlamak istiyordu. Almanya'ya gidiyordu, dünyayı görüyordu. Ankara'da, İstanbul'da olanları denetliyordu. Anayasa, Devletimize sosyal hukuk Devleti niteliğini vermiş, sosyal Devletin fertlerine insan haysiyetine yaraşır geçim imkânları temini bakımından zaruri olan ihtiyaçlarının karşılanması görevinde olduğunu, sosyal adalet, ekonomik denge, sağlık ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasını istiyordu.
Ancak aradan seneler geçtiği halde bu görevlerin gerçekleştirileceğine dair bir adım ve bir işaret dahi yoktur. Herkes dünyaya çile çekmek için değil bir iyi yaşama, bir mutluluk, hiç olmazsa insan haysiyetine yaraşır bir yaşama seviyesi içinde olmak için gelmişti. Bunu temin için meşru yollardan çalışacak, gerektiğinde önüne çıkan engeller ile de kavga edecekti.
Bu delikanlılar bu badireye böyle itildiler. Gerçek kabahat nerededir, kimdedir? Bu çocuklar nasıl bir nefis müdafaasının, nasıl yaygın bir davanın hangi noktasından Kafamı avucumun içine alıp düşünüyorum. Bu delikanlıları idam edelim diyemiyorum. Biliyorum, hepimiz biliyoruz. Üç kişinin idamı ile mesele halledilemez. Bugün bir genç grup ve bir halktan grup bu insanların kendi ıstıraplarının kendilerinin müdafileri olduğuna inanıyorlar.
Bu delikanlıların fakir halkın meseleleri için kendilerini ateşe attıklarına inananlar var. -Bu dava büyür, bu yangın genişler. Bunları asmakla mesele bitmez. Meselelerimizin elbirliğiyle temeline inmemiz gerekmektedir. Cemiyetin diğer kesimi dahi bir gün bu insanları mâruz ve haklı görecektir.
'Kabahati cemiyet nizamında, idarenin bozukluğunda görüyorum. İdamın infazına kabul diyemiyorum. Telâfisi mümkün olmayan bir karara evet diyemiyorum.
Sebep 3. Bu delikanlılara ve bunları savunmak isteyenlere ve gerçekçilere bir kısım insanlar komünist diye haykırıyorlar. Bu gençler aslında komünist değillerdir. (A. P. sıralarından gürültüler)
Bu delikanlılar Amerikalıları kaçırdılar, fakat çağrıya uydular, en iyi muameleyi yaptılar, öldürmediler ve ailelerine iade ettiler, öldürebilirlerdi. Bunlar polis öldürmek istemediler, maksatları kendilerine bir taraf olarak hareket eden ve işkence ettiren Hükümete karşı bir uyarı olarak polis kulübesinin tabanına kurşun sıktılar. Bu insanlar bankalardaki paraları aldılar, soydular, ancak nefislerine kullanmak için değil, banka kredileri yolsuzluğunu ve kitabına uydurularak yapılan soygunları protesto ve bu paraları içtimai ve idarî düzensizlikleri düzene koymak için soydular, müdafaaları bu. Paraları yemediklerine göre, aleyhte konuşmaya da kendimizi yetkili göremiyorum. Hareketlerinde bir hunharlık, bir şenaat derecesi görülmemektedir.
Bir siyasî atıfet gerekmektedir. Muhalefetimin sebepleri bunlardır. Arkadaşlarıma da tepkilerden sıyrılarak karar vermelerini diliyorum. Hürmetlerimle.
MEHMET ALİ AYBAR (İstanbul) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan hakkındaki kesinleşmiş ölüm cezalarının yerine getirilmesi, ya da getirilmemesini Yüce Meclis bugün karara bağlayacaktır. Bu kararı her birimiz vicdanlarımızla başbaşa ve tarihî sorumluluğumuzun tam idraki içinde vereceğiz.
Adı geçen gençler Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını ilgaya ve bu kanunla teşekkül etmiş olan 3üyük Millet Meclisini İskata veya vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüsten ve sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye tevessül eylemekten ölüm cezasına çarptırılmışlardır.
Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının işledikleri fiiller adam kaçırma ve alıkoyma, banka soygunu, güvenlik kuvvetlerine karşı silâh kullanma, otomobil çalma gibi ağır suçlardır. Ancak, bunların siyasî suç niteliğinde oldukları da muhakkaktır.
Ölüm cezasına çarptırılan bu üç genç birtakım ağır suçlar işlemişlerdir. Bu bakımdan elbet ceza göreceklerdir.
Ölüm cezaları uygulanmamalı denilirken kimse, bunların cezasız kalmasını, serbest bırakılmalarını önermiyor. Adam kaçırmışlar, alıkoymuşlar, banka soymuşlar, güvenlik kuvvetlerine karşı silah kullanmışlar, otomobil çalmışlar. Tabiî bu suçlar cezasız kalamaz. Fakat, bu suçları neden işlemişler, bu noktaya nasıl, neden gelmişlerdir?
Oyunuzu kullanırken bunu bilmek zorundayız. Bu 3 genç, maddî fiillerinden, yani banka soyduklarından, adam kaçırdıklarından, güvenlik kuvvetlerine karşı silâh kullandıklarından dolayı ölüm cezasına çarptırılmıyorlar. Marksist, Leninist oldukları için bu fiilleri, basmakalıp bir Marksist, Leninist strateji klişesine göre değerlendirilerek, cezalandırılıyorlar. İdeolojik durumlarından hareketle, bunların Anayasayı zorla ilgaya ye Türkiye Büyük Millet Meclisi zorla ıskata teşebbüs ettikleri sonucuna varılıyor. Şöyle bir mantık kuruluyor.
Bunlar Marksist, Leninisttir. Marksist, Leninistler burjuva düzenini zorla devirmeyi ve proleterya diktatörlüğü kurmayı hedef almışlardır. Şu halde bunların giriştiği eylemlerin amacı, Anayasayı zorla ilga ve Meclisleri zorla ıskattır. Oysa, ceza hukukunun fiil ile netice arasında doğrudan bir rabıtanın bulunmasını öngören temel ilkesi ve Ceza Kanunumuzun 1, 64 ve 65 nci maddeleri, yukardaki mantığa iltifat edilmesine izin vermez.
MEHMET ALİ AYBAR (Devamla) — idam sehpasına gönderilenler, iktidarda olsalardı, şüphesiz bu yolculuğu yapmayacaklardı. Bu gerçek, kamu vicdanında iyice yerleştiği için, halk siyasî idamları hiçbir vakit tasvip etmemiştir. (A. P. ve D. P. sıralarından gürültüler)
BAŞBAKANLIK TEZKERESİ
MİLLET M E C L İ S İ S. Sayısı :
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarına çarptırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve Adalet Komisyonu
raporu (3/744)
T. C.
Başbakanlık 9.2. 1972
Özlük ve Yazı İşleri : 5/4 - 729
MÎLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Ankara Sıkıyönetim, Komutanlığından alınan 31 Ocaik 1972 gün ve AD. MÜŞ. 1972/392.7. sayılı
yazıda, Türk Ceza Kanununun 146/1 maddesini ihlâl suçumdan hüikümlü bulunan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan'a ait mahkûmiyet ilâmı ile bu hükme mesnet teşkil eden dâva dosyasının fotokopilerinin gönderildiğine temas edildikten sonra, 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 244 ncü maddesinin 3 noü fıkrası gereğince, ölüm cezalanma yerine getirilmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına vabeste bulunduğu belirterek gereğine delâlet edilmesi istendiğinden, dizi pusulasına bağlı 4 karton dosya ve iddianame ile gerekçeli hüküm, Askerî Yargıtay Başsavcılığının tebliğnamesi ve Askerî Yargıtay 2 nci dairesinin onama ilâmının, Anayasanın 64 nolu maddesi gereğince ilişikte sunulduğunu saygı ile arz ederim.
Prof. Dr. Nihat Erim
Başbakan
Adalet/ Komisyonu Raporu
Millet Meclisi
Adalet Komisyonu 7.3.1972
Esas No: 3/744
Karar No: 34
Yüksek Başkanlığa
Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir, tebdil
veya ilgaya ve bu kanunla teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ıskata veya vazifesini
yapmaktan men'e cebren teşebbüs etimekten sanık, Erzurum Ilıca nahiyesi Özlük köyü, hane 27,
cilt 5 ve sayfa 129 da nüfus siciline kayıtlı Cemil oğlu, Mukaddes'ten doğma, 1947 doğumlu Deniz
Gezmiş ile, Yozgat iline bağlı Çekerek ilçesi Kuşsaray köyü, hane 21, cilt 13/2, sayfa 88/114
te nüfus siciline kayıtlı Beşir oğlu, Mediha'dan doğma, 1947 doğumlu Yusuf Arslan ve Kayseri Sarız
ilçesi Bahçeli mahallesi, hane 31, cilt 2, sayfa 45 te nüfus siciline kayıtlı, Hıdır oğlu, Selver'-
den doğma, 1949 doğumlu Hüseyin İnan'ın hareketlerine uyan T. C. K. nun 146/1 maddesi uyarınca
ölüm cezasıyle mahkûmiyetlerine dair Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No. lu Askerî Mahkemesinden verilen 9 . 10 . 1971 tarih, 1971/13 esas, 1971/23 karar sayılı hüküm, Askerî Yargıtay
2 nci Dairesinin 10 . 1 . 1972 tarih ve 1971/457 - 1972/1 esas, 1972/1 karar sayılı ilâmı ile kesinleşmiş
ve tashihi karar talebi de, Askerî Yargıtay Başsavcılığının 3 . 2 . 1972 tarih ve 1972/187 -
38 sayılı kararıyle reddedilmiş bulunduğundan, bu işe ait dosya Başbakanlığın 9 . 2 . 1972 tarih ve
5/4 - 729 sayılı tezkeresine ekli olarak 9 . 2 . 1972 tarihinde Komisyonumuza tevdi «dilmekle tetkik
edilip müzakere olunmuştur.
Mahkeme ilâmında da tafsilen yazılı olduğu üzere sanık Deniz Gezmiş ile Yusuf Arslan ve Hüseyin
İnan'm; Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir,
tebdil veya ilgaya ve bu kanunla teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ıskata veya
vazifesini yaptaalktan msen'e celbren teşeıfabüs etmek suçlarım işlemiş bulundukları anlaşılmış olduğundan,
Komisyonumuzca Anayasanın 64 ncü maddesi gereğince sanık Deniz Gezmiş ile Yusuf
Arslam ve Hüseyin înan'm ölüm cezalarının yerine getirilmesine mütedair ilişik kanun teklifinin.
Yüce Meclise sunulmasına ve öncelik ve ivedilikle görüşülmesine 6 . 3 . 1972 tarihinde karar verilmiştir.
Gereği yapılmak üzere işbu rapor Yüksek Başkanlığa saygıyle sunulur.
Adalet Komisyonu Başkanı Sözcü
İstanbul Sivas
1. Hakkı Tekinel Tevfik Koraltan
ADALET KOMİSYONUNUN DEĞİŞTİRİŞİ
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnanhn ölüm cezalanmn yerine getirilmesine dair Kanun
MADDE 1. — Askerî Yargıtay 2 nci Dairesinin 10 . 1 . 1972 tarilh ve 1971/457 - 1972/1 esas,
1972/1 karar sayılı ilâmı ile kesinleşen, Askerî Yargıtay Başsavcılığının 3 . 2 .1972 tarilh ve
1072/187 - 98 sayılı Karariyle tashihi karar talebi reddedilen, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı
1. No. lu Askerî Mahkemesinin 9 . 10 . 1971 tarih, 1971/13 esas, 1971/23 karar sayılı hükmü ile
T. 0. K. nun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkûm edilmiş bulunan, Sicilli nüfusta Erzurum
Hıca Nahiyesi özlük Köyü, hane 27, cilt 5 ve sayfa 129 da kayıtlı Cemiloğlu Mukaddes'ten
doğma 1947 doğumlu Deniz Geziniş, ile Yozgat iline bağlı Çekerek ilçesi Kussaray Köyü, hane 21,
cilt 13/2 sayfa 88/114 te kayıtlı Beşiroğlu MedihaHan doğana 1947 doğumlu Yusuf Arsüan ve
Kayseri Sarız ilçesi Bahçeli mahallesi1, hane 31, cilt 2, sayfa 45 te kayıtlı Hıdıroğlu Selver'den
doğma 1949 doğumlu Hüseyin İnan hakkındaki işbu ölüm cezaları yerine getirilir.
MADDE 2. — Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3. — Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür
medyafaresi.com