Zeyrek yazısında, "İlk iki ay boyunca başvuru gündeme alınmadı. Gerekçe sorulunca 'güvenlik soruşturması sonucunu bekliyoruz' karşılığı verildi. Anayasa Mahkemesi kararı nedeniyle güvenlik soruşturması da gereksizdi. Buna karşın, bu gerekçe makul karşılandı ve ilgili kurumlardan güvenlik soruşturması raporları beklendi. Üçüncü ayın sonunda o raporlar da RTÜK'e ulaştırıldı. Güvenlik açısından da hiçbir sıkıntı yoktu." düşüncesini dile getirdi.
Zeyrek, "Buna karşın RTÜK, SÖZCÜ'nün başvurularını gündeme dahi almadı. RTÜK'ün CHP'li üyesi İlhan Taşçı, son yedi ayda, 18 benzer başvuruyu sonuçlandıran RTÜK'ün SÖZCÜ TV dosyası söz konusu olunca 9 aydır hiçbir şey yapmamasının Anayasa suçu olduğunu savunuyor.
SÖZCÜ de haklı olarak soruyor 'Mevzuata aykırı hiçbir durum olmadığı halde SÖZCÜ'nün başvurusu neden sonuçlandırılmıyor? RTÜK SÖZCÜ'den neden çekiniyor?' Muhtemelen, sizler bu sorulara 'iktidar, muhalif kanal ister mi hiç' sorusuyla karşılık veriyorsunuzdur." değerlendirmesinde bulundu.
Zeyrek yazısında şunları kaydetti:
Ne yazık ki, yapılanlar da sizi haklı çıkaracak nitelikte ama konuyu yakından takip eden biri olarak asıl önemli olan soruların şunlar olduğunu düşünüyorum:
SÖZCÜ TV'ye olumsuz tavır doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan mı kaynaklanıyor yoksa ilgili kurumlardaki bürokratlar ile onları etkileyen bir gruptan mı?
Birileri, bir çok alanda olduğu gibi “Cumhurbaşkanı'nı aşamıyoruz” diyerek kendi kararlarıyla ilgili, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasına mı saklanıyorlar?
Ben, içeride ve dışarıda binlerce konuyla uğraşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi gücü bırakıp SÖZCÜ TV'yi engellemeye çalışacağı kanaatinde değilim ve böyle bir ihtimali düşünmek dahi istemiyorum.
Ancak sonuçta ister Cumhurbaşkanı Erdoğan olsun, ister başkaları, karar vericilere şu önemli iki detayı hatırlatmak isterim:
Birincisi, SÖZCÜ TV, objektif, basın meslek ilkelerinden, vatanseverlikten, ülkenin birliğinden/bütünlüğünden/çıkarlarından, millet iradesinden, demokrasiden ödün vermeden, “ana akımı” ve “makulü” yansıtacak bir yayın yapma arayışındadır. O nedenle iktidarın “muhalif olacak” ön kabulü varsa bu tamamen önyargıdan ibarettir.
İkincisi de bir ülkenin sürdürülebilir ekonomik kalkınmasının en önemli teminatı olan “iş ortamı ve girişim özgürlüğü” açısından, bir yatırımın hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmesinin çok ciddi bir sorun olduğudur. Hükümetler, bürokrasi, bilerek ya da isteyerek büyümenin ve refahın itici gücü olan yatırımcıların önüne böyle engeller çıkarmayı sürdürürse, biz ne istihdamı ne ülkeyi ne de refahı büyütebiliriz.
Yani, SÖZCÜ TV'nin yaşadığı durumda, mesele bir televizyon kanalını engellemek değil, iş ortamı ve girişim özgürlüğünün korunması meselesidir.
Dilerim Cumhurbaşkanı Erdoğan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, olaya bir de bu açıdan bakarlar.
Yazının devamı için TIKLAYIN