Manken Didem Soydan, 17 yaşında lösemi sebebiyle hayatını kaybeden Kaan Özelçam'ın geride bıraktığı mektubundaki son dileğini yerine getirmek için harekete geçti. Soydan, LÖSEV'in, hayata geçirmek istediği Lösante Hastanesi'ne ruhsat verilmesi için Change.org'da bir kampanya başlattı.
Kaan'ın "Beni lösemi değil, bürokrasi öldürecek. Bu mektubu herkese iletebilirseniz belki de başka lösemili çocuklar sizin sayenizde bu cihazın çalıştığını görebilirler" sözlerini kullandığı mektupla, herkesi kampanyaya davet eden Soydan, Sağlık Bakanlığı'na da tepki gösterdi.
"Nasıl uyuyorsunuz siz yataklarınızda Sağlık Bakanlığı!"
Soydan kişisel sosyal medya hesabından, "Lösemi hastası binlerce çocuk LÖSEV 'in tam teşekküllü hastanesinde tedavi görebilecekken neden başka hastanelere yönlendiriyor? Kimse rahatsız olmuyor mu senelerdir çırpınıyor LÖSEV! Nasıl uyuyorsunuz siz yataklarınızda Sağlık Bakanlığı!" diye yazdı.
İşte Kaan'ın hikâyesini anlatan Change.org'daki kampanya:
Merhaba, ben Didem Soydan. Altı sene önce lösemi hastalığına yakalanan Kaan'ın hikayesi ve ölmeden önce annesine yazdığı mektubu beni derinden etkiledi. Lösev'in Lösante Hastanesi'nin imkanları olmasına rağmen Kaan, sırf bürokratik engeller nedeniyle hastalığının en zor seviyesinde başka hastanede tedaviye gönderilmek zorunda kalıyor ve mektubunda bu nakil nedeniyle yaşadığı zorlukları anlatıyor.
Kaan, annesine yazdığı mektubun bir bölümünde diyor ki: “Beni lösemi hastalığı öldüremedi ama bürokrasi canavarı öldürebilecek. Belki de sayılı günlerim kaldı. Ben görmedim ama bu mektubu herkese iletirseniz, sizin sayenizde başka lösemili çocuklar bu cihazın çalıştığını görebilirler. Saygı ve sevgilerimle…”
Araştıran görecektir: Lösev, dünyanın en iyi radyoterapi cihazlarına ve Kliniğine sahip olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı'nın ruhsat vermemesi sonucu cihazları kullanamıyor.Çocuklar tedavi için yetersiz cihazlara sahip hastanelere gönderiliyor.
Elde en iyi cihazlar varken, çaresizliğe mahkum edilip, tedavi engelleniyor. Benim bu durumu gerçekten aklım almıyor. Sağlık Bakanlığı, Lösev'e ruhsat versin! Daha fazla çocuk ölmesin diye bu kampanyayı başlattım.
17 yaşında hayatını lösemi ve bürokrasi nedeniyle kaybeden Kaan'ın dileğini yerine getirmek istedim.
Lütfen siz de bu kampanyayı imzalayıp paylaşarak destek verin, hep birlikte Kaan’ın mektubundaki dileğinin gerçekleşmesini sağlayalım.
Kaan'ın annesine yazdığı mektubun tam metnini aşağıda paylaşıyorum:
Ben bundan 6 sene önce lösemi hastalığına yakalandım. Ankara’da Lösev’in Lösante hastanesi’nde çok zor olan tedavim başladı, 2 sene sürdü. Tam “iyileştim” derken hastalığım tekrarladı. Tekrar başa döndük ve 3 yıllık tedaviye başladık.
Hiç yıkılmadım, “ben bu hastalığı yeneceğim” diye anneme, kardeşlerime söz verdim. Ama lösemi canavarı beni 3’üncü kez pençesine alıp lösemi tekrarlayınca tam umudum kırılmak üzereyken Lösev’in doktorları yine imdadıma yetişti ve “artık sana kemik iliği nakli yapacağız ve yaşatacağız” dediler.
3’üncü defa uzunca bir kemoterapi aldım, yine saçlarım döküldü, ateşler içinde yandım ama sonunda kemik iliği nakli servisi’ne geçmeyi başardım.
Lösev Lösante hastanesi’nin kemik iliği nakli servisi tıpkı bir uzay üssü. Her tarafı havadaki gözle görülmeyen en küçük tozları, mikropları süzen hepa filtrelerle kaplı.
Doktorlar, hemşireler içeri girerken özel solüsyonlarla yıkanıyorlar, çok özel kıyafetler giyiyorlar.
Annemden başka kimse içeri giremiyor, o da dışarı çıkamıyor.
Adeta fanusta yaşıyordum. Kapıların birisi kapanmadan diğeri açılmıyor. Anlayacağınız, sağlığımız için dünyanın en steril kemik iliği nakil merkezi’ndeydim.
Bir gün hematoloji uzmanı profesör doktor odamıza geldi ve “artık radyoterapi (ışın tedavisi) alacaksın, sonra da kemik iliği naklini gerçekleştireceğiz.
Ama radyoterapi için başka hastaneye gideceksin” dedi.
Hemen,
- "bizim hastanemizde yok mu?" dedim.
"Var, hem de dünyanın en iyi radyoterapi cihazları var ama kullanamıyoruz" dedi.
- "Neden?" diye sordum.
Çünkü Sağlık Bakanlığı ruhsat vermiyor, yani çalıştırmamız yasak.
- Neden, kötü bir şey mi yaptınız?
Hayır, her şey yönetmeliklere uygun. hatta türkiye atom enerjisi kurumu’ndan (taek) ruhsat da alındı ama kullanamıyoruz.
Bağışıklık sistemim çökmüşken ve bu servisten dışarı adım atmamam gerekirken hem sabah hem de akşam (günde 2 defa) başka bir hastanede radyoterapi almak için dışarı çıktım ve ışın aldım.
Düşünebiliyor musunuz? Hem milletin tuğla tuğla bağışlarıyla satın alınmış dünyanın en mükemmel, 5 milyon dolarlık aleti Lösante hastanesi’nde çürüyor hem de ben aynı hastanede 2 kat aşağıdaki bu özel merkezde ışın tedavisi alabilecekken dışarıya yani mikrop dolu ortama çıkıp hayatımı tehlikeye atıyorum.
En son olarak size şunu itiraf etmek istiyorum: “Beni lösemi hastalığı öldüremedi ama bürokrasi canavarı öldürebilecek."Belki de sayılı günlerim kaldı.
Ben görmedim ama bu mektubu herkese iletirseniz, sizin sayenizde başka lösemili çocuklar bu cihazın çalıştığıni görebilirler.
Saygı ve sevgilerimle.
Kaan Özelçam