Dilipak, "Aile, eğitim ve seçim" başlığıyla yayımlanan yazısında "Seçime doğru toplumda çok yüksek bir talep haline gelen birkaç madde var. Özetle, bunların ilki aile. Aileyi ifsad eden İstanbul Sözleşmesindeki imza geri çekilmelidir" ifadesini kullandı.
"Bakanlık ve parti yönetimlerinde, üst bürokraside ciddi bir değişiklik talebi var" diyen Dilipak, "Bu talepler seçim sonrasına bırakılırsa bunun sandığa yansıması hiç hoş olmaz" ifadesini kullandı. Dilipak şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanının ailesi ya da ona yakın vakıf ve derneklerin bundan sonra icraatlarında daha dikkatli olmaları gerek. Erdoğan’ın, Aile Meclisi Platformu üyesi Adem Çevik’in aile ile ilgili toplumdaki beklentileri dile getirmesinin İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projelerine ilişkin “İstanbul Sözleşmesi nas değildir” ifadesini kullanması bu konuda toplumda ciddi bir beklentiye sebep oldu.
İftara katılan kanaat önderleri ve STK temsilcilerinin, Çevik’e cevap vermek isteyen KADEM temsilcisine karşı salondakilerin büyük bir kısmının protesto için seslerini yükseltmeleri toplumdaki birikim ve oluşan tepkinin seviyesini göstermesi açısından önemli.
Bakın, aile konusunda bu defa da erkeği koruyalım diye kadını harcamayalım. Kadınlar sadece çocuk doğurmaz, toplumu doğurur. Her kadın ve erkek bir başka kadının eseridir. Kadın iffet ve şefkatin timsalidir. “Boş ol” de, “bir takım elbise, iddet süresi yemek, bitti” demek doğru değil. Kur’an-ı Kerim’deki tek düzenlemeden yola çıkarsanız olmaz. Bütün olarak vahyin gölgesinde, resulün örnekliğinde bir çözüm bulmamız gerek.
Çocuklarını o okula gönderenler memnun olabilir ama o KADEM’in çalışmaları konusu da rahatsızlık duyanlarla aynı rahatsızlık, mesela TÜRGEV’in Palet’i için de, o kadar olmasa da, söz konusu olabilir. Birçok kişi aslında konunun çok da farkında değil. Bu anlamda Montessori’yu İbni Haldun Üni.’nin alnına çakmak ne kadar doğru bir yaklaşım. Bunları düzeltmek için ille de Erdoğan’a mı ulaşmamız gerekiyor.