Türkiye’de zora düşen önemli bazı şirketlerin, batılıların Türkiye’deki mutemet şirketler üzerinden bazı şirketleri ele geçireceklerini söyleyen Dilipak, "Yani bir bakıma, bu şirketler yarın TMSF’ye geçip kayyım atanarak, Varlık Fonuna devredilmeden, Batılı finans kuruluşları konuya müdahil olarak, yerli işbirlikçilerini bu şekilde kayyım tayin etmek için bir süreç başlatıyorlar" ifadelerini kullandı.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın, "Para para para…" başlığıyla (15 Eylül 2019) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Bir zamanlar Eurovision diye bir müzik yarışması vardı. Ajda Pekkan “Para para para” diye bir şarkıyla katılmıştı. “Petroil” diye bir sevgilisi de vardı bir zamanlar. Petrol’dü aşkımız. Para ile başımız belada. Para put, para fitne, para oltadaki yem!
“Varlığı bir dert yokluğu yara” bu paranın. Bir bakıyorsunuz para muslukları kesilmiş. Bir bakıyorsunuz her yerden para yağıyor Türkiye’ye.
Şimdi yeni bir operasyonla karşı karşıyayız. Söyleyeyim, içerideki patronlar, dışarıdaki patronlardan dibe vuran ekonomide satılık kelepir fabrikaları Sam amcaları adına satın almaya hazırlanıyorlar. Bu gelenler Euro Kayyım!. Niye zordaki şirketler TMSF’ye geçsin, Euro Bank da yapar bu işi!? Şimdi bu süreçte yaşananlara bakıp, “Amerikan ekonomi bakanı hoş gelmişler” mi diyeceğiz. O da kesenin ağzını açmış ve diyor ki, “500 milyon dolar da benden!”
EBRD European Bank / Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, 2019 yılı içinde Türkiye’ye 1 milyar Euro yatırım yapacağını açıkladı. EBRD bugüne kadar Türkiye’de 300 projeye 11,5 milyar Euro değerinde yatırım yaptı. Bu girişimler için dış kaynaklardan 2,3 milyar Euro finansman desteği sağladı.
Geçtiğimiz yıllarda Koç Holding’in başlattığı ‘Ülkem için toplumsal cinsiyet eşitliğini destekliyorum.’ kampanyası ve “He For She girişimi”ni destekleyen, imzaladığı ‘İş’te Eşitlik Bildirgesi’ ile kadınların ekonomiye katılımını artırma taahhüdü veren Ford Otosan, iş hayatında cinsiyet eşitliği için yaptığı çalışmalarla Avrupa Kalkınma ve İmar Bankasından ‘Cinsiyet Eşitliği’ ödülü kazanmıştı. Birileri diyor ki, batıdan gelen bu paraların geliş sebebi ve adresi belli. Türkiye’de zora düşen önemli bazı şirketler, batılıların Türkiye’deki mutemet şirketler üzerinden bu şirketleri ele geçirecekler. Yani bir bakıma, bu şirketler yarın TMSF’ye geçip kayyım atanarak, Varlık Fonuna devredilmeden, Batılı finans kuruluşları konuya müdahil olarak, yerli işbirlikçilerini bu şekilde kayyım tayin etmek için bir süreç başlatıyorlar.
Bakın, Çin ASEAN ülkelerinin nerede ise %70’inde büyük, stratejik kuruluşlarının %80’ine kadar satın aldı. Malezya’da Çinlilerin nüfus olarak oranı %15, ama ekonomideki hakimiyetleri %80.
Çin sadece ASEAN bölgesinde değil, Afrika’da da özellikle maden alanlarını satın alıyor.
Bu ayın ortalarında basında şöyle bir haber yer aldı: Hong Kong Borsası Londra Borsası’nı satın almak için 39 milyar dolar teklif etti. Satışın gerçekleşmesi halinde 70 milyar dolarlık “küresel bir borsa” oluşturulması planlanıyor.
Sahi neden biz D8 ülkeleri arasında ortak bir banka ve takas bank kurmuyoruz. Hem yerel paralarla ticaret yapılabilir. Hem ortak plastik kart, ortak fon, ortak yatırım, Barter ve diğer finansal enstrümanların kullanılabilmesi için işbirliğine gitmiyoruz. Hatta ortak bir sanal para, altın karşılığı sanal para da üretebilir.
Yıllardır söylüyorum ama, aslında “küfretmeye alıştırıldığımız” şu “Galata”yı ve “Tophane”yi yeniden inşa etmemiz gerek. Yani, daha doğrusu İstanbul’u bir “Finans Merkezi” yapmaktan öte, İstanbul’da, şehir dışında bir “Serbest finans bölgesi” kurulması gerek, ama vadesi var demek ki, olmuyor işte.