Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden emekliliğe ayrılan Mehmet Görmez çalışma arkadaşlarına veda etti. Konuşmasında herkesten helallik isteyen Görmez, ayrılığın perde arkasına ilişkin de bir açıklamada bulundu. Görmez açıklamasında ' Diyanet teşkilatı bir daha sapkın hiçbir dini yapı konusunda gecikmiş olmanın mahcubiyetini yaşamamalıdır' ifadesine kullandı.
Görmez'in konuşmasından satır başları:
Üzerimde hakkı olan herkesten helallik diliyor, herkese hakkımı helal ediyorum. Hayat bize bir emanettir. Öyle ki insan kendi canının, hatta bir tek nefesinin dahi sahibi değil, emanetçisidir. Dünya hayatında vazifelendirildiğimiz bütün işler de bize emanettir.
Denize açılan sayısız masum insan Akdeniz'e gömüldü. Cansız bedenler sahillere vurdu. Gazze defalarca bombalandı. Kudüs'te, Filistin'de zulüm durmaksızın devam etti. Arakan'da, Myanmar'da zulüm devam etti. Kısaca, İslam ümmeti büyük acılara gark oldu, ancak gücümüz ve nefesimiz yetmedi.
Diyanet İşleri Başkanı olarak ne kadar sorumluluk sahibi idiysem bugün mahiyet olarak aynı, derece olarak farklı bir sorumluluk taşıyorum, mümin olarak.
Huzurunuzda onyıllarca bana ders veren hocamın her derste tekrarladığı cümlesi vardır, İslam'da din adamı yoktur, herkes dininin adamıdır. Bu kutlu yolda azimle yürümeye ve bu istikamette çalışmaya devam ettim.
FETÖ ve DAEŞ'le mücadelemizi hep sürdürdük. İslamafobi belasıyla da samimiyetimizle karşı çıktık. Başkanlığımızın sadece 15 Temmuz gecesinden milletimizin istiklaleline yönelik FETÖ saldırısına karşı aldı inisiyatif daima boynumuzda madalyadır.
Bir kardeşiniz olarak bazı korku ve endişelerimi paylaşmak istiyorum; Coğrafyamızı kuşatan bazı din söylemleri asla Diyanet'in mihrap ve kürsülerine yaklaşmamalıdır. Diyanet'in buna asla izin vermeyeceğine olan inancım tamdır. Diyanet tarih boyunca medeniyetler kuran ana yoldan, ehli sünnetten sapmadan başta Alevi vatandaşlarımız olmak üzere aynı vatanı, aynı toprağı, aynı havayı paylaştığımız farklı inanç mensubu kardeşlerimizi daima kucaklayarak yoluna devam edecektir. Ortak tarihin armağanı olarak gördüğümüz bütün dini azlınlıkar, Diyanet'in varlığını hissederek azınlık duygusuna dahi kapılmamalıdır. Diyanet teşkilatı bir daha sapkın hiçbir dini yapı konusunda gecikmiş olmanın mahcubiyetini yaşamamalıdır.
7 kıtada insanlığın iyilik hareketine dönüşen Türkiye Diyanet Vakfımız, milletimizin hayır ve yardımlaşma eri olarak hizmetlerine devam etmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın aziz milletimizin gönlündeki yeri ve devlet bürokrarisindeki yeri arasındaki konumlar mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir.
Bugüne kadar bir çok toplantıda kendilerine hitap etme şerefine naif olduğum kişilere sesleniyorum; onların cemaati olarak onları dinleyeceğim, namazlarda arkalarında saf tutacağım. Benim kendilerine duadan başka verecek bir şeyim yok...
Teşekkür borçlu olduğum insanlar var. Her hizmet kaleminde gücünü hep hissettiğim Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum. Başbakanlarımıza, bakanlarımıza, mesai arkadaşlarımıza, din görevlisi arkadaşlarıma, kürsülerinden hitap ettiğim radyo ve televizyon kanallarından seslendiğim vatandaşlarımıza müteşekkirim. Bütün hocalarıma teşekkür etmeyi, yerine getirilmesi gereken bir vazife olarak görüyorum. Bir eşin fedakarlıklarının ötesinde daima bir dost ve arkadaş olarak hep yanımda olan kıymetli eşime, evlatlarıma teşekkür ediyorum.