Doğan Grubu’nda son zamanlarda çok ilginç şeyler yaşanıyor.
Grubun, Erdoğan ile ilişkisinin yönetiminde arka arkaya krizler çıkmaya başladı.
Giderek “yönetilemez” hale gelen bu krizlerden sonuncusu, çok yakın zamanda meydana geldi.
CNN TÜRK’ün deneyimli yüzü Şirin Payzın bir süredir salı akşamları “Ne Oluyor?” adında bir haber programı yapıyor.
Payzın’ın aldığı konuklar ses getiren, gündem yaratan açıklamalarda bulunuyor.
Ancak, “Ne Oluyor?” programı yüzünden Doğan Grubu’nda büyük bir kriz yaşanıyor.
Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir başdanışmanı konuk olarak katılıyor.
Şirin Payzın, konuğuna Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararı, gazetecilerin tahliye edilmemeleri ve uyum yasaları konularında sorular yöneltiyor.
“Külliye” adına katılan konuk, bu sorulara gayet net yanıtlar veriyor.
Program bitiyor.
Hem gazeteci hem de konuğu, kamuoyunu aydınlatmanın rahatlığıyla el sıkışarak ayrılıyorlar.
Ancak bir gün sonra...
Odatv’nin edindiği bilgiye göre; CNN TÜRK yönetimi Şirin Payzın’ın işten atıldığını tebliğ ediyor.
Gerekçe olarak da; yaptığı programın Erdoğan tarafından beğenilmediği ve bizzat Aydın Doğan’ın bu talimatı verdiği söyleniyor.
Şirin Payzın ise bu karar üzerine Beştepe’deki bağlantılarını arıyor ve işten atılmasının nedeninin bu “memnuniyetsizlik” olduğunu söylüyor.
Ve asıl kıyamet o anda kopuyor.
Zira AKP kanadından konuk koordinasyonu için aradığı insanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir tasarrufta asla bulunmadığını ve bulunmayacağını söylüyorlar.
Payzın, bununla yetinmiyor ve teyit istiyor.
Erdoğan’ın yakın çevresinde bulunan isimler bizzat konuyu kontrol ediyorlar ve bir kez daha böyle bir konuşmanın geçmediğini kendisine bildiriyorlar.
Ardından da CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ı arayarak bu konuyla ilgili kendisini bilgilendiriyorlar.
Konu Aydın Doğan’a aktarılıyor ve karar geri alınıyor.
Şirin Payzın ise işinin başına dönüyor, üzerine de Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ı konuk alıyor.
Ve anlaşılıyor ki; Doğan Grubu’nun Erdoğan ile ilişkisini “tek elden” götürmek isteyen biri bu “komployu” kuruyor.
O güne kadar, AKP üzerinde Doğan Grubu adına konuşma yetkisi olduğu izlenimi veren bu ismin, aslında profesyonel bir ilişki simsarı olduğu görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süre önce neden; “Benim milletimle, partimle paylaşacağım düşüncem, teklifim varsa bunun yolları bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Racon kesilecekse bu raconu bizzat kendim keserim, bu da böyle biline” cümlesini sarf ettiği bu krizde de ortaya çıkıyor.
Erdoğan bu somut gelişme üzerine kurmaylarına bir kez daha bu tip “racon kesenler”e karşı dikkatli olunması talimatını veriyor.
Sadece Doğan Grubu’nda değil, tüm medyada köşe başlarında oturan bazı isimlerin sermaye ile ilişkilerinde “Erdoğan’ın talimatı veya ricası” diyerek iş takibi yaptıkları ve yayın politikalarını tayin ettikleri dillendiriliyor.
Erdoğan’ın yakın çevresi özellikle bu isimlerin tespiti ve teşhiri için yakın zamanda adım atacakları iddia ediliyor.
Aydın Doğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki son görüşmede yaşananlara zemin hazırlayan da, bu “derin gırtlak”ın o güne kadar yaptığı lobi faaliyetleri mi neden oldu?
Doğan Holding koridorlarında da şimdi bu konuşuluyor.