Dizi dünyası yepyeni yapımlarla renkleniyor. Yeni sezonda yayın hayatına başlayacak Divorce, Aftermath, Crisis in Six Scenes ve The Good Place adlı dört yeni yapım dizi severler tarafından izlenmeye değer görülüyor.
Yeni dizler arasında bulunan Divorce'de, 'Sex and the City'nin ardından ilk defa yeni bir dizi ile karşımıza çıkan Sarah Jessica Parker, kendine has tarzıyla, Parker’i özleyen kadın hayranlarını ekrana kitlemeye hazırlanıyor.
NTV'den Ceren Ala'nın, "Ruhumu dizi izlerken teslim edeceğim sanırım" girişiyle hazırladığı, dört yeni yabancı dizi tavsiyesi şöyle:
Boşanmak kolay olsaydı: Divorce
Sarah Jessica Parker’in yeni bir diziye başladığını duyunca bir heyecan seli aldı beni. Hayatının hiçbir döneminde Sex and the City’i izlemeyen üstün ırktan farklı olarak, hayatımın her döneminde izledim. Kocaman New York sokaklarını gerçek birer set alanına çeviren, kendi parasını kazanan, güçlü, özgür, konu erkeklere geldiği zaman savunmasız kadınların ironik hikayesini izlemek çok keyifliydi. Parker’i özlemişim. Biraz yaşlanmış, saçlarının rengi değişmiş olsa da aynı zerafetle karşıladı beni, güzel kadın. Dizinin başrol oyuncularından Thomas Haden Church’un canlandırdığı Robert karakterinin yanaklarını sıkıp aynı anda tokatlamak istedim. Hem sinir hem de zavallılığının verdiği bir sevimlilik vardı bu adamda. Parker’in oynadığı Frances karakteriyse kocasından tiksinen tipik bir kadın örneği. Kendi hayatımızda deneyimlediğimizde ya da başkalarından dinlediğimizde “Vah vah, yazık yahu” diyeceğimiz boşanma hikayesi en komik halleriyle ekrana taşınıyor. İlla ki evlenicem diyenlerin özellikle izlemesini tavsiye ederim.
Sarah Jessica Parker, Thomas Haden Church, Molly Shannon, Talia Balsam gibi isimlerin rol aldığı “Divorce”de Frances ve Robert’in boşanma süreci trajikomik bir dille anlatılıyor.
Allah ne verdiyse: Aftermath
Meteorlar, depremler, seller, hayaletler, deliye dönüşenler, arşa yükselenler... Bütün felaketlerin ve doğaüstü olayların tek dizide toplandığını düşünün. Hayalgücünün sınırı yok. Teknolojiyle ve cesaretle kotarılmış bir iş Aftermath. Henüz zombi, vampir veya kurtadamla karşılaşmadım. O kadar çok olay oluyor ki, karşılaşmış da olabilirim. Uzun diyologlarla bölünen gerilimlerin aksine yüksek dozda bol uyarıcılı bir aksiyon izlemek isteyenler için ideal bir seçim. Dünyanın tek bir afetle dağılacağını düşünen ben, insanların yaşamak için gösterdiği mücadeleyi alkışlıyorum.
James Tupper, Anne Heche, Levi Meaden gibi isimlerin rol aldığı “Aftermath”te adeta bir kıyamet provası anlatılıyor.
Woody Allen gururla sunar: Crisis in Six Scenes
Woody Allen’in son filmi Cafe Society yönetmeni çok sevmeme rağmen tekrarın da tekrarı gibi gelmişti. Diziye imtinayla yaklaştım bu yüzden. Yine de Woody Allen, Woody Allen idi. Başarıyla kurduğu diyologlar ve absürt olaylar zinciri ona tekrar bağlanmamı sağladı. Kadroda yer alan Miley Cyrus’u henüz görmedim. Görmesem de olur çünkü Woody Allen’in eşini canlandıran Elaine May, oyunculuğuyla ve çizdiği karakterle başka kadına ihtiyaç yok dedirtiyor. 60’ları ve Allen’i sevenler mutlaka izlesin.
Woody Allen’in başrolünde yer aldığı ve yaratıcısı olduğu “Crisis in Six Scenes” 1960’ların Amerika’sında yaşayan bir yazar ve psikolog eşinin komik hikayesine odaklanıyor.
Kötülere yer varmış: The Good Place
Öldükten sonra bize ne olacak? Köprüden kimler geçecek? Banka sırasında yapılan küçük bir öne geçme manevrasının dahi hak yemek sayıldığı inanışımıza göre epey fire vereceğiz. Yüzyıllardır tartışılan dini konular, son insan da gidene tek tartışılacak. The Good Place dizisinin şimdiden bir fikri var konuyla ilgili. Eleanor cennetten bir köşe sayılan iyi yere alınıyor. O kadar iyi bir yer ki bu yer, hiç kötü bir şey olmuyor. Üstelik ruh eşini de burada buluyor. Kötü yerdeyse Beethoven, Elvis ve daha birçok sanatçıyla Lincoln hariç tüm ABD başkanları var. Sonrasıysa tam bir karmaşa. Süprizi kaçırmayayım, acayip keyifli bir seyirlik. İyi yerden sorumlu başkanın neşeyle sarfettiği slogan en hoşuma giden anlardan: “Artık öldüğünüze göre biraz yaşayalım!”