Economist dergisi, "Yeni Komşular" başlıklı makalede, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerini durumunu ele alıyor.
"Türkiye mültecilere bakıyor, ancak entegre etmeyi başaramıyor" diyen dergi "Suriyeliler sürekli en alt sınıf olarak kalırsa, ülke sorun yaşayabilir" diyor.
Dergi Kahramanmaraş'ta klimalı konteyner evlerle yapılan, 24 bin Suriyeli ve Iraklı'nın kaldığı mülteci kampını öven ve kusursuz olduğunu söylüyor.
Her evde bir mutfak, bir yatak odası, bir televizyon ve bir çamaşır makinesinin bulunduğu, ayrıca kampta bir hastane, bir okul ve bir süpermarket de olduğu yazıyor.
Dergi, 2011'den bu yana Türk topraklarında dünyaya gelen 240 bin çocuktan biri olan bebeğini kucağında tutan Muhammed Derviş'in de "İhtiyacımız olan her şey var" dediğini söylüyor.
Ancak kampı çevreleyen köylerde bunun tartışmalı bir durum olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor;
"Kampta kalanlar Sünni. Köydekiler ise Türkiye'nin en büyük dini azınlığının üyesi ve Suriye rejiminin belkemiğini oluşturan mezhebin uzaktan kuzenleri olan Aleviler. Mezhep geriliminden ve otlaklarını kaybetmekten korkan köylüler geçen sene kampın inşasına karşı eylem yaptı. Polis üzerlerine biber gazı sıktı. Belediye özür dilemek için her eve bir inek verdi. Ancak güvensizlik sürüyor. Aşağı Terolar köyündeki çiftçiler hava karardıktan sonra dışarı çıkmadıklarını ve mültecilerden uzak durduklarını söylüyor. Yaşlı bir adam 'Bizden çok farklı insanlar. Komşu olmamalıyız' diyor. Kamp sakinleri de aynı şekilde kaygılı. 25 yaşındaki Halepli Ammar 'Oraya tek başıma gitmem. Alevi onlar. Suriye'dekilerle aynı değiller ama Aleviler."
'Türkiye mükemmel iş çıkarttı'
BBC Türkçe'nin haberine göre dergi, Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından akan 3 milyon mültecinin bakımı konusunda, Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla mükemmel bir iş çıkarttığını söylüyor.
"Erdoğan'ın İslamcı hükümeti Suriye sınırı yakınındaki 20 dolayında kamp için 25 milyar dolar harcadı" diyen dergi maliyetin ve kamu hizmetleri üzerindeki yükün büyük ihtimalle daha da artacağını ve mülteci nüfusunun Türkiye'nin nüfusundan çok daha hızlı arttığını ifade ediyor. Dergi Kahramanmaraş'taki kampın nüfusunun 10 yıldan kısa sürede iki katından fazla artmasının beklendiğini bildiriyor.
Dergi şöyle devam ediyor;
Çoğu Türk'ün yeni gelenlerle dayanışması hala güçlü. Avrupa genelinde göç karşıtı partiler mülteci korkusunu oya çevirme şansının üzerine atladı. Ancak Türkiye'de ne milliyetçi ne de laik muhalefet böyle bir girişimde bulunmadı. Ancak yine de gelecekteki sorunların işaretleri geliyor. Kamuoyu yoklamaları mültecilere karşı tavrın sertleştiğini gösteriyor. Bazıları sahte olmakla birlikte, mültecilerin karıştığı suçlara dair haberler çatışmalara neden oldu."
Economist bazılarının sorunun kusurlu politikanın bir sonucu olarak gördüğünü söylüyor.
'Entegrasyon sorunu'
Türkiye'nin yeni gelenlerin temel ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte, entegrasyonları için çok fazla çaba harcamadığını belirten dergi, mültecilere tam olarak mülteci statüsü yerine, "geçici koruma" verildiğini anlatıyor.
İstihdam piyasasının büyük ölçüde mültecilere kapalı olduğunu ifade eden dergi, Türkiye'nin geçen yılın başında Suriyeliler 'in çalışma iznine başvurma hakkı verdiğini ve şu ana dek sadece 20 bin çalışma izni verildiğini söylüyor.
Economist, bu sayının da çalışma yaşındaki mülteci nüfusunun sadece yüzde 1'i olduğunu belirtiyor.
Bir başka sorunun da eğitim olduğunu vurgulayan dergi okul yaşındaki 900 bin Suriyeli çocuğun yüzde 60'ından azının bir okula kaydolduğunu ve sadece yüzde 18'inin kamplardaki eğitim merkezlerine değil de, normal okullara gittiğini aktarıyor.
Makale şöyle devam ediyor;
Erdoğan'ın hükümetinin altı yıl savaştan sonra Türkiye'deki Suriyeliler'in kalıcı olduğunu itira etmemesi içeride tepki görme riski. Bir diğeri de entegrasyon çağrılarının bir komplo gibi görülmesi. Hacettepe Üniversitesi'nden göç uzmanı Murat Erdoğan 'Hükümet bunu, mültecileri Avrupa'ya gitmek yerine Türkiye'de kalmaya zorlamak için Batılı ülkelerin bir oyunu olarak görüyor" diyor. Bu doğru olsa bile, daha iyi bir entegrasyon politikası Türkiye'nin kendi çıkarına. Murat Erdoğan, sorun sürüncemede bırakıldıkça, mültecilerin, kalıcı olarak devletsiz bir alt sınıfa dönüşeceklerini ve radikalleşmeye açık olacaklarını söylüyor."