Milliyet gazetesi köşe yazarı Özay Şendir, bugünkü köşesinde, "Türkiye’nin ana muhalefet partisi Alman Dışişleri Bakanlığı" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Bütçesini Alman Dışişleri Bakanlığı'nın karşıladığı Deutsche Welle'nin Youtube'a verdiği yaklaşık 15 dakikalık “Bu kış nasıl ısınacağız?” adlı reklama değinen Şendir, bir dosya haberin para ödenerek reklama dönüştürülmesinde başka bir niyet aradığını belirtti. Şendir, "Dosyanın adı 'Bu kış nasıl ısınacağız?' ama anlatılan Türkiye’deki yoksulluk. Sadece haber olarak kalsa, başlık oturmamış ama yaşananlar da gerçek derdik. Fakat bu dosya, belki de milyonlarca dolar para ödenerek Youtube’da reklam haline geldiği zaman işin rengi değişiyor" dedi.
"Almanya, parasını ödeyerek, ısınma adı altında Türkiye’de artan yoksulluğu göze sokuyor yani" diyen Şendir, "Hayatın zorlaştığını anlamak için Almanya’nın yayınlarına ya da parasına ihtiyacımız yok. Ama daha önemlisi, Türkiye’de muhalefet yapan siyasi partiler var, Almanya’nın muhalefetine de ihtiyaç yok" dedi.
Şendir, "Almanya’nın haberi olsun, bu tür hareketler Türkiye’de ters teper, iktidara zarar vermez, iktidarı güçlendirir" diye de ekledi.
Özay Şendir'in yazısı şu şekilde:
"Alman Dışişleri Bakanlığı, belli ki Türkiye’de ana muhalefet partisi olmaya karar vermiş.
Aksi olsa, bir siyasi parti misali Youtube’a 14 dakika 43 saniye süren bir reklam vermezlerdi.
Durumu şöyle anlatayım size:
TRT’nin Yunanistan’daki ekonomik olumsuzlukları gösteren Yunanca bir dosya haberi yaptığını düşünün.
TRT bu haberi, Yunanca yayın yapan internet sitesinde, yayımlamakla kalmıyor bir de Youtube’a yüz binlerce dolar ödeyerek bu haberin reklam kuşağında yayımlanmasını sağlıyor.
Çok saçma, olur mu öyle şey demeyin, oldu; tek fark, bunu yapanın Almanya, hedef ülkenin de Türkiye olması.
Önce reklamı veren yani Türkiye’deki siyaseti etkilemek için minimum yüz binlerce, maksimum milyonlarca dolar harcamayı göze alan kurumu tanıtayım size:
Deutsche Welle yani eski adıyla Almanya’nın Sesi, bütçesini Alman Dışişleri Bakanlığı’nın karşıladığı bir yayın organı. Kendi internet sitelerinde “Kaynağı federal vergilerden karşılanan kamu yayıncısıyız” ibaresini kullanıyor DW.
Garip olan nokta şu, DW yayınları Almanya’nın içi için değil dışarısı için, 32 farklı dilde yapılıyor.
Eskiden sadece radyo yayını yapıyorlardı, şimdi internet ve internet televizyonu yayınıyla birlikte çoğu Afrika’da 10 ayrı dilde radyo yayınlarına da devam ediyorlar.
Dünyaya liberal demokrasi ihracı gibi bir amaçlarının olduğunu da kendileri söylüyorlar zaten.
Ayıp ya da sır bir durum değil aslında bu. BBC World Service, Amerika’nın Sesi gibi global ve çok dilli yayın organları da bütçelerini kendi dışişleri bakanlıklarından alırlar. Rusya’nın farklı dillerdeki yayın organı Sputnik’in sahibi de Rus devletinin sahibi olduğu haber ajansı.
Fransa da çok uzun yıllar çeşitli dillerde Radio France Internationale’den yayın yapmıştı, sonra servisleri kapattılar
Türkiye’nin de farklı dillerde yayın yapan Türkiye’nin Sesi bölümü var ve bütçesi TRT tarafından ödeniyor ama Türkiye o servisi sadece haber vermek için kullanıyor, ülkelerin iç siyasetine dair tartışmalara girmiyor.
Gelelim DW’nin Youtube’daki 14 dakika 43 saniye süren reklamına...
Aslında bu aynı gün internet sayfasında da yayına verilen bir dosya haber.
Dosyanın adı “Bu kış nasıl ısınacağız?” ama içeriği ısınma yöntemlerinden daha fazlası.
Mesela uzun zamandır dışarıda yemek yemeyen bir hanımefendi, “Eşime, bari emekli olduğunda gidelim dedim, 2011 yılında emekli oldu ama yine yapamadık, kısmet değilmiş” diyor.
Bir başka hanımefendi, çocukların harçlıklarının yılda 4 bin 800 lira tuttuğunu anlatıyor.
Emekli maaşı bin 970 lira olan bir beyefendi, kendisinin çalışmaya devam ettiğini, iki oğullarının da pazar günleri oto yıkamada çalıştığını söylüyor.
Dosyanın adı “Bu kış nasıl ısınacağız?” ama anlatılan Türkiye’deki yoksulluk.
Sadece haber olarak kalsa, başlık oturmamış ama yaşananlar da gerçek derdik.
Fakat bu dosya, belki de milyonlarca dolar para ödenerek Youtube’da reklam haline geldiği zaman işin rengi değişiyor.
Dosyada hiç ısınma yok mu derseniz var elbette, kömür ve odun fiyatlarındaki son bir yılda yaşanan artışa dair rakamlar ve Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ’ın açıklamaları var.
“Elektriğe ekimde zam gelmedi, gelmemeli, elektrikle ısınma doğru yöntem değil, ısı yalıtımı eksiğimiz var” diye ara ara anlatıyor Mehmet Özdağ.
Almanya, parasını ödeyerek, ısınma adı altında Türkiye’de artan yoksulluğu göze sokuyor yani.
Hayatın zorlaştığını anlamak için Almanya’nın yayınlarına ya da parasına ihtiyacımız yok.
Ama daha önemlisi, Türkiye’de muhalefet yapan siyasi partiler var, Almanya’nın muhalefetine de ihtiyaç yok.
İktidara karşı olmak Almanya’nın bu yaptığını görmezden gelmeyi gerektirmemeli. Parayla Türkiye’de kamuoyu oluşturmanın yolu bir kere açılırsa yarın da başka ülkeler Mavi Vatan’ı tartışmaya açıp, Türkiye-Kürdistan Federasyonu’nu savunan reklam-haberler yayınlayabilirler.
Burada niyet, içerikten daha önemli.
Türkiye’de iktidarı belirleyecek olan şey halkın oylarıdır, fonlanan kuruluşların, parayla yayımlattıkları reklamlar değil.
Tabağında yemek bırakmasın, dışarıda yiyeceğinden daha fazlasını almasın diye, kızıma dünya üzerinde her 11 saniyede bir bir çocuğun açlıktan öldüğünü, milyonlarca çocuğun bodur kaldığını anlattığım kızım, bu reklam dosyasını izlediğinde ağlamaya başladı.
Cuma gecemin bir kısmını 2019’da okuduğum her iki Alman’dan biri yoksul, emeklilerin yüzde 51.4’ü 900 euro’dan daha az maaşla yaşamaya çalışıyorlar haberlerini bulup okutarak, yoksulluk her ülkenin başına bela diye anlatarak geçti. Almanya, Türkiye’deki demokrasiyi sorunlu bulabilir, sığınmacılara kapılarını açabilir, açtı da zaten.
Alman vakıflarının Türkiye’deki çeşitli medya şirketlerini fonladıkları da sır değil.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bir de parayla reklamlar vererek siyasete yön verilmeye çalışınca işin tadı iyice kaçıyor. Almanya’nın haberi olsun, bu tür hareketler Türkiye’de ters teper, iktidara zarar vermez, iktidarı güçlendirir."