Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) raporuna göre, yurt dışına giden (ODI) ve yurt içine gelen (FDI) doğrudan yatırımların (ODI/FDI) oranı mayıs 2018’de yüzde 31,3 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran nisan ayında yüzde 27,8’di. ODI/FDI oranındaki yükseliş, yerleşiklerin yurt dışına yönelişinin yabancıların yurt içine yönelişinden hızlı arttığını ortaya koyuyor.
Gösterge niteliği taşıyor
TEPAV tarafından yapılan açıklamada, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Yurt dışına giden (ODI) ve yurt içine gelen (FDI ) doğrudan yatırımların nasıl seyrettiğini, ODI/FDI oranı üzerinden izlemek mümkün. Bu oran basit bir bölme işlemi ile elde edilse de, aslında Türkiye’nin yatırım ortamına ilişkin bir gösterge olarak alınmalıdır. Yatırımcıların kararları, iç pazarın cazibesi, hukuki düzenlemeler, işgücü maliyetleri, vergi yükleri, işgücünün sahip olduğu beceri seti ve siyasi – ekonomik istikrar gibi pek çok unsurdan etkilenmektedir. Örneğin işgücü maliyetlerinin yüksek olması ve nitelikli işgücü bulmakta karşılaşılan zorluklar yatırımcıların üretim tesislerini daha düşük maliyetle ve daha katma değerli üretim yapabilecekleri yerlere taşımalarına neden olabilir. Buna karşın işveren maliyetlerinin düşürülmesi, mesleki eğitimde kalitenin artırılması veya mevzuattan kaynaklı sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik çabalar, yalnızca yurt içinde yerleşik kişilerin mevcut işlerini korumalarını ve yeni yatırımlara yönelebilmelerini değil, aynı zamanda yabancıların da yatırımları için Türkiye’yi tercih etmelerini sağlayabilir.
Bunların yanı sıra derecelendirme kuruluşlarının ülkelere ve o ülkedeki finansal kuruluşlara verdiği notlar da yurt dışındaki yatırımcıların bir ülkeye yapacakları yatırımlara ilişkin kararlarını etkileyen önemli göstergeler olarak ele alınmalıdır. Bu çerçevede, Haziran 2018 başında Fitch’in 25 Türk bankasını negatif izlemeye alması, Moody’s’in de Türkiye’nin Ba2 olan kredi notunu önümüzdeki dönemin makroekonomik politikalara ilişkin belirsizlik barındırması gerekçesiyle izlemeye alması dikkate alınmalıdır. Söz konusu derecelendirme kuruluşları, gelecek dönemlerde ekonomide olumlu gelişmeler yaşanmaması halinde Türkiye’ye yönelik not indirimleri açıklayacağından, bu izleme kararları Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için cazibesini olumsuz yönde etkileyebilecek gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.
Haziran seçimleri ile birlikte hayata geçen yeni hükümet sisteminde sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek, ekonomideki güven ortamını iyileştirecek politikaların uygulanması, hem Türkiye’nin kredi notlarının yükselmesi hem de yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisinin artması konusunda kilit rol oynayacaktır.”