İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Ekonomik kriz, politik kriz ile birleşiyor. Kriz çıkararak krizi unutturma peşinde. Bir yılda işsiz sayısı 1 milyon 259 bin. Son 10 yılın en büyük işsizlik oranını yaşıyor. Genç işsizliği yüzde 16.7’ye yükseldi. İstanbul’da 3 gençten biri işsiz. 5 milyona doğru giden bir işsiz sayısına sahip Türkiye.
Ama ekranları 2 saat boyunca işgal eden, sözümona çok önemli bir hususu açıklayacağını düşündüğümüz rakibimiz 2 saat boyunca somut bir aykırılığı anlattı mı? Açık söylüyorum ben hiçbir şey anlamadım. Beni acelecilikle suçluyor ama 13-14 bin yetmez diyorlar ama 3870 oyla kazandım dedi. Açık söylüyorum ben hiçbir şey anlamadım. Yarım gün sonra “Gönül belediyeciliği kazandı” diye afiş asan ben olsaydım görmemiş olurdum. Bunu asan Cumhurbaşkanı olsaydı 25 belediyeyi kazandı diye düşünülebilirdi. Bu iki saat içinde aktardığı verile yalan yanlış kişiler. Yanında danışmanlık yapan kişiler itiraz günlerini bile doğru veremediler.
Aldatıldığını düşündüğüm Yıldırım’ın aldatmaya ortak olduğunu düşünmek zorundayım. Yıldırım’ın bıkkınlığı her şeyi anlatıyor.
Üç konuda usulsüzlük olduğunu iddia ediyor.
Seçmen listeleri ve sandık kururlarına ilişkin iddialar seçim öncesi döneme aittir. YSK seçim listeleri konusunda teminat verdi. Bizim taşıma seçmen konusunda oluşan kaygılarımızı reddettiler. Aynı evde 11 seçmenin bulunmasına yönelik kaygılarımızı şimdi anlattık belki ama o zaman itirazlarımızı yaptık. YSK bizim kaygılarımızı reddetti. Seçimden önce bir şey yapmayanların seçimden sonra buradan bir şey elde etme çabasını anlamak mümkün değildir. Bu seçimi kaybettikten sonra uydurulmuş iddialardır. Maalesef ve maalesef birçok kamu kişisi dahil edilmiştir. Emniyet mensuplarına ayıp edilmiştir. Suç ve suçlu üretme çabası gösterilmiştir.
YSK bütün oyların sayılması talebini reddetti. İkna edici gerekçe olmadığı için reddetti. Konu kapanmıştır.
Sayın Yıdırım’ın seçimi mundar ilan etmesi hukuka saygısızlıktır. Hani hukuka saygı duymak, ağırbaşlı olmak, YSK’ya saygı duymak gerekirdi?
Binali bey, “neden geçersiz oylar benim lehime artmaktadır? Neden ikisinin eşit artması gerekirdi bu da gösteriyor ki, oylarımız iç edilmiştir” diyor.
Reklam ajansınızla konusun ha bire, mührü Ak Parti’ye bas diye reklam yapmışlar. Geçersiz oyların büyük bölümü bu nedenle. Bu sayı bizde biraz az, onlarda biraz fazla. Kendi mantığını böyle ifade etmesi kibirdir.
Ben toplumu infiale sokuyormuşum. İstanbul’u hareketlendiriyormuşum. Bak bu doğru her yerde beni gören İstanbullular gülümsüyor. Yıldırım’ı pazara yemeğe, üç büyük kulübün maçına davet ediyorum. Beraber gidelim hareketliliğin ne olduğunu görsün. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahöe maçına giderek YSK’yı nasıl baskı altına alabilirim?
Seçimden sonra bu ülkenin bakanlarıyla toplantı yapıyorsanız bu YSK’ya baskı şüphesi uyandırabilir. Toplumu pozitif anlamda hareketlendirebilecek bir karakterim ama toplumun kol kola girmesi, horon çekmesi dışında başka hareketlilik bilmem.
Bir dikkat çekici açıklaması daha vardı, “oragnize kötülük” dedi. Ben kötülük nedir bilmem. Nefret nedir bilmem. Kin nedir bilmem. Ben herkesin hakkında iyi düşünen bir insanım. Organize kötülük diyen insanlara şu anda sizin yaptığınız halkın iradesine karşı organize kötülüktür. İnsanların canını sıkmayın.
Maltepe seçiminin sayımında yaptıklarını sanki CHP yapmış gibi anlatmalarını şaşkınlıkla karşılıyoruz.
Sayımı kim engelliyor? Biz sayım yapılsın diye canımızı dişimize takıyoruz. Allah aşkına yapmayın. Bakın YSK'nın kararı var. ,
Sayımı bizim engellediğimizi söylemek, üzgünüm ama yanınızda oturanların bu belgeler konusunda sizi yanılttığını söylemek istiyorum. 15 gün geçti. Günler su gibi akıyor. Gereksiz yere tartışmayla gündemin meşgul edildiği başka seçim yoktur. AK Parti’ye ot veren vatandaşlarıma seslenmek istiyorum. 1994 yılında seçimi kazanan sayın Cumhurbaşkanı’na o zaman DSP-SHP ortaklığı belediyeyi teslim ettiler. 2002 yılında yine görevi teslim ettiler.
Ben sizin adayınız olsaydım ne düşünürdünüz?